Tarihte dünya ticaretinin en stratejik hatlarından birini İpekyolu oluşturur. Hafta sonunda gittiğim Mardin de Kızıltepe ile bu tarihi iktisat yoluna ev sahipliği yapmış bir il. Değişen dünya dengelerinde Çin, bu kavramı tekrar gündemine aldı.
Yeni İpekyolu ile Asya, Avrupa ve Afrika’nın birbirine bağlanması öngörülüyor. Kara ve deniz temelli Kuşak ve Yol projesi olarak nitelendirilen bu çalışma, Anadolu’ya da iktisaden yeniden doğuş fırsatı sunuyor.
Güzergahta bazı farklılıklar olsa da, doğru kurgulanabilirse Anadolu’dan dünyaya tekrar büyük bir ekonomik hareketlilik sağlanabilir. İşte bu gerçekler doğrultusunda, tarihi misyonuyla Mardin, ayrıca ele alınması gereken özellikte.
Ülkede yaşanan tüm sıkıntılara, bölgedeki operasyonlara rağmen, ‘önce ekmek’ diyen bir grup işadamıyla hafta sonu Mardin’deydim. Daha önce Adıyaman, Iğdır ve Van’da yatırım olanaklarını inceleyen Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF), hem çok önemli mesajlar verdi; hem de geleceğin Anadolu kalkınması hedefini önceden gördüğünü kanıtladı.
Fakat bu aşamada bir iki birimin hakkını vermeliyim. Bazı illerde atıl gördüğüm kalkınma ajansı Mardin’de iyi bir performans sergiliyor. Dicle Kalkınma Ajansı’nın (DİKA) konunun önemini kavramış olması çok önemli. Zirve boyunca ortaya koydukları gayret, yatırımcıları ikna etmeye çalışmaları, desteklenmesi gereken bir performans.
Nitekim DİKA Genel Sekreteri Yılmaz Altındağ’ın konuşmasında, Mardin’in bir dünya kenti olduğunu vurgulaması, bu değerin ise yatırımcıların gelmesiyle ortaya çıkacağına inandığını söylemesi çok cesaretlendiriciydi.
Mardin Valisi Mustafa Yaman için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Halkla iç içe ve yatırımcıyı dinleyebilen özelliğiyle kendisini heyecanlı gördüm. Hakkını teslim etmem gereken MARSİAD Başkanı A. Nasır Duyan ve Akkuş Tekstil Genel Müdürü İbrahim Batuk.
Başkan Duyan, 1. OSB’yi yüzde 98 oranında doldurduklarını ve ikincisi için talepleri almaya başladıklarını söyledi. Bu, kentteki dinamizmi ve potansiyeli de anlatıyor. İbrahim Batuk ise Mardinli gençler için bir rol model.
İstanbul’a gidip, tekstil atölyelerinde işçi olarak başladığı mesleğinde, İstanbul’dan sonra Mardin’e yatırım yapmış bir firmanın profesyonel yöneticisi. Peki bu neden önemli? Kız çocuklarının buralarda çalışması için gösterdiği çaba bir yana, o atölyedeki herkes için bir hedef.
Gençlere ‘benim koltuğum boş’ diyerek, çalışıp kendilerini geliştirdikleri takdirde yükselebileceklerini simgeliyor. Ayrıca diğer tüm Mardinliler gibi, her iki ismin de Mardin’i anlatmak için gösterdiği çaba takdire değerdi. Neden mi?
Mardin’de bu buluşma gerçekleşirken, Türkiye terör örgütüyle haklı bir mücadele içinde. Askeri başarılar önemlidir. Ama bunu ekonomiyle taçlandırmazsanız eksik kalır. İşte böylesi kritik bir süreçte MHGF yatırım hedefiyle Mardin’de ‘gündem inadına ekonomi’ dedi. Bu vurgunun önemi, sonucundan şüphem bile olmayan terörle mücadelenin ardından daha çok anlaşılacak.
Benim gözümde onlar, geçtiğimiz hafta sonu Mardin’de 80 milyonun yüreğini buluşturan fertlerdi. Aslında MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk konuşmasında zirveyi ‘neler yapacağımızı, nasıl kalkınacağımızı ele aldığımız bir program’ diyerek özetledi. En önemlisi de ‘yatırım gündeminde ısrarlıyız’ vurgusuydu.
Türkiye’nin işin bu yanını mutlaka öne çıkarması, desteklemesi hem toplumsal barış, hem de kalkınmada kalıcı çözümler açısından çok önemli. Öztürk panelde yaptığı konuşmasında ‘elinde yetki olsa ne yapardın’ sorusuna yanıt verirken, esasen Türkiye ekonomisi geneli ve şehirler için de yol haritasını gösterdi.
“Kanaat önderlerini doğru kurgulardım. Mazeret üretmeyenleri seçerdim. Samimiyeti esas alırdım. Sektörel proje bazlı kalkınma hamlesi başlatırdım. Bunu da çapraz denetime tutardım. Swot analizi yaptırır, Mardin’in olanaklarına uygun yatırımları desteklerdim. Üniversiteleri işin içine katardım. Aileleri sisteme dahil ederdim. İşin insanlarını seçmeye özen gösterirdim. Yerel yatırımcıları, şehir dışı partnerlerle buluştururdum. KOBİ’leri tecrübeli firmalarla ve yabancılarla iletişime sokardım. Toplumu, ağlama kültüründen uzaklaştırırdım.”
Aslında formülü Mardin dışına çıkarıp, tüm ülkeye uygulayabiliriz. Çünkü bu planlı ekonomiye giden, İTÜ Tekstil Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Gürsoy’un da dikkat çektiği, insan temelli ekonominin bir parçası. Gürsoy’un da konuşmasını özetleyen şu cümlesi çok kıymetliydi. “Kalkınmak için, insana yatırım şart.”
Panelde dikkat çeken cümleler neler?
Bu önemli zirvedeki panellerde de altı çizilecek cümleler vardı. Sırayla paylaşayım: TEMSAD Başkanı Adil Nalbant: “Burası Mezopotamya… Buradaki dezavantajı, avantaja çevirmeliyiz. Dünyada tekstili en iyi bilen bir kaç ülkeden biriyiz. Herkes bilsin ki tekstil batmaz; hesabını bilmeyen tekstilci batar.”
LC Waikiki Tedarik Direktörü Şenol Dallı: “Türkiye’den tedariği yüzde 87’ye çıkardık.” TOBB Güneydoğu kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hülya Akkaya: “Gaziantep örneği, üretileni pazarlamak açısından önemli. Kendini tanı, inandır; yürekli ve amazon ol; kadınlarda eğitime ve işgücüne katılıma önem ver.”
DİKA Uzmanı Ekrem Dirican: “Genç işsizlik, aynı zamanda dinamik bir işgücü nüfusu demek.” Güneydoğu Tekstil Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı İhsan Oğurlu: “Önce, önyargılarımızı kırmalıyız.”
Mardin Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Halil El: “Burası İpekyolu… Ortadoğu’dan 300 – 400 tır lojistik anlamda Avrupa’ya boş geri dönüyor. Bu avantajı kullanalım. Gelmeyen geç kalır.” El’den bir cümle daha: “Yarısı kadın, bin kişi çalışan fabrikamda ilk önce insan kaynağı departmanını kurdum.”
Akkuş Tekstil Genel Müdürü İbrahim Batuk: “Tekstil, doğu-batı tamiratını yapacak sektördür. Çünkü, insana dokunuyor.” Tüm bu konuşmaların elbette derinlemesine detayları vardı. Fakat bu cümlelerin toplamına baktığınızda, işbirliğine hazır, bölgeyi kalkındırmaya niyetli ve birlikte çalışmaya niyetli bir il olduğunu görüyoruz.
Bu nedenle tekrar yükselen İpekyolu kavramını iyi değerlendirmeli, istihdamdan kalkınmaya avantaj sağlayacak hazır giyim sektörünü uzmanlaşılan üretim dallarında kullanmalıyız.
Mardin’den not defterime düşenler
Tüm bunların ötesinde Mardin’de turizm ve gıda başta olmak üzere müthiş bir potansiyel olduğunu söylemek gerekiyor. Fakat bir tarafta restore edilmiş görüntüsüyle umut veren Manastırlar, öte tarafta bölgede Hasankeyf’te yıkılışın ticaretini, turistik eşya satarak yapmak zorunda kalan bir vatandaş fotoğrafı…
Batman Valiliği esnafa çarşıyı boşaltın tebligatını yapmış bile. Oradaki esnaf ise son 2 aydır gelen ilk toplu kafile olduğumuzu, kimsenin gelmediğini söylüyor. Neden? Gitmeden, görmeden yapılan haberler nedeniyle… Oysa son derece güvenli, ama kırgın bir coğrafyadan söz ediyoruz.
Gerek Mardin merkez, gerekse Midyat, halen el sanatlarının yaşadığı, babadan oğula geçen mesleğin sürdürüldüğü özel bir yer. Bunun da mutlaka desteklenmesi ve koruma altına alınması gerektiğini düşünüyorum.
Mardin, dinler ve diller şehri olarak tanımlanıyor. Her yönüyle özel ve Türkiye’ye örnek teşkil edecek kadar hoşgörünün hakim olduğu bir ilimiz. Tekstil özeline bakarsak 10 tane fabrika dünyanın önde gelen markalarına üretim yapıyor. Doğru kurgulanabilirse, güçlü üretim merkezlerinden biri olabilir.
Nasıl mı? Anadolu insanının tümünde olduğu gibi, Mardinliler de çok sıcak ve kollarını açmış sizi bekliyor. Size de bir mesajları var: “Okuduklarınıza inanmayın; gelin ve gerçek durumu gözlerinizle görün. Bu ilin büyük potansiyeli olduğunu, yatırım yapılabilir özellik taşıdığı ve Türkiye’ye büyük ekonomik faydalar sağlamak açısından bir cevher olduğunu göreceksiniz.”
Orada, tarihin en büyük ticaret yolu olan İpekyolu üzerinde, birçok sektörle kalkınmaya müsait, yeni İpekyolu projesiyle de yıldızı parlayabilecek bir il var: Mardin. Bilginiz olsun…