Türkiye ekonomisinde vatandaşın durumunu gösteren en kritik veri, kişi başına düşen milli gelir hesabıdır. 10 bin dolarlar seviyesinde olduğumuz ve orta gelir tuzağına yakalandığımız iddia edilse de, bunun milli gelir hesaplaması ve kur etkisiyle bir gecede şişirildiğini biliyoruz.
O zaman resmi rakamlara bakalım. 2014 yılında Türkiye ekonomisinin toplam büyüklüğü 799 milyar dolar. 2015 yılının sonunda açıklanan IMF kaynaklı veri ise 722 milyar dolara gerilediğimizi işaret ediyor. Bu da 79 milyon nüfusta, kişi başına 9 bin 139 dolar eder. Buradaki kur etkisinden de bahsetmiyorum.
Buna gelir / gider hesabı içerisindeki net zenginlik adına baktığınızda, son açıklanan 380 milyar dolarlık döviz pozisyon açığımızı bundan düşmeniz, hatta yetinmeyip iç borçları da dikkate almanız gerekir. Ama hadi bakkal hesabı yapıp, bu kadar derin bir analize girmeyelim.
Birkaç gün önce de TÜİK bir rakam açıkladı. 2016 yılının ikinci çeyreğine göre kişi başına gelir 26 bin 234 TL. Bu da 2,94 kur hesabından; 8 bin 923 dolar yapar.  Aya böldüğünüzde fert başına 2 bin 186 TL yapar.
Zenginleştik gibi gözükse de fert başına yıllık gelirden çıkıp, 2.94 kurla hesapladığınızda Türkiye’nin ekonomik büyüklüğünün 704 milyar dolara gerilediğini görüyorsunuz. Yetmiyor…
Nüfusun ilk yüzde 20’si ile son 20’sini de burada dikkate almanız gerekiyor. Nüfusun ilk yüzde 20’si gelirin yüzde 46’sına sahip… Tespit kime ait? TÜİK, yani o da resmi… Bu da 323 milyar doların getirinin bu kesime ait  olduÄŸunu gösteriyor. Geriye kaldı 381 milyar dolar.
Toptancılık yapalım; kalan nüfus ne? 63 milyon 200 bin kişi… Geri kalan üzerinden milli geliri kişi başına hesapladığınızda da fert başına, gelir farkı gözetmeksizin yaklaşırsanız 6 bin 28 dolar ediyor. Aya böldüğümüzde kişi başına düşen gelir dolar bazında 502 dolar; TL bazında bin 476 TL. Yani neredeyse ülkedeki açlık sınırı…
Gördüğünüz gibi bunların siyaseti olmuyor. Sadece resmi rakamlardan ve bulgulardan yola çıktığınızda bile aslında ortada zenginlik olmadığını görüyorsunuz. Saptırılmış rakamlara rağmen bile… Hele ki başta da belirttiğim gibi bunlardan borç ve pozisyon açığını düşerseniz, ortaya çıkan tablo hiç hoş olmuyor.
Peki bütün bu gerçekler ortadayken, vatandaşa bu durum nasıl zenginlik olarak satılıyor? İşte ona da medya destekli başarılı ekonomi palavrası deniyor. Nedense de karda donmak gibi uyku etkisi yapıyor.
Şimdi tekrar tüm önyargılarınızdan sıyrılıp şu sorunun yanıtını kendinize sorun: Ben neden çok borçluyum ve geçinemiyorum. Yanıtını buldunuz mu? İtiraz edenler mi? Olacaktır elbet; obsesif siyaset ve tapınanları ülkesindeyiz. Onlara da faturalarınızı, borçlarınızı yollayın; bir zahmet ödesinler.