AVRUPA Euro’su, Amerikan Doları karşısında pek de kimsenin beklemediği 1.45 gibi bir düzeye yükseldi sonra biraz geriledi.
Önce şunu ifade edeyim. Bu yükselişin devam etmeyeceği kanaatindeyim. Gelelim hikâyenin öncesine. Birkaç ay önce Euro/Dolar kurunun 1.25’e hatta 1.20’ye gerileyeceği öngörüleri genel kabul görüyordu. Hatta dünya finans çevrelerinde Euro’nun geleceği sorgulanıyordu. Ben, aynı fikirde değildim. Hem Euro’nun varlığını sürdüreceğini hem de Euro’nun dolar karşısında güçleneceğini söylüyordum. Nitekim bu görüşümü “Euro, Doları Döver” diye bu köşede açıklamıştım. Ancak Euro’ya bu kadar güvenen ben bile Euro/Dolar kambiyo kurunun 1.45’e yükseleceğine ihtimal vermiyordum. Peki, ne oldu da ortaya bu kadar güçlü bir Euro çıktı? Bugün, bu konuyu irdeleyeceğim.
* * *
Her “para birimi” (currency) yani TL, dolar veya Euro, netice itibariyle bir “mal”dır. Nasıl her malın piyasada bir fiyatı olursa, her para biriminin de piyasada bir fiyatı vardır. Piyasada geçerli olan bu fiyat hiçbir zaman “Serbest Pazar Ekonomisi”nin sözünü ettiği veya tanımladığı “pazar fiyatı” değildir. Çünkü para birimlerinin “üreticisi” daima bir “tekeldir”. Bu tekel de o ülkenin veya bölgenin merkez bankasıdır. Üreticisi tekel bir malın, tanım icabı “pazar fiyatı” teşekkül edemez. Pazar fiyatı olmasa da netice itibariyle her para biriminin fiilen bir “fiyatı” vardır. Fiyat da, bilindiği gibi arz ve talebe bağlı olarak değişir. Piyasada görünen fiyata “kambiyo kuru” (değişim oranı) denir. Eğer Euro’nun Dolarla ifade edilen fiyatı artmışsa, Euro’ya talep artmıştır. Nokta. Demek ki birileri “Dolar” satıp “Euro” almaktadır. Bu birileri kimdir, niçin dolar satıp, Euro almaktalar?
* * *
Para birimlerine olan talebin iki kaynağı vardır. Biri ticari, diğeri malî işlemlerdir. Eğer bir Amerikalı tüccar Almanya’dan mal ithal etmek istiyorsa, satıcı firma bunun bedelini işlem sonunda Euro olarak hesaplarına geçirir. Demek ki, Amerikalı tüccarın Almanya’dan mal ithal etmek istemesi Euro’ya bir talep yaratır. Bu örnek küresel ekonomi şartları içinde çoğaltılabilir. Bu tip para birimi taleplerine “ticari amaçlı” denir. Kurların belirlenmesinde ticari amaçlı talepler uzun vadede temel sebeptir (Fundamentals). Ancak bundan daha mühim olan ve kısa vadede kurlarda büyük dalgalanmalara sebep olan şey ise “mali talep”tir. Burada talebi tetikleyen etken, faiz ile kur değişikliği yani spekülatif getiri beklentileridir.
* * *
Son bir ayda yaşanan Euro’nun dolar karşısında yükselmesinin ana sebebi budur. Yunanistan, İrlanda ve Portekiz ekonomileri battıkça, bu ülkelerin devlet tahvillerinin faiz verimleri yüzde 12’nin üstüne çıktı. Fırsata bakın: Hem paranız Euro’da duracak hem de yüzde 12 faiz alacaksınız. Pek tabii burada bir risk vardı. Bu ülkeler devlet tahvillerini ödeyemeyebilirlerdi. Ancak Çin ve diğer uyanık zenginler gördü ki; Avrupa Merkez Bankası (kısaca Almanya) yaptığı “ülke kurtarma” operasyonlarıyla fiilen bu tahvillerin kefili olmuştur. Birikimlerini ve rezervlerini dolarda tutanlar, dolar bozdurup Euro’lu tahvil alımına geçtiler. Euro’yu zirveye taşıyan olay işte budur.
Son Söz: Borçluyu bırak, kefile bak.