Büyük Türkiye ve dört cevapsız soru!
Durağan ve uçan saraylar için en nihayetinde başta cumhurbaşkanı olmak üzere, bakanlardan da peşi sıra açıklamalar gelmeye devam ediyor. Belli ki saraylar daha çok konuşulmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı, her iki saray hakkında iki temel gerekçeyi mealen şöyle açıklamıştı;
‘’Biz şu anda cumhurbaşkanlığı makamı için eğer böyle bir yeri yaptıysak, başlangıcımız başbakanlık makamı olarak adımı attık Ankara’daki başbakanlık makamının önü kendisine ait değildir, caddedir. Biz o cadde içinde hükümet başkanlarıyla tören yapardık. O gün trafik kesilirdi, törenlerimizi yapardık. Yani koskoca Türkiye cumhuriyetine sokağı kapa, caddeyi kapa, orada tören yap, bu yakışır mı? Biz. Onun içinde bu adımı attık.
 İkinci konu, uçak meselesi!
Bu da tamamıyla ayıplanacak bir konudur, kusura bakmasınlar. Artık Türkiye cumhuriyetinin cumhurbaşkanı da başbakanı da meclis başkanı da uluslararası toplantılara gittiği zaman vakit nakittir anlayışıyla gidiyor. Artık non-stop gideceğimiz inşallah yerlerimiz olacak. Bu ziyaretlerimizde yeri geldiği zaman iş adamlarımızı da alacağız, milletvekili, basın mensuplarını da alacağız. Zamandan ciddi bir tasarrufumuz olacak. Türkiye’nin duruşunu ortaya koyacaktır.
Bu tür şeyleri böyle yazmakla çizmekle bu milletin bakışını bunlar değiştiremezler. Ben milletimizin aklı selimine zaten inanıyorum.’’
Açıklamanın en önemli vurgusu, başbakanlık makamının kiralık ve konumunun uygun olmaması ve gerek makam, gerekse uçakların menzil ve yolcu kapasitesi olarak ‘’yeni Türkiye’nin’’ gücüne ve başarılarına yakışmadığı yönündedir?
Maliyetleri en gelişmiş ülke medyasında dahi tartışma yaratan bu değerler üzerine bizimde dört temel ve cevabını bulamadığımız sorumuz var!
1-Madem başbakanlık konutu sorunlu idi neden başbakan durağan saraya taşınmadı?
2-Eğer önceki başbakan, cumhurbaşkanı seçilmeseydi gene bu durağan saraya mı taşınacaktı?
3-Uçan saray ile dünyanın bir ucuna günü birlik gidip gelmenin(!) yeni Türkiye’ye ne gibi katkısı olacaktır?
4-Madem durağan ve uçan saraylar ülke itibarını artırıyor, o zaman üç bir yanı denizlerle çevrili ülkemize her şeyden önce, bir yüzer sarayı da olması gerekmez mi?
Tüm bu sorulara ümit edelim ki en kısa sürede bir cevap bulabiliriz?
Aslında tüm bu soruların cevabı, gene önemli bir kaç sorunun içinde gizlidir!
Eğer bu sorulara yurttaş ve ücretliler olarak cevap bulabilirsek?
Diğer sorular kendiliğinden cevaplanmış olacaktır…
‘’Madem Türkiye çok gelişmiş ve mevcut makam konutları ve yüzer uçar ve yürür araçları ile bu kendine yakışır gücünü(!) dünyaya gösteremiyor, o halde bu güçlü ülke de(!) son açıklanan enflasyon rakamları %10,11 iken, memur ve çalışanlarına 3+3 toplam yüzde altı zam veriyor?
Ya da çiklet alır gibi cep telefonu alınması yanlışsa?
Neden onca uçağa ve helikoptere rağmen en son model bir uçak daha alınıyor?
Olmadı durağan sarayda onca ses tanıma, yürüyüş algılayan dijital teknolojik harcamalara ne gerek vardı?’’
Ekonomik açıdan ne diyebiliriz ki? Sadece söyleyebileceğimiz tek şey;
Doğru sorular, doğru cevapları aratır!