Piyasalara ilişkin küresel eğilimler, son haftalarda ön plana çıkan riskten kaçınma eğiliminin güç kaybettiğine işaret ediyor. Sermaye ve emtia piyasalarınn nispeten geniş bir bant içinde yatay bir görüntü sergilediği, işlem hacmi ve fiyat oynaklıklarının azaldığı dikkat çekiyor. Bu tablo deflasyonist baskı ihtimalini azaltır iken, enflasyonist baskının güç kaybına rağmen devam edeceğini düşündürüyor. Ayrıca artan belirsizlik nedeniyle yatırımcıların daha seçici olma, eskiden gözü kapalı aldığı bazı risklerden uzak durma olasılığını güçlendiriyor. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız genel görünüm Türkiye gibi çok yüksek cari açık veren bazı ekonomilere ilişkin olumsuz ayrışma anlamına geliyor. Siyasi irade ve düzenleyici kurumlar ile başta bankacılık olmak üzere bazı sektörler arasındaki görüş ayrılıklarının büyüerek kırılganlığı artırabileceği anlamına geliyor. İçeride finansal piyasalarımızda yaşanan olumsuzlukları bu çerçevede irdelemek gerekiyor.
Mali sektör cari açığın büyümesi ile kredi artış hızı arasındaki iliÅŸkiyi görmezden geliyor, mevcut stratejisini deÄŸiÅŸtirmemek adına gerek siyasi irade, gerekse düzenleyici kurumlar ile inatlaÅŸmayı tercih ediyor. Durumu enerji fiyatlarının yüksekliÄŸi veya kredi talebinin canlılığı ile açıklamaya çalışarak kendi sorumluluÄŸunu geri plana çekmeye çalışıyor. Fakat kredi talebinin çok büyük kısmını karşılamak zorunda olmadığını, enerji fiyatlarının çok büyük bir olasılıkla yüksek kalmaya devam edeceÄŸini, dış finansman kalitesindeki olumsuzlaÅŸma nedeniyle büyüyen cari açığnı kendileri de dahil tüm ekonomi için çok ciddi bir tehlike olduÄŸunu görmezden geliyor. Kredilerdeki artış hızını yavaÅŸlamış gibi göstermek adına bir kısım kredileri off-shore’lara kaydırmanın veya menkul kıymetleÅŸtirmenin mevcut sorunu çözmeyeceÄŸi ve inatlaÅŸmayı tırmandıracağını kabul etmeleri gerekiyor.
Eğer yukarıda ifade etmeye çalıştığımız görüş ayrılıkları ve inatlaşma olmasa zorunlu karşılık oranlarının bu ölçüde yükselmesine ve bu eğilimin devam edeceği beklentisinin güçlenmesine, faizlere ilişkin olumsuz algılamalara ve yeni düzenlemeler üzerinde çalışılmasına gerek kalmaz idi! Bugüne kadar alınan ve bundan sonra alınacak önlemlerin ham mali sektöre, hem de ekonomiye ciddi bir maliyet oldu ve olmaya devam edecek. Bu aşamada sormak gerekiyor bu maliyeti görmezden gelmeye ve inatlaşmaya değer miydi? Eğer göründükleri kadar güçlü olsalar yine de bu olumsuz tercihte ısrarlı olurlar mıydı?
Yıllardır ekonomideki yapısal sorun ve dengesizliklere raÄŸmen sürdürülebilir olmayan bir rotada günü kurtarmak anlayışında iÅŸbirliÄŸi yapan kesimlerin bu yolun sonuna doÄŸru birbirine germek durumunda kalacaklarını söylüyor yazıyoruz. Ortada bir saadet zinciri olduÄŸunu ve eninde sonunda kırılacağını iddia ediyoruz. Bu nedenle ortaya çıkan görüş ayrılıkları ve inatlaÅŸmalar bizim açımızdan sürpriz deÄŸil. Herhangi bir ekonomide olumsuzlaÅŸan rekabet koÅŸulları nedeniyle faaliyet gelirleri eriyor ise daha önce verilmiÅŸ kredilerin geri dönüş ihtimali azalır. Böyle bir durum yokmuÅŸ gibi kredi arzı artırılıyor ise hem sorunlar ağırlaşır, hem de söz konusu ülkenin net tasarruf açığını temsil eden cari açık büyür. Bu aÅŸamaya gelindikten sonra bankacılar kredi portföyleri tarafından yönetilmeye baÅŸlar ve temel ülkeler giderek hızlanan bir erozyon yaÅŸar. Durumu gizlemek için menkul ve gayrimenkul ÅŸeklindeki varlık deÄŸerlerini balonlaÅŸtırmak veya deÄŸer kaybını önlemek çabası ön plana çıkar, kredi hacmindeki artış hızı yükselir iken kalitesindeki olumsuzlaÅŸma kaçınılmaz hale gelir. Anormal durum sanki normalmiÅŸ gibi pazarlanır!..Gerçekte görüntü daha seri bir ÅŸekilde birbirinden uzaklaşır. Siyasi irade bu durumun kendisi için tehlikeli hale gelmeye baÅŸladığını farkettiÄŸinde ortalık karışır, belirsizlik ve kırılganlık algılaması kısa ve orta vadede bir daha gerilememek üzere yükselir…
Küresel düzeyde sermaye hareketlerinin istikrarsızlaÅŸması, dış borç ana para ödemeleri ve cari açık toplamından oluÅŸan dış finansman ihtiyacının anormal düzeylere sıçraması gibi eÄŸilimler algılamaları deÄŸiÅŸtirir, gerçeklerin dayanılmaz ağırlığı kendini hissettirmeye baÅŸlar. Ä°yice ağırlaÅŸmış akım sorunları ekonomide yaÅŸanan balonlaÅŸma nedeniyle küçülmüş gibi görünen stok sorunlarında daha önemli hale gelir ve ortalık karışır. Yabancı bir kurumun ülkemizde bir banka daha almak için arayışta olduÄŸu veya ekonomide çıktı fazlası nedeniyle ısınmadan bahsedilemeyeceÄŸi gibi söylemler algılamalardaki olumsuzlaÅŸmayı engelleyemez! Dış finansman ihtiyacındaki tehlikeli tırmanış nedeniyle ekonomi kaçınılmaz olarak durgunlaÅŸacak, algılamalar deÄŸiÅŸecek. Küresel koÅŸullar 2000’li yılların genelinde olduÄŸu gibi kısa vadeyi uç uca ekleyerek ve beklentileri yönlendirerek sorunlardaki tırmanışa raÄŸmen günü kurtarmaya izin vermeyecek gibi görünüyor. Herkes kendi açısından haklı olduÄŸunu iddia edecek, eninde sonunda fatura halka çıkacak…
Akılsız başın cezasını ayaklar çekecek. Bu yılın son çeyrek dönemi ile birlikte her ÅŸey eskisine oranla çok farklı olabilir, her ÅŸeyin deÄŸiÅŸmesi kaçınılmaz hale gelebilir…