Bu ülkenin en kliÅŸeleÅŸmiÅŸ tanımlamasıdır ‘enflasyon canavarı’… Anlaşılan o ki, temmuz ayında dip görecek denilen, sonra da bir türlü düşürülemeyen enflasyonu Merkez Bankası yeniden keÅŸfetti. Bunu söyleyen kabine üyeleri ise konuya tamamen Fransız vaziyette…
Herhalde 61. Hükümet ile birlikte o söylemler de unutuldu sanıyorlar. Oysa bu iddialar ortaya atıldığında yazmıştım; bu sene kuraklık, tarım dışı kalmak ve benzeri faaliyetler nedeniyle çarşı pazar enflasyonunun oynanmış istatistikleri bile zorlayacağını… Ãœstelik birileri bizi felaket tellallığıyla suçlarken…
Hoş onlar kolayını bulup, gıda fiyatlarındaki artışı, sepet dışı tutmanın yolunu buluyorlar ama Merkez Bankası ekonomistlere ‘kuraklık sunumu’ yaparak, enflasyona şimdiden bahane bulmanın yolunu arıyor.
Çünkü bilinen bir gerçek var ki, gıda fiyatları önümüzdeki süreçte enflasyonu daha da zorlayacak. Bu da faiz hesabı başta olmak üzere tüm oynanmış rakamları tehdit ediyor. Ama öncelikle şunun altını çizmek gerekiyor. Madem söz enflasyon canavarından açıldı, enflasyonun oranının ne olduğundan çok, alım gücü ile orantılanması önemlidir.
Yani bir vatandaşın enflasyon karşısındaki ezilmişliği, geliri tırpanlanıyorsa, yüzde 10 ile 60 arasında fazla fark etmez. Çünkü gerçekten enflasyonu hesaplamıyor ve açıklamıyorsanız, yıllar içindeki enflasyon oranında yaptığınız artış, onu bir kaç dönem sonunda yüzde 60’a sıfır noktasına getirir.
Hele ki iÅŸsizlerin durumu daha da vahim… Prof. Dr. Osman Altuğ’un tabiriyle iÅŸsiz adamın enflasyonu geliri sıfır noktasında olduÄŸundan zaten yüzde 100… Ama bu memlekette iÅŸsiz bile iÅŸsiz sayılmıyor ki… Bir kaç saat iÅŸ tutanı ‘istihdam edildi’ diye tanımlıyorlar.
Yeni hükümetin programına da baktığımızda hamasetten öteye bir şey olmadığını görüyoruz. Yani bu iktidar çevreden, adaletten, eşit haklardan ve adil gelir paylaşımından söz ediyorsa, vatandaşa sadece oturup kahkahalarla ağlanacak haline gülmek düşüyor.
Yeni Türkiye ve yeni ekonomiden ne kast ettikleri çok belli olmasa da, eskisinin sayelerinde iflası sanırım onların da gündeminde ki ‘yeni’ diyerek, yaptıklarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.
YolsuzluÄŸu kardeÅŸi yapsa, kolunu keseceÄŸini söyleyenlerin ilk icraatı, 25 Aralık soruÅŸturmasında savcılığın verdiÄŸi takipsizlik ile konuyu taçlandırmak oldu. Yani iÅŸin özü, ciddiye alınacak bir yanları yok. Sadece bitmiÅŸ bir oyunun, uzatmalarını oynayan yedek oyuncuları…
Tekrar dönersek enflasyon canavarı ve Merkez Bankası iliÅŸkisine, Rusya’ya ihracat diye kendisini yırtanların, bunun iç piyasadaki meyve sebze fiyatlarını nasıl etkileyeceÄŸini hesap etmedikleri ortada…
Avrupa BirliÄŸi’nin parasal geniÅŸleme yapmasını bekleyenlerin, gideri dolar, geliri avro olan üretici / ihracatçı kesimi nasıl yok edeceÄŸini hesap etmedikleri gibi… Ä°stanbul Ticaret Odası’nın araÅŸtırması aÄŸustos ayında da enflasyonda kötü sürpriz beklendiÄŸini ortaya koyuyor.
Çünkü baz alınan veri çarşı pazar enflasyonu. Elbette TÜİK çarşamba gününe kadar gerekli rakamsal önlemi almak için var gücüyle çalışacaktır. Ama bu, vatandaşın durumunu değiştirmiyor.
Oysa Merkez Bankası enflasyon canavarının peÅŸine düşerken, yıllar içinde bu ülkenin nasıl tarımdan çıkarıldığını, ithalata muhtaç hale geldiÄŸini de dile getirse ya… Ama yok, bunları söylemek birilerini kızdırıyor.
Åžimdi düşmüşler canavar peÅŸine… O canavar yıllardır insanları tüketti de, siz rakamsal olarak yok ettik zannediyorsunuz. Evet; bu sene kuraklık var mı, kesinlikle var. Fakat bu zaten bahar aylarından belliydi. Aksi açıklamaları niye yaptınız? Ama tek neden kuraklık deÄŸil.
Yanlış tarım ve ticaret politikaları Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Ve yine aynı yanlışa düşüleceği görülüyor. Çünkü çare olarak etkin dış ticaret politikası öngörülüyor. Bunun anlamı ithalat yapacaklar. Ucuza getirdiğin ürün, zor ama belki bu sene istatistikleri kurtarır. Peki, ithalatın öldürdüğü çiftçiyle gelecek sene ne yapacaksın?
O dönem nasılsa kriz ortamı, arada kaynar diyorsanız, onu bilemem. Ama canavar masallarıyla milleti aldatmayın. Bu tablonun sorumlusu canavar değil, bu iktidardan önce diz çöktürülen, bu iktidarlar döneminde de idam edilen ekonomi politikalarıdır. İşte bu iktidar buna başarı, ben de başarılı ekonomi palavrası diyorum.