Türkiye’deki gelir dağılımı bozukluğu, geçim sıkıntısı ve açlık sınırının çok altında yaşayan insanlar gerçeği tüm çıplaklığıyla ortada duruyor. O yüzden bugün sunulan bin 404 TL’lik asgari ücret gerçeği zaten başlı başına bir ayıptır.
Bundan da yola çıkarak, daha önce asgari ücrette bu seviyeleri telaffuz eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yaptığı açıklamada sınırın 2 bin TL olması gereğine işaret etti.
Bu konuda samimiyet testi yapmak mümkün. Çünkü CHP’li belediyelerde bin 500 TL asgari ücret uygulanıyor olması, bu açıdan ana muhalefet liderini konuşmayı, siyasetin de ötesinde hak eder pozisyona yükseltiyor. Lakin 2 bin TL’lik bir asgari ücretin ödenebilme ihtimali var mı?
Dolar ve TL bazında toplamda 2 trilyon TL’ye yakın borç içinde olan, ödeme ve tahsilat sıtıntısı yaşayan, maliyetlerini karşılamakta zorlanırken pazarı ve kazancı gerileyen bir reel sektörün bunu tek başına sırtlanması olanaksız.
Bu nedenle böyle bir rakam ortaya atılırken, daha önceki tezde olduğu gibi, aradaki farkın kamu tarafından finanse edilmesi gerektiği başlığını tekrar hatırlatmak gerekiyor. Mevcut iktidarın yüzde 30’luk artış zamanında da buna yanaşmadığını ve meselenin çalışan ile işveren arasında bir başlık olduğunu söylediğini biliyoruz.
Yani bugün de böyle bir durum söz konusu olursa, iktidar aradaki farkı oluşturan vergi ve prim gibi konularda payına düşeni yapmayacaktır. 2 bin TL’lik asgari ücretin işverene nereden baksanız maliyeti 3 bin TL’yi bulacaktır. Bugünkü manzarada, kamu taşın altına eline koymazsa, 2 bin TL asgari ücret tüm firmaları batırır.
Şunun altını tekrar çizeyim ki, bugünkü koşullarda 2 bin TL dahi insanların geçinebilmesi için yeterli değil. Zaten asgari ücret de alt sınırı belirler ve altında kimse çalıştıramayacağı anlamına gelir. Ne yazık ki bu yeterli imiş gibi davranılıyor.
Fakat alt dilimi buraya çektiğinizde, zaten asgari ücretin üzerinde maaş veren, daha kurumsal firmaları batırırsınız. Çünkü haklı olarak oradaki çalışanlar da aynı oranda zam isteyecektir. Peki reel sektörün zaten bildiğimiz fotoğrafının tercümesi ne?
Geçtiğimiz günlerde Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR’dan bunun açıklaması geldi. “Türkiye’de seri iflaslar yaşanabilir.” Yani gemi toptan batabilir. Bu nedenle iktidarın bu talebi dikkate alması, ama mutlaka sübvanse edecek yöntemleri de geliştirmesi gerekir.
Örneğin saçma sapan ve sonuç vermez olarak nitelendirilebilecek teşvikler dağıtılacağına, ihracat odaklı çalışan, nitelikli üretim yapan, düzgün ve kayıt içindeki firmalara destek sağlayacak kriterler ortaya konulabilir.
Eğer birilerinin vergi borcu yüzde 100 sıfırlanıyorsa, buna da kaynak bulunabilir. Ama bunlar göz ardı edilerek asgari ücreti 2 bin TL yaparsanız, sonuçta insanlar bu parayı en fazla bir kaç ay alır, sonra da arka arkaya batan işletmeleri görürüz.