Israrla cam filmi meselesinden uzak durmaya çalıştım. Hatta bu kadar önemli konu varken, bunun tartışılıyor olmasını görmezden bile geldim diyebilirim. Fakat olay, hızla dramatik bir hal almaya ve Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin sağlaması olmaya başladı.
Aslında bu yazıyı da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün son açıklamasından sonra kaleme almaya karar verdim. Bakan Özlü dedi ki “sanki serbestti biz yasakladık.”
‘Peki ne var ki bu ifadede’ denilebilir. O zaman şu meşhur filmi başa saralım.
Önce 28 Nisan 2017 tarihinde bir haber yayınlandı. O tarih itibariyle camlara film uygulamasının serbest kaldığı anlaşıldı. Neye dayanarak? Bu tarihten 6 ay önce Resmi Gazete’de yayımlanan ve o gün itibariyle yürürlüğe giren, Araçların İmal, Tadil ve Montajı Yönetmeliği’ne göre…
Yani anlıyoruz ki düzenlemeyi hükümet yapmış. Konuyu yorumlayan Avukat Cevat Kazma da yönetmelikle araçlara cam filmi taktırmanın serbest hale geldiğini, ama kriter olarak da standartlara uygun üretilmiş ve onaylı cam filmlerinin esas alınacağını, ön cam ile ilgili yasağın ise devam ettiğini söylüyor. Nokta…
Lakin hadise kamuoyuna yansıyınca garip bir şekilde bazıları, böyle bir tutkuları olmalı ki, film taktırmaya başlıyor. Sonra trafik ceza kesiyor; bu sefer herkes sanayilere akın edip filmleri söktürmeye çalışıyor.
Olay daha da büyüyor. Hatta iktidar partisinin MYK’sında tartışılır bir hal alıyor. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘çözün bunu’ diyor; bakanlıklar tekrar hummalı bir çalışma içine giriyor. Bu arada da cezalar kesiliyor.
Sonra bakanlık kriter belirleyeceklerini, bu süre içinde de ceza kesilmeyeceğini açıklıyor. Ama kriterlerin 28 Nisan 2017 günü yürürlüğe giren yönetmelikte belirlenmiş olduğu gerçeğini unutuyoruz.
Güvenlik gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı çekincelerini sürdürüyor; diğer bakanlık oradan gelecek görüşe göre hareket edeceklerini açıklıyor. Ama zaten İçişleri Bakanlığı görüşünü net ortaya koyuyor. Fakat devreye Cumhurbaşkanı girince, herkeste bir telaş hasıl oluyor.
Son durum ne oluyor bilmiyorum; açıkçası çok umurumda da değil. Bunun yaşamsal bir gereklilik ya da tartışma olduğunu da düşünmüyorum. Hatta İçişleri Bakanlığı’nın çekincesinin, bu şartlarda daha akla yatkın olduğuna inanıyorum.
Hepsi bir yana merak ediyorum camların filmle kaplı olması niye bu kadar önemli? Emniyet güçleri, işlerini yaparken zorlandıklarını belirtiyorsa, bu kadar terör riski olan bir ortamda onların talebini ciddiye almak lazım.
Fakat herkes işin içine girdi. Eminim 12 Eylül darbesi sonrası yasaklı hale gelen filmler bile kamuoyu genelinde bu kadar tartışılmamıştır. O zaman bunun anlamı ne?
İktisaden daraldığını hisseden vatandaş, her fırsatta başka bir yerden sesini yükseltiyor. İktidarın da öyle bir kimyası bozulmuş ki, gerekçesinin haklı olduğu konuda bile vatandaşa yaranmaya çalışıyor. Bu tam bir telaş hali..
Camda film serbest mi olur, yasaklanır mı bilemem ama, idare ediliş biçimimiz hızla senaryosu dağılmış bir film gibi olmaya başladı. Bize, yani vatandaşa gelirsek, bu kadar meselemiz varken cam filmini tartışıyorsak, aklımıza şaşayım.