Nihayet dördüncü sanayi devrimi ülkemizde de gündeme geldi. Endüstri 4.0 adıyla her ne kadar bir yazılımın versiyonu gibi sloganlaştırılsa da, yine de ülkemde bunun tartışılması önemli.
28 Aralık Çarşamba günü Türkiye’nin Dijital Dönüşümü Platformu ilk toplantısını gerçekleştirecek. Konuyla ilgili Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de açıklama yaptı. Bu organizasyonla ülkemizin başkalarının yaptıklarının ötesine geçip öncü olacağını söyledi.
Bakan Özlü geçmiş kariyerine baktığınızda nitelikli bir isim ve bu konularda konuşmaya, bakan olmasa da hakkı var. Ama sanki bir noktada yanılıyor. Meseleyi bilişim özeline indirmek, reel sektörü dijitalleştirerek sorunu aşacağını düşünmek bence hata.
Bilişim, dijitalleşme, yazılım son derece önemli başlıklar. Fakat bunlarla sanayi devrimi yapamazsınız. Yapacağınız bir sanayi devriminde bunları kullanabilirsiniz. Arada çok ciddi bir fark var.
Dünyada tartışılan sanayi devrimini tasarruflar üzerine kurgulanmış finans, bilimsel bakış açısı ve mutlaka buna göre kurgulanmış bir eğitim sistemiyle başarabilirsiniz. Aksi takdirde birileri interneti bulmuşken, bilişimde mucizeler yaratırken, firmalarınızı sadece  internete ya da bilişim altyapısına geçirmek, sanayi devrimi değildir.
Bu alanı kullanalım mı? Evet… Mesela dünyanın en çok yükselen ekonomisi olan Çin’e baktığınızda ihracatçı KOBİ’lerin yüzde 97’sinin başka pazarlara elektronik ticaret ile girdiği ve ihracatını arttırdığı görülüyor.
Bence de bu alan Türkiye’nin ders çalışması gereken bir başlıktır. Hele ki maliyetlerin bu kadar yükseldiği, satışların düşmesiyle birim bazında arttığı bir ortamda, yeni pazarlara girişin bu yolla yapılması önemli.
Elbette genel bir politikanın parçası olarak. Yoksa tek tek KOBİ’lerin yapacağı atılımlarla buradan kayda değer sonuç beklemek hayalcilik olur.
Bu platformun bir çalışma komitesi, konuyla ilgili görevlendirilmeli. Elbette yeni getirilen KOBİ danışmanlığı zorunluluğu da bu çerçevede görülmeli. Yani danışman maliyeti sübvanse edilmeli. Yoksa kaşıkla verip, kepçeyle alırsınız.
Dönersek sanayi devrimine… Buradaki anahtar eğitimdir. Bilimsel çalışmadır; sanatsal hoşgörüdür, fikir özgürlüğüdür ve göstermelik değil, gerçek demokratik iklimdir. Üniversitelerin fikrini söyleyeni kapının önüne koyduğu, PISA’da 15 yaş çocuklarımızın sınıfta kaldığı, babayiğit arayarak otomobil yapmaya çalışıldığı bir ortamda sanayi devrimi yapamazsınız.
Yineliyorum… Bilişim, yazılım, dijitalleşme yerli olmasını desteklemek kaydıyla önemlidir; ama yetmez. Tıpkı google’da her şeyin cevabını arayan, ama gerekli eğitimi vermediğiniz için doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayıramayan kuşaklar yaratmak gibi, gözü kapalı KOBİ’ler yaratırsınız.
Bu nedenle düşünce yapımızı değiştirmeden, cismin ışınlanmasını, elektriğin kablosuz iletimini, lazer silahlarını çalışan dünyayı aşıp, sanayi devrimi gerçekleştiremezsiniz. Önce Türkiye’nin gözünü açın ve farklı fikirlerden korkmayın.
Hazır ülkemde bu iş konuşulmaya başlamışken, maçı baştan kaybetmeyelim. Zira bunun siyaseti yok. Hepimizin, çocuklarımızın ve ülkemizin ortak geleceğinden bahsediyoruz.