Köşe yazarlığı zor meslektir, okunursanız, eve ekmek götürürsünüz, yoksa magazin sayfasına ya da spor sayfasına nakil. Bu kural AKP’li büyüklerimizin akrabaları ve bilumum yalakaları için geçerli değildir. Bir köşe yazarı için okunur olmanın en önemli yöntemlerinden bir gündemin nabzını tutmaktır. Benim öyle bir sorunum yok. Çünkü, BEN GÜNDEMİM. Bakın, şimdi millet finansal kriz, para politikası, cari açığa tedbir filan gibi son derece fani ve geçici konuları yazmak için klavye başında ter dökerken, ben öylesine global, öylesine evrensel iki temaya damardan gireceğim ki, yaz sıcağında acılı turşu suyu içmiş gibi olacak, gözlerinizden ter damlayacak.
Bir takım ekonomist geçinen hırtolar var, bazıları eş-dost kıyağıyla Nobel armağanı bile almış, “Her 75 yılda bir Büyük Depresyon olur, ikincisinin sırası geldi” diye sizin o tontiş kalplerinize korku saçıyorlar. Ucuz korku tüccarlığı ile prim yapıyorlar. Acıyorum onlara, bir gün canım sıkıldığında Korku Filmi nasıs yazılır, bu köşeden onlara öğreteceğim. Ben korku yazarken klavyenin tuşları kaçıp saklanıyor be. Bugün evrensel ve siyaset-üstü takılmaya karar verdiğim için, Sn Erdem Başçı’nın yakında dünya finans litaratürüne “Best of Keşke Söylemeseydim” listesine ilk sıradan giriş yapacak olan “dünya için asıl risk enflasyon değil deflasyondur” açıklamasına da eleştiri getirmeyeceğim.
Büyük Depresyon filan bir daha OLMAZ. AB, şöyle 100 yıl sürecek bir resesyon yaşayıp Orta Çağ’a geri dönebilir, ama o kıtasal bir sorun. Kürede ABD ve Çin gibi ülkeler oldukça, Büyük Depresyonu bir kez daha yaşamayız. Büyk Depresyon’u alışılageldik resesyonlardan ayıran 3 önemli faktör vardı:
-Resesyonun üstüne mali krizler geldi
-Ticaret Savaşları yoluyla resesyon küreye yayıldı
-Ekonomiyi düzenleyen kurumlar eksik, izlenen politika deflasyonistdi.
Devamı için burayı ziyaret ediniz…