Başkanlar Zamanı Gelince Açıklanır

BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, ”EÄŸer hiç bir ülke hiç bir tedbir almazsa, bir süre sonra dünya yaÅŸanabilir bir dünya olmaktan çıkacak ve çevre felaketleri tüm dünyayı etkileyecek boyutlara ulaÅŸacak” dedi.

Babacan, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un inisiyatifiyle kurulan ”BM Küresel Sürdürülebilirlik” konulu yüksek düzeyli panelin hazırladığı raporu açıkladığı basın toplantısında, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevre ve temiz su kaynaklarına sürekli eriÅŸimin son derece önemli olduÄŸunu, aksi halde kısa vadede hızlı bir ekonomik büyümenin, hızlı bir kalkınmanın gelecek nesillere yaÅŸanması mümkün olmayan bir dünya bırakma anlamına gelebileceÄŸini söyledi.

Günümüzde sürdürülebilir kalkınma için çevresel iyileÅŸtirmelere katkı saÄŸlayan mal ve hizmetlerin yatırım ve tüketimini önceliklendiren bir anlayış bulunduÄŸunu ifade eden Babacan, yatırımlarda ve tüketimde çevre konusunun sürekli gözönünde bulundurulduÄŸunu kaydetti.Babacan ”yeÅŸil ekonomi” ve ”yeÅŸil büyüme” derken istihdamı ve yoksulluÄŸun azaltılmasını da göz önünde bulundurmak zorunda olduklarını anlattı.

Sürdürülebilirlik kavramının gittikçe daha çok kullanılmaya başlandığına işaret eden Babacan, burada da yine ekonomik kalkınmayla doğal kaynakların kullanımı ve çevre kirliliği arasındaki bağlantının önemli olduğunu kaydetti.

Panelin yapısı hakkında da bilgi veren Babacan, özellikle sürdürülebilir kalkınmaya yönelik dünyada çok sayıda toplantı düzenlediğini, kararlar alınmaya çalışıldığını ancak bu çabaların, hedeflenen sonuçlara ulaşılması için için yeterli olmadığını söyledi. Babacan, çevreyle ilgili, iklim değişikliği ile ilgili müzakerelerden istenen sonucun alınamaması nedeniyle BM tarafından bağımsız bir panelin kurulmasının kararlaştırıldığını anlattı.

Panelin, kendisinin de dahil olduğu toplam 22 üyesinin bulunduğunu ifade eden Babacan, panel üyelerinin 22 ayrı ülkeden, 11 kadın, 11 erkek olarak seçildiğini, üyelerin, ülkelerinin resmi pozisyonundan bağımsız olarak dünya için en iyisine yönelik çabaları ortaya koymaya çalıştığını söyledi. İlk çalışmaların Ağustos 2010 yılında başladığını anlatan Babacan, bu süreçte bir çok toplantı yapıldığını, çalışma grupları oluşturulduğunu, telekonferanslar gerçekleştirildiğini kaydetti.

-”3 milyardan fazla insan yoksulluk sorunuyla baÅŸbaÅŸa”-
Babacan, tüm bu çalışmaların ardından 30 Ocak 2012’de raporun tanıtımının Afrika BirliÄŸi Zirvesinde yapıldığını, raporun adının ”Güçlü toplum, güçlü dünya ve tercih etmeye deÄŸer bir gelecek” olarak belirlendiÄŸini söyledi.

Raporda, dünyada 3 milyardan fazla insanın yoksulluk sorunuyla baÅŸbaÅŸa olduÄŸu, mevcut kalkınma modellerinin de sürdürülebilir olmadığına yer verildiÄŸini ifade eden Babacan, ”Yani eÄŸer hiç bir ülke hiç bir tedbir almazsa, bir süre sonra dünya yaÅŸanabilir bir dünya olmaktan çıkacak ve çevre felaketleri tüm dünyayı etkileyecek boyutlara ulaÅŸacak ve bundan dünyada yaÅŸayan herkes olumsuz etkilenecek. Åžu anda çevreyi gözardı ederek, hızlı büyüyelim, bugün için refahı saÄŸlayalım, gerisini sonra düşünürüz dediÄŸimizde gerçekten dünya yanlış bir yöne doÄŸru gider” diye konuÅŸtu.

-”Hızla yok olan bir biyolojik çeÅŸitlilik söz konusu”- 
Dünyada yaşamın devamı için gereken çevresel eşiklerin de artık yavaş yavaş aşılmaya başladığını ifade eden Babacan, şu anda hızla yok olan bir biyolojik çeşitliliğin söz konusu olduğunu, sera gazlarının etkisinin arttığını, iklim değişikliklerinin gözlendiğini hatırlattı. Şu anda doğru kararlar alınırsa, doğru politikalar uygulanırsa kötüye gidişin önlenebileceğini vurgulayan Babacan, bunu da raporda tespit ettiklerini, şu an için bir çaresizlik ve imkansızlık durumunun söz konusu olmadığını belirtti.

Her düzeydeki kurumsallaÅŸma ve insan kaynaklarının daha güçlü bir dünya ve daha güçlü bir toplum için yeniden yapılanması gerektiÄŸini belirten Babacan, ”Raporda ÅŸunu da vurguladık; 2012 yılında doÄŸan bir bebek, 2030 yılında 18 yaşına gelmiÅŸ olacak. Yani bugün atacağımız adımlar, bugün doÄŸan çocukların 18 yaşına geldiÄŸi günkü dünyanın ÅŸeklini belirleyecek, yön verecek” dedi.

Kalkınmanın sürdürülebilmesi için öncelikle yoksulluÄŸun azaltılması, ekonomik büyüme ve gelir dağılımındaki eÅŸitsizliÄŸin düzeltilmesi gerektiÄŸini ifade eden Babacan, ”Raporda, gelir dağılımındaki bozulmanın dünyada önemli bir problem olduÄŸu tespit edilmiÅŸ durumda, ancak istisna olarak 2 ülke gösteriliyor. Bunlardan birisi Türkiye, diÄŸeri de Brezilya” dedi.

Sürdürülebilirlikte sosyal faktörlerin son derece önemli olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

”Bir yanda olabildiÄŸince zenginleÅŸen, geliri artan bir kesim ama öte yandan da yaÅŸam ÅŸartlarının son derece zorladığı, açlıkla, yoksullukla mücadele eden milyarlarca insan… Bunun da sürdürülebilir bir tablo olmadığını düşünüyoruz. Raporda yine 2000 yılından bu yana dünyada 20 milyon kiÅŸinin daha açlık sınırının altına düştüğünü ve her yıl 5,2 milyon hektar orman alanının yok olduÄŸununu tespit ettik. Ozon tabakası ile ilgili önlemler dikkatli uygulanırsa, bundan 50 yıl sonra ancak 1980’deki ozon tabakası yapısına kavuÅŸmak mümkün olacak. Yani 32 senedeki bozulmayı, ancak 50 senede telafi edebiliyoruz.”

Babacan, 1990-2009 yılları arasında küresel sera gazı emisyonlarında yüzde 38’lik bir artışın söz konusu olduÄŸunu, çok iddialı önlemlerle bile küresel ısınmanın ancak artı 2 derecede durdurulabileceÄŸinin tahmin edildiÄŸini söyledi.

Babacan, dünyada yaÅŸayan insanların yüzde 20’sinin elektrik kullanamadığını, 884 milyon kiÅŸinin temiz su kaynaklarına ulaÅŸamadığını, 2,4 milyar kiÅŸinin de atık su hizmetlerine eriÅŸemediÄŸini söyledi.

Dünyada 67 milyon çocuğun ilkokula gidemediğini, bebek ölüm oranlarının yüksek olduğunu ifade eden Babacan, özetle sürdürülebilir kalkınma için gelişmelerin istenen düzeyde olmadığını, ilave önlemlerin acilen alınması gerektiğini bildirdi.

-Rapordaki öneriler-
Raporda ne yapılması gerektiği konusunda toplam 56 ayrı alanda öneriler bulunduğunu anlatanBabacan, şöyle devam etti:

”Raporda öncelikle hükümetlere sesleniyoruz, kadın haklarının güçlendirilmesi ve cinsiyet eÅŸitliÄŸi önemli. 2015 yılına kadar ilköğretime eriÅŸimin mutlaka tamamlanması gerekecek. Bütün hükümetler dünya genelinde 2030 itibariyle ikincil eÄŸitime, yani lise dediÄŸimiz eÄŸitim seviyesine ulaÅŸmalı. Hükümetler ve iÅŸ dünyasının beraber çalışması,genç giriÅŸimcilerin desteklenmeleri, kadınların ekonomik hayatta daha aktif olmaları, enerji verimliliÄŸinin yaygınlaÅŸtırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yükseltilmesi, önümüzdeki dönem için yapılan önerilerin bazıları.”

-Ekonomi ile ilgili öneriler-
Raporda ekonomi ile ilgili yapılan önerilere de değinen Babacan, doğal kaynakların ve dışsallıkların fiyatlandırılmasının, kadınların ve gençlerin ekonomik hayata katılmalarının faydalarının daha iyi anlatılmasının, sürdürülebilir uygulamalar için uzun dönemde teşvik sağlamak üzere ulusal para ve kredi sisteminin yapılandırılmasının, su kullanımı, tarım ve ormancılık gibi alanlarda eko sistem hizmetlerinin ödenmesi için ulusal ve uluslararası programların geliştirilmesinin, fosil yakıt sübvansiyonlarının bitirilmesinin önemli olduğunu kaydetti.

Raporda, kamu alımlarında, çevreyle uyumlu ve sürdürülebilir kalkınmaya önem veren bir bilinçle yapılan ürünlerin tercih edilmesinin önerildiğini anlatan Babacan, teşviklerde de çevre ile dost yatırımlara ayrı bir önem ve öncelik verilmesi gerektiğinin vurgulandığını bildirdi.

Raporda, halka açık ÅŸirketlerin çevreye olan duyarlılığının ayrıca takip edilmesi gerektiÄŸine yer verildiÄŸini anlatan Babacan, ”Raporda Ä°MKB’de biliyorsunuz sürdürülebilirlik endeksi var. Ä°MKB’deki sürdürülebilir endeksi, iyi bir uygulama örneÄŸi olarak raporda yer alıyor” dedi.

BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin, hem devlet geleneÄŸi olarak hem de genel bakış açısı olarak hep uzun vadeyi düşünen ve sadece kendi sınırları içinde deÄŸil küresel sorumluluk duygusuyla hareket eden bir ülke olduÄŸunu dünyaya daha çok hissettirmeye baÅŸladığını söyledi.

Babacan, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un inisiyatifiyle kurulan ”BM Küresel Sürdürülebilirlik” konulu yüksek düzeyli panelin hazırladığı raporu açıkladığı basın toplantısında, hükümetlerin ve kredi deÄŸerlendirme kuruluÅŸlarının sürdürülebilir kalkınma kriterlerini kendi risk deÄŸerlendirmeleri ile bütünleÅŸtirmeleri gerektiÄŸini söyledi.

Babacan, ”Yani kredi deÄŸerlendirme kuruluÅŸları bir ülkenin veya bir ÅŸirketin sadece bugünkü durumunu deÄŸil, gelecekteki durumunu da dikkate almalı. Tamam bir ülke kalkınıyor büyüyor ama bu büyüme için dünyaya ne kadar yük getiriyor gelecek nesillerden ne kadar çalıyor, bunun mutlaka takip edilmesi gerekiyor” dedi.

Çok taraflı ve bölgesel bankalarla ihracat kredisi sağlayan kurumların ülke risklerine bakarken, sürdürülebilir kalkınma kriterini de dikkate alması gerektiğini ifade eden Babacan, bir ülkenin sadece bugünkü büyüme rakamı, bugünkü kredi derecesi değil o ülkenin ileride çevre konusuyla ilgili karşı karşıya kalabileceği sorunların da mutlaka bu değerlendirmenin bir parçası olması gerektiğini söyledi.

Hükümet ve iş dünyasının kendi aralarında ve yerel topluluklarla sürdürülebilir kalkınma için ortaklıklar geliştirebilmesinin önemine işaret eden Babacan, uluslar arası finansman kuruluşları ve büyük şirketlerin sürdürülebilir teknoloji, yenilik ve alt yapı yatırımlarını artırmak üzere teşvikler konusunda birlikte çalışması, hükümetlerin bu ortamı sağlaması gerektiğini kaydetti.

Kamu yatırımlarını kullanarak özel sektörün ilave kaynak oluÅŸturmasının kolaylaÅŸtırılması gerektiÄŸini belirten Babacan, ”Özel sektörün bu konularla alakalı finansmana eriÅŸmesini kolaylaÅŸtırmak önemli bir konu. Burada KOBÄ°’leri de mutlaka dikkate almamız gerekiyor. KOBÄ°’ler üretimin, istihdamın çok önemli bir parçası” dedi.

-Sürdürülebilir Kalkınma Endeksi-
Sürdürülebilir Kalkınma geliÅŸimini ölçmek üzere 2014’e kadar sürdürülebilir kalkınma endeksi veya göstergeler setinin geliÅŸtirilmesinin de raporun önemli önerilerinden bir tanesi olduÄŸunu ifade eden Babacan, şöyle konuÅŸtu:

”Åžu anda hükümetlerin performansı büyüme, kiÅŸi başına düşen milli gelir, iÅŸsizlik oranıyla ölçülüyor. Bu performans ölçülerinden hiçbirisi aslında o ülkenin geleceÄŸi ile ilgili bir ÅŸey söylemiyor. Hükümetler, kısa vadeli performans göstergelerini daha ön planda tutup, gelecekle ilgili konularda pek de çaba göstermeyebiliyorlar.

Rapor, bir bakıma hükümetlerin bu konudaki çabalarını analitik bir şekilde ölçen ve sayılarla ifade edilir şekilde bir endekse dönüştüren bir performans kriteri geliştirmeli diyor. Bunla ilgili BM içinde bir mekanizma oluşturularak, her yıl o ülkenin, o ülkenin hükümetinin bu konularla ilgili ne kadar çaba gösterdiğinin bir notu olacak ve bu da yayımlanacak. Dolayısıyla o ülkenin halkı, ya da dışarıdan o ülkeyi değerlendirenler, o ülkenin çevreyle ilgili, sürdürülebilirlikle ilgili çabalarının ne derece faydalı olduğunu, hangi aşamada olduğunu verilen notla bir bakıma ölçmüş olacaklar.

Hükümetlerin performansı deÄŸerlendirilirken, sadece büyüme deÄŸil, sadece kiÅŸi başına düşen milli gelir deÄŸil, sadece iÅŸsizlik oranı deÄŸil, aynı zamanda ‘peki sen gelecek nesiller için ne yaptın’ bunun da bir karnesi olacak.”

Bunların gerçekleştirilmesi için kurumsal yapının güçlendirilmesinin önemli olduğunu belirtenBabacan, hükümetlerin, kuralları iyi yönetişimi, bireylerin bilgiye erişim hakkını, karar alma süreçlerine katılımı ve adalete eşit erişimi garanti altına alması gerektiğini kaydetti.

Hükümetlerin ve parlamentoların, evrensel sürdürülebilir kalkınma hedefleri üzerinde mutlaka anlaşması gerektiğini ifade eden Babacan, hükümetlerin BM çatısı altında bir küresel sürdürülebilir kalkınma konseyi oluşturulması konusunun da değerlendirilmesini istediklerini söyledi.

Babacan, şöyle devam etti:

”Türkiye, hem devlet geleneÄŸi olarak hem de genel bakış açısı olarak hep uzun vadeyi düşünen ve sadece kendi ülke sınırları içinde deÄŸil aynı zamanda bir küresel sorumluluk duygusuyla hareket eden bir ülke olduÄŸunu dünyaya daha çok hissettiriyor. Bu konular, özellikle dünyanın içinde bulunduÄŸu finansal, ekonomik kriz de dikkate alınacak olursa, bazı ülkelerin pek de ağırlık vermediÄŸi, veremediÄŸi konular. Çok ciddi bir krizin, bir bunalımın içindeyken ne 2015’i ne 2030’u konuÅŸmaya çalıştığınızda maalesef bazen karşı taraftan pek bir ÅŸey alamıyorsunuz. Türkiye biraz da bu küresel ekonomik krize raÄŸmen kendisini biraz ayrıştırmayı baÅŸarabilmiÅŸ ve böylece uzun vadeye bakabilen bir ülke.”

BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, TMSF ve BDDK baÅŸkanları ile yola devam edilip edilmeyeceÄŸine iliÅŸkin olarak olarak, TMSF BaÅŸkanının 8-9 günlük, BDDK BaÅŸkanının da 1 aylık görev süresi olduÄŸunu hatırlattı ve ”Dolayısıyla zamanı gelince gerekli açıklamaları yaparız” dedi.

Babacan, ”Küresel Sürdürülebilirlik” raporunu açıkladığı basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Yeni teşvik sisteminin yatırım teşvik sistemi olduğunu kaydeden Babacan, tüm teşvikleri içine alan bir paketten söz edilmediğinin altını çizdi. Babacan, şöyle devam etti:

”Beklentilerimizi mutlaka burada iyi yönetmemiz lazım. TeÅŸvik gelecek, bütün devlet destekleri bunun içinde olacak böyle bir ÅŸey yok. Mevcut destekler sadece yatırımlara iliÅŸkin teÅŸvikler. Cari açıkla ilgili teÅŸvikler gelecek, cari açık bitecek böyle bir ÅŸey yok. Tüm bunlar gördüğümüz resmin bir stratejinin sadece uygulama alanları.

Yeni yatırım teÅŸvik programımızda yenilenebilir enerji ile ilgili makine teçhizat üretimi ile ilgili tesislere teÅŸvik söz konusu olacak. Termal enerjiden istifade eden tesislerle ilgili teÅŸvikler söz konusu olacak.”

BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, bir soru üzerine, Yunanistanla ya da ileride problem yaÅŸayabilecek diÄŸer Avrupa ülkeleriyle ilgili hazırlık olması için IMF’nin kaynak arayışı bulunduÄŸunu belirterek, ”Bu kaynak, ancak, gönüllü olarak katılmak isteyen ülkelerden toplanacak kaynaklar olacak” dedi.

Babacan, bu konuda Türkiye’nin herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını da söyledi.

”Tüm dünyayı etkileyecek bir petrol krizi kapıda mı” ÅŸeklindeki bir soru üzerine de Babacan, ”Her ÅŸey kurguladığı gibi, düşünüldüğü gibi olursa petrol fiyatları üzerinde çok ciddi bir baskı oluÅŸmayabilir. Kaldı ki vadeli iÅŸlemlerden bakacak olursak, çok aşırı bir fiyat yükselmesi bugün için beklenmiyor ama jeopolitik riskler var. Dolayısıyla kesin ifadeler kullanmak da pek mümkün deÄŸil” yanıtını verdi.

BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, kredi büyümesinde yüzde 15’lik bir sınırın söz konusu olmadığını bildirdi.

Babacan, ”Küresel Sürdürülebilirlik” konulu raporu açıkladığı basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir soru üzerine, kredi büyümesinde yüzde 15’lik bir sınırın söz konusu olmadığını ve bu oranın bir tahmin olduÄŸunu kaydeden Babacan, ”Bugünkü trendler, bu yılki kredi büyümesinin yüzde 15’ler civarında olacağını gösteriyor. Bu bir hedef deÄŸil, sınır deÄŸil. Bankalara bunu geçemezsiniz diye bir ÅŸey söylemiÅŸ deÄŸiliz. Åžu anda bir sınırımız yok, ama ileride gerekirse konulabilir” dedi.

Banka tahvillerine iliÅŸkin bir baÅŸka soru üzerine Babacan, banka tahvillerinin, bankaların kaynaklarının vadesini uzatmaya yönelik bir adım olduÄŸunu belirterek, ”Bankaların tahvil ihracı 4 milyar. Bana göre hala çok azdır. Mevduat da bankanın borcudur, tahvil de bankanın borcudur. Bankaya 6 aylık mevduat yatırmayla, o bankanın 6 aylık bonosunu almak arasında çok fazla fark yoktur. Banka, parayı verene borçlanmaktadır. Bankaların çıkardığı tahvili teÅŸvik etmemizin asıl püf noktası bankaların daha uzun vadeli kaynaklara ulaÅŸabilmesini saÄŸlamaktır. Dolayısıyla bu korktuÄŸumuz deÄŸil, sıhhatli bir trenddir. Daha çok keÅŸke bankalarımız tahvil çıkarabilse” diye konuÅŸtu.

-”Tekliften haberim yok”-
Babacan, BDDK BaÅŸkanı ve TMSF BaÅŸkanının atamasına iliÅŸkin teklife yönelik soruya ”Tekliften benim haberim yok doÄŸrusu. Hükümetten giden bir ÅŸey deÄŸil belli ki. Onu sorarız arkadaÅŸlara nedir, hangi amaçla olmuÅŸtur” yanıtını verdi.

-Petrol fiyatları-
BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, ”Ä°ran’ın kararı ve petrol fiyatları”na etkisine iliÅŸkin soru üzerine de geçen senenin sonunda ABD Kongresinden, ABD yönetimine raÄŸmen çıkan yasada, ”Ä°ran’dan petrol alan ÅŸirketlerin ya da petrol ticaretine aracı olan bankaların, dolarla iÅŸ yapamaz biz onların iÅŸini engelleriz ÅŸeklinde bir karar” çıktığını hatırlatarak, yasada ABD BaÅŸkanına devlet bankaları ve Merkez Bankaları için istisna yetkisinin tanındığını anlattı.

Bunun için son tarihin 30 Haziran olduÄŸunu, bu tarihe kadar Ä°ran’la petrol ticareti yapan ülkelerin tek tek duruma bakacağını anlatan Babacan, şöyle devam etti:

”Alternatif var mıdır, yok mudur? Bunların alternatifini bulmaya çalışacaklar. Bu yapılırken de petrol üreten diÄŸer ülkelerin üretim miktarlarını biraz artırmaları bekleniyor. Ancak, bütün bunlar, jeopolitik riskler, petrol fiyatlarının üzerinde bir baskı oluÅŸturuyor. Petrol fiyatları, bugünlerde yüzde 10 artarak 120 doları vurdu. Bu artış da petrol ürünlerinin fiyatlarına yansıyor. Önümüzdeki süreci izlemek gerekecek. 30 Haziran’a kadar Ä°ran’ın satmadığı ya da satamadığı petrolün ne kadarını diÄŸer ülkeler telafi edecek. Buna göre, 30 Haziran sonrası için yeni bir denge, yeni bir piyasa oluÅŸacaktır diye tahmin ediyoruz. Ä°ran haricinde petrol üreten ülkelerin bunu bir miktar telafi etmesi bekleniyor.

EÄŸer her ÅŸey kurgulandığı, düşünüldüğü gibi olursa petrol fiyatları üzerinde çok ciddi bir baskı oluÅŸmayadabilir. Kaldı ki zaten vadeli iÅŸlemlerden bakacak olursak, çok aşırı bir fiyat yükselmesi bugün için beklenmiyor. Ama tabi jeopolitik riskler var dolayısıyla kesin ifadeler kullanmak da pek mümkün deÄŸil.”

-”Öğrencilerin, okulda geçirdiÄŸi yıl sayısı mutlaka artırılmalı”-
BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, eÄŸitimle ilgili bir soru üzerine de bunun bir teklif olduÄŸunu kaydederek, önemli olanın önümüzdeki dönemde öğrencilerin okulda geçirdiÄŸi yıl sayısının artırılması olduÄŸunu söyledi. BM’nin Ä°nsani GeliÅŸmiÅŸlik Endeksinde Türkiye’nin 80 küsuruncu sırada olduÄŸunu ve bunun en önemli sebebinin de 25 yaÅŸ üstü nüfusun okulda geçirdiÄŸi sürenin ortalama 6,5 yıl olması olduÄŸunu anlattı.

Bunun mutlaka yükseltilmesi gerektiÄŸinin altını çizen Babacan, ”6,5 yıl eÄŸitim almış 25 yaÅŸ üstü nüfusla, dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmamız mümkün deÄŸil. Öğrencilerimizin mutlaka orta öğretimi eski adıyla liseyi bitirmelerini saÄŸlayacak, zorunlu kılacak bir yapıyı mutlaka kurmamız gerekiyor. Ä°ki yıl önce OECD’nin bir raporu yayımlandı. 18-25 yaÅŸ arası kiÅŸilerin, yüzde kaçının lise eÄŸitimini tamamlayamadan ayrıldığını gösteren bu raporda, Türkiye OECD ülkeleri arasında son sırada. 18-25 yaÅŸ nüfusun yüzde 60’ı lise diplomasına sahip deÄŸil. Dolayısıyla bu konuda çok acil tedbirlere ihtiyaç var ve hızlı kararlar alıp, yola devam edilmesi gerekiyor” diye konuÅŸtu.

Babacan, bir soru üzerine, rapordaki unsurların sadece kendisinin panel üyesi olarak ÅŸahsi görüşlerini yansıtmadığını, söz konusu unsurların Türkiye’nin uyguladığı politikalarla örtüşen politikalar olduÄŸunu söyledi. Türkiye’nin doÄŸrusu ne ise aklın yolu ne ise onu seçip uyguladığını kaydeden Babacan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji VerimliliÄŸi Strateji Belgesi üzerinde çalışıldığını ve bu belgenin YPK’da imzaya açıldığını da söyledi.

Çevre faslının, Türkiye ile AB arasında müzakereye açılan bir fasıl olduğunu hatırlatan Babacan, müzakere açılış kriterlerinden birinin de çevre politikaları ile ilgili strateji belgesi hazırlamak olduğunu ifade etti. Babacan, söz konusu strateji belgesinin hazırlandığını ve belgenin de kabul edildiğini anlattı. Babacan, strateji belgesinin, çevre konularındaki adımların, AB normlarıyla, standartlarıyla uygun olduğunu ve bundan sonra da uygun olacağını gösterdiğini kaydetti.

Babacan, çevre duyarlılığı konusunda ülkelere karne çıkmasıyla ilgili soru üzerine, bunun rapora konan bir öneri olduÄŸunu, mekanizma konusunda mutabık kalındıktan sonra ve BM’de bunun kabul edilmesinin ardından uygulamanın baÅŸlayacağını anlatırken, daha sonra da her ülkeye o yıl içerisinde gösterdiÄŸi çabayla alakalı bir performans ölçüsü, bir karne verileceÄŸini söyledi. Bunun bir öneri olduÄŸunu ve illa yapılacak anlamına gelmediÄŸini kaydeden Babacan, amacın, ölçülebilir ÅŸekilde bu çabanın ortaya konulması olduÄŸunun altını çizdi.

BloombergHT

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir