2012 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme bulguları açıklandı. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla bu yılın ikinci üç ayında ekonomi yüzde 2.9 oranında büyümüş.
Bu hızı yavaş bulan da oldu, iyidir diyen de. Değerlendirmeler farklı oldu anlayacağınız. Bu çeşitlenmenin büyüme performansının farklı kriterlere göre değerlendirilmesinden kaynaklandığı anlaşılıyor.
Bu tür değerlendirmelerde iki farklı kriter kullanılabilir diye düşünüyorum. Bunlardan birisi ekonominin potansiyel (uzun dönemli) büyüme hızıdır. Açıklanan büyüme hızı ekonominin potansiyeline kıyasla değerlendirilir. İkinci değerlendirme kriteri ise içinde yaşanılan dönemin ((konjonktürün) makroekonomik koşulları olabilir. Açıklanan büyüme hızı ait olduğu dönemde (kısa dönem) egemen olan iktisadi koşulların merceğinden değerlendirilip, yorumlanır.
Bizde bu iki yaklaşımın da yaygın biçimde kullanıldığı gözleniyor. Farklı değerlendirmeler ve farklı pozisyonlar bundan kaynaklanıyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
İkinci çeyrekteki büyüme hızını ekonomin potansiyeline göre değerlendirince olumlu bulmak pek mümkün değil. Türkiye ekonomisinin yüzde 4-4.5 oranında bir potansiyel büyüme hızına sahip olduğu kabul ediliyor. İkinci üç aydaki büyüme hızı (yüzde 2.9) bunun epeyce altında kalmış. Epeyce bir yavaş olduğumuz anlaşılıyor. Yapabileceğimizin tamamını yapmadığımız ya da yapamadığımız anlamına geliyor bu. Karamsar değerlendirmeler genellikle bundan kaynaklanıyor.
Kendi adıma bu ölçüde karamsar değilim. Açıklanan büyüme sayıları bende bu ölçüde bir karamsarlık yaratmadı. Ekonomiye egemen olan ortama baktığımda, bu dönemde gerçekleştirilen bir gelişmenin uzun dönemli, bir anlamda ideal sayılabicek bir performansa kıyasla değerlendirilmesinin, bütünüyle yanlış olmasa da, yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. Üstelik döneme biraz da olağan dışı sayılabilecek koşulların egemen olması halinde yanılma dozunun artabileceği kanısındayım.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.