Türk Milleti’nin büyük lideri, bu ülkenin tartışmasız en büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Öncelikle tüm dünyanın kabul ettiği bu gerçeği, içeride bazı hazımsızların anlamamazlıktan gelmesi sonucu değiştirmez.
Ve o büyük lideri yitirmemizin üzerinden tam 80 yıl geçti. Fakat gerçekten onu anladık mı; emin değilim. Çünkü geldiğimiz noktada yaşadıklarımız, neredeyse 100 yıl önceki planları birilerinin ısıtıp ısıtıp önümüze koyması soru işaretlerini arttırıyor.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Çalışmadan, yorulmadan kazanç sağlayabileceğimizi hayal etmez, ülkeyi bir rantiye merkezine çevirmezdik.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Çocuklarımızı, bilim insanlarımızı yurtdışına kaptırmaz, aksine oradan en iyilerin gelmek isteyeceği cazibeler ülkesi yaratırdık.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Bu Millet’in yok canıyla biriktirdiklerini haraç mezat satmaz; satılanların parasını da ithal malları tüketmek için, yurtdışından aldığımız kredileri ödemek için kullanmazdık.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Eğitimin, kültürün, sanatsal yaklaşımın son derece önemli olduğunu bilir; hükümetten hükümete değişen politikaların eseri olmazdık.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Cep telefonu pazarında uluslararası bir üretici, uzay çalışmalarının tartışılmaz partneri, endüstriden tarıma her konuda katma değer diye didindiğimiz başlıkların yaratıcısı olurduk.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Kadını ötekileştirmez, bu toplumun iki kanatlı meleklerden oluşan insan temelli değerleri olduğunu anlardık. Keza aynı özelliğin Türk tarihinin tartışılmazı olduğunu unutmazdık.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Bilim kadar fennin, yani tekniğin de önemli olduğunu kavrar; hamaseti bir kenara bırakarak, geliştirilen bilginin endüstriyel hale gelmesinin ne derece kritik olduğunu kavrardık.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Sanatsal bir bakış açımız olurdu. Zanaatkarın da, şarkıcının da, tiyatrocunun da, siyasetçinin de, bir değerler manzumesi üzerine kurgulanmış, bir hayata bakış açısı olduğunu bilirdik. O zaman sanatçı diye ortada gezenlerin büyük bir bölümünün, başını bile kaldıramadığını görürdük.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Sanatsal bakış açısının, bilimden endüstriye, dış siyasetten tasarımcıya kadar her konuda, Ar-Ge, inovasyon, yaratıcılık, sürdürülebilirlik gibi bugünün moda kavramlarının onsuz olamayacağını bilirdik.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Hurafeler üzerine kurgulanmış bir inanç manzumesi yerine, gerçek dinin akıl ve ilimle yorumlanması gereken bir değer olduğunu bilirdik.
Eğer Atatürk’ü anlasaydık: Futboldan siyasete kadar her alanda ait yaratmak yerine, güçlü bireyler üzerine kurgulanmış, vatandaşlar topluluğundan oluşan bir yapı oluşturmanın önemini bilirdik.
EÄŸer Atatürk’ü anlasaydık: Bu baÅŸlığı her konu için uzatabilirim. Sportmen olmayı bile anlayamadığımız için beceremedik. Biz onu sevmeyi becerdik; en azından tamama yakın büyük bir çoÄŸunluÄŸumuz. Ama yine büyük bir çoÄŸunluÄŸumuz onu hiç anlamaya çalışmadı ki…
Lakin sizlere bir haberim var. Bugün kim kendini nerede görüyorsa görsün; önümüzdeki süreç Atatürk’ü iliklerimize kadar anlayacağımız bir özellik sergileyecek. İşte o gün ya anlayıp, bu ülkeyi çamurdan çıkaracağız ya da ‘keşke anlasaydık’ diyeceğiz.
Ä°yi ki bu toprağın evladı; iyi ki bizim Atamız’sın… Minnettarız Atam.