Bir Yol Hikayesi

Başlığı görüp de gerçekleşen otoyol ve köprü özelleştirmelerini yazacağımı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Ben zaten bugün yaşanacakları 25 Ağustos 2011 tarihinde ‘Ceplerine Harçlık da Koyalım’ başlıklı yazımda bire bir dile getirmiştim.

Eğer bu ülkede 10 yıl boyunca duble yol masalıyla kandırıldıysanız, mevcut yolun yanına yapılan yolu gösterip, diğerine asfalt döküp iki tane yol yapıldı denilip, maliyet oluşturulmasına ses çıkarmadıysanız söylenecek söz var mı?

Bu ülkede iktidarın en büyük icraatı olarak gösterdiği otoyollara, kendi internet sitesindeki verilerle baktığınızda 2003-2011 yılları arasında ‘yol medeniyettir’ denilerek 40 milyar dolar harcanmadı mı? Üstelik bu harcamanın çoğu da borçlanarak yapıldı. Ses çıkardınız mı?

Deprem için toplanan 40 milyar TL’yi sorduğumuzda ne dedi bu iktidarın bakanı? Yol yaptık… O rakam da oraya gitti mi? Şimdi faiziyle döşediğiniz yolları 25 yıllığına yabancı ortaklı bir konsorsiyuma 5 milyar 720 milyon dolara yargı yolu açık kalmak üzere sattılar mı?

Halen uyanmadıysa bu ülkeye ancak ‘müstahak’ yorumu yapılabilir. Bu nedenle ben büyük gürültünün koparıldığı, bu meseleye fazla girmeyeceğim. Sadece 2011 senesindeki yazımın son paragrafını ekleyeceğim.

“…Oldu olacak köprü ve otoyolların işletmesini 25 yıllığına alan firmanın cebine bir de harçlık koyalım. Belli olmaz, yol hali. Çocuklar yolda parasız kalmasın. İnsanın bunları görünce aklına Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiiri geliyor ve söyleniyor kendi kendine: yiyin efendiler yiyin…”

Ben daha basit bir yol hikâyesini anlatacağım size. İstanbul Yenikapı-Unkapanı hattını düşünün. Buradan karayolu ile gelip, gidenler yaklaşık 3 haftadır bir çile yaşıyor. Bir gün yol aniden tek şeride düştü ve hummalı bir çalışma başladı.

Görseniz neredeyse altyapı çalışması yapıldığını düşünürsünüz. Merakla her gün çalışmaların ne aşamada olduğunu gözleyerek gidip, geldim. Açıkçası gün geçtikçe tek şerit işleyen bu güzergâhta ne yapıldığı daha çok merakımı çekmeye başladı.

Nihayet bugün sorumun yanıtını sabah saatlerinde yüzüme çarpan bir tokatmışçasına aldım. Neredeyse doğalgaz hattı döşediklerini düşünmeye başladığım, şeridin kapatıldığı, inşaat araçlarının çalıştığı yolda yapılan ne idi biliyor musunuz?

Yolun iki tarafını ayıran demir parmaklıklar değiştirilmişti. Eski düz ve yine demirden olay parmaklıklar sökülmüş, yerine Osmanlı’nın Lale Devri’ni aratmayan lale figürlü demirler koşulmuştu.

Bunca zamandır harcanan zaman, çalışanların işyerlerine ulaştığında yaşadığı verimsizlik, yoğunlaşan trafik, buna paralel harcanan akaryakıt, hiçbiri, hiçbiri umurunda değildi belediyenin. Aslında bu maliyetleri düşündüğünüzde orada yapılan iş için harcanan para devede kulak bile kalıyor.

Şimdi tekrar soruyorum. Basit bir yoldan, basit bir iş için, maliyetleri umursamadan, muhtemelen bir yandaşa para kazandırmak için böylesine takla atan, faiziyle yaptırdığınız ve para basan otoyol ve köprülerin özelleştirmesinden hicap duyar mı?

İşin en acısı da ne biliyor musunuz? Yabancı konsorsiyumlu bu özelleştirme 12-18 Aralık tarihleri kapsayan Yerli Malı Haftası’nda yapıldı. Hayırlısı olsun, iyi uykular Türkiyem.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir