Çetin Ãœnsalan – AB ile devam edilecek mi, edilmeyecek mi?

Avrupa Birliği ile ilgili son dönemde gerginleşen ilişkiler açık. Bilhassa Almanya – Türkiye eksenin yaşanan problemler bir yılda 5 kriz çıkaracak noktaya geldi. Hatta bu sezon öncesinde Berlin’de gerçekleşen uluslararası turizm fuarında Alman tarafı ‘Türkiye’yi boykot’ temasını işledi.

Nitekim Türkiye’nin resti, ardından Avrupa Komisyonu’nun müzakereleri askıya alma teklifini kabul etmesi gibi bir dizi açmazın içerisinde yaşıyoruz. Türkiye ise önce ‘olmazsanız olmayın’ deyip, ardından bu kararı tanımadığını söyleyerek akılları karıştırdı.

Konular birbirinden çok farklı ve kendi içerisinde tartışılabilir. Bu hususta birçok stratejik değerlendirmeler de yapılabilir. Herkesin olaya bakış açısına göre yanıtı değişebilecek bu alan artık bir vakadan ibaret. Zira olayların içerisinde bizim yaptığımız haksızlıklar da AB’nin terör meselesine karşı ikircikli tavrı da var.

Lakin tüm bu gürültü içerisinde tartışılmayan bir husus var. Reel sektör… Her ne kadar CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan siyaset ile ekonomiyi birbirine karıştırmamak gerektiÄŸini söylese de, bunun bir temenniden öteye geçmeyeceÄŸini biliyoruz.

Zira dünyada devletler dış siyasetini, ekonomik ihtiyaçları ve çıkarları doğrultusunda şekillendirirler. Bu nedenle Başbakan Yıldırım’ın Türkiye’de faaliyet gösteren Alman şirketlerinin yöneticileriyle bir araya gelmesini Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından daha akılcı bir yaklaşım olarak görüyorum.

Bundan sonra neler olacak, neler yaşanacak hep beraber göreceğiz. Açıkçası ben bu kadar finansal açığımız, dün olduğu gibi bugünkü siyasetçilerimizin da ikircikli tavrı, Türkiye’nin ne sorumluluğunun ne haklarının konuşulmadığı bir ortamda bu kayıkçı kavgasının böyle sürüp gideceğini, ama kimsenin de gerçekten politik bir değişim yapmayacağını düşünüyorum.

Lakin bir politika değişikliğine gidilse de, böyle Dalgacı Mahmut gibi bir politika sürdürülse de daha önce de belirttiğim gibi reel sektör penceresinden kimse meseleyi gerçekten ele almıyor. Hamaseti kast etmiyorum.

Şu açık ki yaşanan her krizde ihracatının yüzde 52’sini buraya gerçekleştiren üretici de, üretimin içinde ara mamul ve hammadde tedarikiyle yer alan ithalatçı da, Sendikasyonlarının önemli bir kısmı bu bölgeye ait olan bankacılık da ciddi darbe yiyor.

Çünkü bazılarının siyaseten yaptığı bir hareket olarak gözüken bu gelişme işin lobisini yapanları bir kenara koyarsanız, bu ülkeyle ticaret yapanları direkt etkiliyor. Filler tepişir, çimenler ezilir misali, bu bölgeye direkt ya da dolaylı yolda ihracat gerçekleştiren firmalara darbe vuruyor.

Zira AB pazarına ve özellikle Almanya’ya yönelik olan siyasi zikzaklar, direkt üretim yapanları, ara malı ve hammadde ithalatı gerçekleştirenleri, başta otomotiv sektörü olmak üzere orijinal ekipman tedariki sağlayan (OEM) üreticileri, (private label) özel markalı üretim yapanları, müşterileri kanalıyla dolaylı satış yapan emek yoğun sektörlerin mensuplarını etkiliyor.

Diyeceksiniz ki ‘bize ne’… Ä°ÅŸin gerçeÄŸi öyle olmuyor. Çünkü bunlar aynı zamanda Türkiye’nin istihdamından ihracatına kadar her alanına olumsuz etki yaratıyor. Åžimdi ÅŸunu diyebilirsiniz: Devlet çıkarları bunu gerektiriyor.

Ona da tamam, ama o süreç de böyle yönetilmez. Sizin için bu kadar kritik bir adresle tartışma yaşıyorsanız, buna göre de bir strateji geliştiriyor ve geçiş döneminde sübvansiyonlardan alternatiflere kadar her açmazı projelendiriyor olmanız şart. Zira devlet yönetmek böyle bir şey. Sokakta kavga eden adam gibi hareket edemezsiniz.

Elbette ne yapacağınız konusunda da tutarlı olmalısınız. Bir tarafta ekonominizin patronu gidip ‘ekonomimizi siz kurtarın’ derken, öte tarafta efelenirseniz hem içi boş bir tepkiyle devleti komik duruma düşürür; hem de buraya iş yapanları köşeye sıkıştırırsınız.

Esas soru şu: AB ile devam edilecek mi, edilmeyecek mi? Her ikisi de bir siyasi tercihtir. Ama yanıtına göre ikinci soru peşinden gelir. Nasıl ve hangi şartlarda? Bunun yanıtını reel sektöre vermek durumundasınız ki, herkes yolunu bilsin.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir