Günlük konuşmada çoğu kez birbiri yerine kullandığımız bu üç kelime ekonomi biliminde üç farklı durumu ifade ediyor. Ekonomik kalkınma, ekonomik gelişme ve ekonomik büyüme. Önce bunları tanımlayalım.
Ekonomik kalkınma, bir ülkede ya da bölgede yaşam standartlarının yükselmesidir. Yaşam standartları dediğimiz zaman gelir, tüketim ve tasarruf gücü gibi maddi kavramların yanı sıra eğitim, sağlık, kaliteli yiyecek ve su gibi genel kavramları da kastediyoruz. Bunu ölçmek için önerilen birçok endeks arasında en çok kabul göreni Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan “insani gelişmişlik endeksi” dir.
Ekonomik gelişme, aslında ekonomik kalkınmadan çok farklı bir kavram değildir. Daha çok kalkınma aşamasını tamamlamış ve yapısal değişim içine girmiş ekonomilerin durumunu anlatmak için kullanılır. Gelir ve refah sorununu bir anlamda çözmüş olan ekonomilerin, sosyal alanlarda, eğitimde, hukuk alanında, demokraside, kültürel yaşamda ilerlemesini tanımlamakta kullanılır. Birleşmiş Milletlerin “insani gelişmişlik endeksi” bu kavramdaki ilerlemeyi ölçmekte de kullanılır. Kalkınmayı ve gelişmeyi ölçmekte kullanılabilecek bir başka veri seti de Dünya ekonomik Forumu tarafından açıklanan “küresel rekabet raporu”dur.
Ekonomik büyüme, bir ülkede ya da bölgede insan ihtiyaçlarını karşılayacak olan araçlarda ve ürünlerdeki artış olarak tanımlanıyor. Bunu ölçmenin en kestirme yolu bir ekonominin ürettiği ölçülebilir bütün değerlerin piyasa fiyatından karşılığını ifade eden GSYH’da bir dönemden diğerine reel (fiyat artışlarından arındırılmış) bir artış olup olmadığına bakmaktır.
Bu üç tanıma baktığımız zaman büyümenin ötekilerden farklı bir şey olduğu ortaya çıkıyor. Büyüme öteki ikisi için “sine qua non” (olmazsa olmaz) koşuludur. Yani bir ekonomi büyümedikçe, geliri ve refahı artmaz, geliri ve refahı artmayan bir ekonomide yaşam standartlarının artması, eğitimin kalitesinin yükselmesi mümkün olmaz.
Ekonomiler gelişme derecesine göre ikiye ayrılıyor: (1) Gelişmiş ekonomiler, (2) Gelişmekte olan ekonomiler. IMF’nin sınıflandırmasına göre İlk grupta 34 ülke, ikinci grupta 150 ülke yer alıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.