Türkiye’nin son dönemdeki önemli açılımlarından birini, pazar ülkelerde açılan Türkiye Ticaret Merkezleri (TTM) projesi oluşturuyor. Çözüm olarak benim de kaleme aldığım ekonomik projenin uluslararası pazarlama ayağıyla da örtüşmesinden ayrıca memnuniyet duydum.
10 günlük yazı dizisi halinde kaleme aldığım Ekonomik Kurtuluş Savaşı Projesi’nin bu ayağında örneği şu sözlerle veriyorum:
“…bu faaliyetlerin tamamının bağlanacağı, ilgili bakanlıkların da çatısı altına sokulacağı tek bir Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlığı kurulacak.
Ardından Türk Dış Ticaret Konseyi (TETRA) hayata geçirilecek. Benzer modellerin Uzakdoğu’nun başarılı ekonomilerinde işlediği görülüyor. Örneğin Japonya JETRA (Japan External Trade), Güney Kore KOTRA, Çin CETRA ile yıllardır sistemi uyguluyor. Hatta bu oluşumların ülkemizde de temsilcilikleri olduğu biliniyor. Bu konsey, önemli pazarlarda ekonomi elçiliği şeklinde yapılandırılacak. Bu elçiliklerden pazar hakkında bilgiden, reklam, pazarlama, fuarcılık, lojistik, gümrükleme, depolama gibi birçok hizmeti almak mümkün olacak. Ayrıca konseye bağlı bu temsilcilikler, gıda marketleri, hızlı gıda tüketimi, mobilya, halı, hizmet gibi sektörlerin zincirlerinin kurulmasını da koordine edecek.
Yani ülkeden giden işadamı ve sektörleri kaderlerine terk edilmeyecek. Koordineli bir biçimde pazarlarda etkin olması sağlanacak…”
Türkiye Ticaret Merkezleri amacı aynı da olsa, bununla bire bir örtüşen bir yapı değil; ama çıkış yolu doğru. Fakat yazdığımın genel bir planlamanın parçası olduğu da unutulmamalı. Yani tek başına mucize yaratması beklenmemeli.
Ayrıca ilk deneme olan İran’ın hangi sonuçları vereceğine de bakmak lazım. Çünkü bu bir planlama dahilinde değilse, pazar / sektör uyumunu sağlayamazsanız, jeopolitik gelişmeleri ve dış siyaseti dikkate almazsanız, sonuç almanız sürpriz olur. Yani binalar satış yapmaz.
Tüm bunlar bir yana deri ve deri mamulleri açısından projelendirilen Rusya atılımı daha ayağı yere basan özellikler gösteriyor. Sektörlere özel düzenlenen toplantının saraciye ayağında İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, Saraciye Sanayicileri Derneği üyelerine bu atılımla ilgili bilgi aktardı.
Hedef pazarlarda yüzde 75 destek sunulan projede TİM A.Ş., Moskova’daki Silkway AVM’nin 34 bin metrekarelik kullanılabilir alanı için anlaşma yaptı. 5 + 5 yıl için 4- 5 ihracatçı birliğin içiçe olacağı bu alanda üreticiden de 2 yıllık bir taahhüt isteniyor. Aylık riski ise bin dolar.
Yani işler ters gitse bile, 24 – 25 bin dolara risk göze alınarak, fuara katılsa daha çok para harcayacağı bir noktada iki yıl faaliyet gösterebilecek. Bu rahatlıkla üstlenebilecek bir risk olarak gözüküyor.
Toptan satış yapılacak bu alanda ise kira, istihdam, satınalma ve tanıtım destekleri yanında gümrüklemeden muhasebeye kadar birçok hizmet sunulurken, bir yandan da üretimin yerli olması şartı konuluyor. Yani Çin’den malı getirip, Moskova’da satma şansı yok. Çeşit olarak rafa koymak bile mümkün değil.
Konu deri mamulleri ve Rusya olunca bence doğru bir yapılanma olarak göze çarpıyor. Bu arada AVM’nin sahibinin medyadan futbola kadar geniş bir yelpazede faaliyetleri söz konusu ve bunların hepsinde de tanıtım yapılacak.
TTM’lerle ilgili İtalya, Kenya, Almanya, İngiltere ve ABD Chicago için de çalışma yürütülüyor. Bunlar güzel ama mutlaka deri / Rusya gibi doğru bir kurgu üzerine kurulması ve kalıcı planlama dahilinde gidilmesi gerekir. Aksi takdirde daha önce belirttiğim gibi önemli olan bina değil, buraya gelecek müşteridir.
İDMİB Başkanı Mustafa Şenocak ile ilgili de bu aşamada bir not aktarmak isterim. Alışılagelen başkanlardan farklı ve sanayiciyle aynı dili konuşarak samimi bir biçimde fotoğrafı ortaya koyan bir yapısı var. Bu da Moskova operasyonu için bir fırsat gözüküyor. Umarım, Şenocak gibi isimler çoğalır.
Son olarak konu Rusya olduğu için belirtmeliyim ki, TTM’ler satıştan ibaret görülmemeli. Petrol fiyatı krizi sonrası Rusya’nın ithalat yerine üretim stratejisi dikkate alınmalı ve bu zeminde ortak üretimlerin yolu da aranmalı. Açıkçası Rusya özelinde Türkiye Ticaret Merkezi en az riskle böylesi bir dönemde yapılan iyi projelerden biri olarak dikkat çekiyor.
Ama tekrar belirtmeliyim ki, toptancı bir yaklaşımla meseleyi analiz etmek mümkün değil. Mutlaka hedeflenen noktalarda sektör, hedef kitle ve potansiyel değerlendirmeleri yapılmalı. Bir not da konuştuğum bir sanayiciden: Her şey güzel ama orada hizmet verecek personeli de doğru seçmek lazım. Aksi takdirde bir çuval incir ve emek heba olur.
Neticede ‘hadi bir gidelim’ diyerek yaklaşılırsa, destek sürdürülebilir kılınmazsa, başarısızlık halinde belki çok büyük bir maddi kayıp yok ama, umut kırılır. Bu nedenle Rusya ile ilgili doğru gözüken bu projeyi, yani Türkiye Ticaret Merkezleri’ni ülke ülke yeniden masaya yatırmak lazım.