Ä°lk çeyrek büyüme oranının yüzde 10’dan düşük çıkmasının benim için sürpriz olacağını söyleyebilirim.
Haziran sonuçlarına bakınca imalat sanayii kapasite kullanım oranının artışa devam ettiğini görüyoruz. Sanayideki üretimi ve büyümeyi tahmin etmekte kullandığımız kapasite kullanım oranının ne olduğunu kısaca açıklayayım. Her bir üretim biriminin teknoloji, emek ve girdilerle sınırlı bir üretim kapasitesi vardır. Diyelim kumaş üreten bir dokuma tezgâhı, enerji kesintisi, grev, lokavt gibi herhangi bir nedenle üretim duruşuyla karşılaşmaksızın çalıştığında saatte 5 metre kumaş üretmektedir. Günde 8 saat, ayda da 40 saat çalıştığını varsayarsak aylık üretimi 200 metre kumaş eder. Bu, o tezgâhın tam kapasite çalışması halinde elde edilecek üretim miktarını gösteriyor.
Hiçbir sanayi kuruluşu ya da hiçbir üretim birimi sürekli olarak bu kadar mükemmel çalışamaz. Elektrik kesintisi, makinenin dinlendirilmesi, onarım ve bakımının yapılması, grev vb. gibi nedenlerle tam kapasite çalışmanın altında bir kapasiteyle üretim yapılır. Örneğimizdeki tezgâhın belirli bir ayda 160 saat
çalıştığını varsayarsak o ay için yüzde 80 kapasite ile çalıştığı ortaya çıkar. Bir fabrikadaki bütün üretim birimlerinin aylık kapasite kullanım oranları, o fabrikanın, bir sektörün tümünün ortalaması o sektörün ve sanayinin tümünün ortalama kapasite kullanımı da ülkenin aylık kapasite kullanım oranını verir. Bizde ölçüm imalat sanayii ile sınırlı olarak yapılsa da toplam sanayinin dörtte üçünü kapsadığı için yeterli ölçü olarak kabul ediliyor.
Kriz öncesi duruma döndük
Yukarıda örnek verdiğimiz tezgâhın bir yıl yüzde 60 kapasiteyle çalışıp 1440 metre kumaş üretirken bir sonraki yıl yüzde 80 kapasiteyle çalışıp 1920 metre kumaş ürettiğini düşünürsek bu tezgâhın üretiminde önceki yıla göre, yeni bir yatırım yapılmaksızın, yüzde 33,3 oranında artış olduğunu görebiliriz. Demek ki ülke genelinde kapasite kullanımı artarsa üretim ve dolayısıyla büyüme de artıyor.
İlk çeyreğe ilişkin
kapasite kullanım oranı yüzde 73,6’yı gösteriyor. Geçen yılın ilk çeyreğinde aynı oran yüzde 67,9 idi. Kapasite kullanım oranlarına yıllık olarak bakarsak 2008’de yüzde 76,7; 2009’da yüzde 65,2; 2010’da yüzde 72,6 ve 2011’in ilk altı ayı sonunda yüzde 74,6’lık oranları görebiliriz. 2009 yılında küresel krizin etkisiyle kapasite kullanım oranı ciddi biçimde düşmüş, 2010 yılında toparlanma yaşanmıştır. 2011 yılının ilk altı ayında kapasite kullanım oranı kriz öncesi duruma geri dönüldüğünü ortaya koyuyor.
Öteki göstergeler
Büyüme oranı konusunda dikkate almamız gereken öteki göstergelere de bir bakalım. İlk çeyrekte
sanayi üretimi geçen yıla göre yüzde 14,4 oranında, sanayi ciro ve siparişleri endeksleri de yüzde 30 dolayında artış sergilemiş bulunuyor. İthalat ve dolayısıyla cari açık da bu gidişi destekliyor.
Geçen yılın ilk çeyreğinde 9.5 milyar dolar cari açık söz konusuyken bu yılın ilk çeyreğinde 22 milyar dolarlık cari açık var. Bu da bize büyümenin yüksek olacağını gösteriyor. Kredi stokundaki artış ilk 6 ayda yüzde 17 olarak gerçekleşmiş. Geçen yılsonu itibariyle her 100 TL’lik mevduatın 80 TL’lik bölümü krediye dönüşürken bu yılın ilk altı ayında her 100 TL’lik mevduatın 91 TL’si krediye dönüşmüş bulunuyor.
Perşembe günü ilk çeyrek büyüme oranı açıklanacak. Yukarıda sıraladığım göstergelerin
yanına tarım üretimini, ticaretin diğer alanlarını ve inşaat sektörünü de koymak gerek kuşkusuz. Ama bu kadarına bakarak bile ilk çeyrek büyüme oranının yüzde 10’dan düşük çıkmasının benim için sürpriz olacağını söyleyebilirim.
Mahfi EĞİLMEZ