Yaşanan son gelişmeler ve muhtemel resmi Yunanistan iflasından sonra Avrupa Birliği kurulduğu günden bu yana en zorlu sürece girecek. Yüksek ihtimalle sonunda dağılan ve tarih yapraklarına eski bir yapılanma olarak geçecek bir birliktelik olacak.
Bunun özellikle Avrupa Birliği sempatizanlarını mutlu etmeyeceğini biliyorum. Fakat gerçek şu ki, Avrupa Birliği projesi bitiyor. Ekonomik olarak çıkılan bir yolculukta, siyasal bütünleşme sağlanamadığı için sona yaklaştılar.
Eğer AB Projesi sadece bir ekonomik birliktelik olarak kalsaydı, durum farklı olur muydu? Şüphesiz bugün gelinen noktaya baktığımızda olurdu. Her ülkenin maddi ve siyasi kendi iç politikalarını uygulaması, ortak çıkarlarda birliktelik yakalanması, birliği daha kalıcı hale getirebilirdi.
Elbette bu durumda da dünyada üstlenmek istediği alternatif güç projesini devreye sokamazlardı. Avrupa tamamen ortadan kalkmayacak ama birkaç parçaya bölünmüş bir hal alacağı kesin. Buna ister ‘dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak’ deyin, isterseniz de yanlış hesap Bağdat’tan döner. Fakat gerçek o ki, bugüne kadar uyguladıkları ikircikli ve çıkarcı politikaların sonuçlarını yaşıyorlar.
Çok uzağa gitmeyin, benzer bir durum kısa süre sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin de başına gelecek. Başkasının sınırları üzerinden hesap yapan bu iki ayaklı kediler, kendi yapılanmalarını kurtarmanın telaşına girecekler.Şimdi biraz eskiye dönelim. Ulusal devletlerin artık sonunun geldiğini empoze etmeye çalışanların, bugün içinden geçtiği dramatik tabloyu görmüyor musunuz? Rahat zamanlarda ütopyalara inanmak ve güçbirliklerine farklı nitelikler atfetmek kolaydır.
Fakat zor zamanlar… İşte bir yapının sağlam olup, olmadığını en rahat o dönemde görürsünüz. Eğer bugün ‘Yunanistan’ı atalım, Türkiye’yi alalım’ diye bir görüş Avrupa Birliği’nde tartışılıyorsa, bu çıkarcı yaklaşımın ta kendisidir. O zaman 2007 yılında New York’ta konuşurken, “Türkiye’de ulusalcılar ile küreselcilerin savaşı yaşanıyor” diye beyanat veren ve kendilerinin de küreselci tarafından olduğunu ifşa eden Mehmet Şimşek’e sormak gerekmiyor mu? Kim kazandı?
Belki bugün için bunun yanıtını veremeyebilirsiniz. Fakat ulus devletler tarihin gerçeğidir. Ve siz farkında olmasanız da küresel imparatorlar onları kullanabiliyorsa, kullanır. Burada da onların başındaki yöneticilerin erdem sahibi olup olmaması rol oynar. Şimdi geldiğimiz noktada anlaşılan o ki, küresel bankerler göç ediyorlar. Bu işin sonunda kim kazanır, bilinmez. Ama tarih bir kez daha göstermiştir ki, geçmişi olanlar her zaman toprağa kökleriyle daha sıkı bağlanıyorlar.
Bugün bu ülkede ümidini kaybedenlere seslenmek istiyorum. Bizde de öyle olacak. Ve tarihin en irrasyonel milleti olarak nitelendirilen Türkler de aşağı düşünleri seyredecekler. Yeter ki vazgeçilmez normlardan vazgeçmesinler. Yeter ki, güzellikleri başkaları istediği için değil, kendileri istediği için yapsın ve yeter ki bu fırtınada onların tutunmasını sağlayan elleri, kendisine ihanet etmesin.
hocam sizi gözlerinizden öperim. tam kitabın ortasından yorum yapmıssınız. acaba borsalar hakkında, altın, döviz hakkında da yorumlarınızı bekleriz.
Waw waw wawwwwwwww …
”…ve yeter ki bu fırtınada onların tutunmasını sağlayan elleri, kendisine ihanet etmesin.”
Bu cümleyi çok ama çok beğendim ve anlamlı buldum.Fakat aşağıdaki şekilde yazılırsa, aynı zamanda çıplak bir gerçeğin de ifadesi olacak !
…ve yeter ki bu fırtınada onların tutunmasını sağlayan elleri, bir daha kendisine ihanet etmesin.!