Yıllardır yaşanan gerçekleri yazdığımız için, bardağın boş tarafını görmekle suçlayanlara inat oğluma bardağın dolu tarafını göstermek istedim. Dedim ki:
Bak oğlum memleket ilerledi. O kadar ki internetimizi bizim için kısıtlıyorlar. Artık daha yakından takipsin. Gerekli hallerde seni bir süre misafir de edecekler.
Bak oğlum memleket ilerledi. 10 sene önce toplam borç içinde hane halkının payı yüzde 4 idi; bugün geldiğimiz noktada yüzde 60’lara ulaştık. Artık daha çok ipoteğimiz var.
Bak oğlum memleket ilerledi. Çılgın projelerle karşımıza geçiyorlar. Senin için en güzelini arıyorlar. Nefes alamadığın, susuzluk çektiğin bir şehirde, üzerinden geçebileceğin köprüler, uçabileceğin havalimanları yapıyorlar. Belki parklar yok, ama alışveriş merkezleri dikiyorlar.
Bak oğlum memleket ilerledi. Hak, hukuk diyeni, hakkını hukukuna bakmadan içeri atıp; ondan sonra yargılıyormuş gibi yaparak mahkûm ediyorlar. Kendi aralarında kavga edince de ‘kumpas’ diyebiliyorlar.
Bak oğlum memleket ilerledi. Atadan kalma ne varsa sattılar; kalanları da satacaklar. Hepsi sen daha çok borç alabilesin diye. Cebimize konulan kredi kartları ile daha çok alışveriş yapıp, yurtdışında üretilen cep telefonlarını daha rahat tüketebilelim diye.
Bak oğlum memleket ilerledi. Artık eğitimde yeni bir sistem var. Onlar ve sizler diye ayrılan bir resimde, rekabette haklılık yaratılsın diye, ceplerine soruları koyuyorlar. Elbette hırsızlık ayıp… Ama onlar bunu sehven yapıyorlar.
Bak oğlum memleket ilerledi. Şimdi teröre destek veren ülke konumuna gelebiliyoruz. Kısa sürede daha iyi çalışırsak ‘koyu gri’ olarak nitelendirilen listeden, kara listeye geçebiliriz. Bizi iyi okumak için dünya 13-14 Şubat’ta Paris’te toplanıyor.
Bak oğlum memleket ilerledi. Artık üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulmak gibi bir derdin olmayacak. Çünkü onlar ithal doktor da getiriyorlar; ithal işçi de… İlla ki çalışmak istiyorsan, ısrarlıysan kayıtdışı bir biçimde Suriyeli olduğu söylenenlerden az paraya razı ol yeter. Zaten para dediğin nedir ki?
‘Bak oğlum memleket ilerledi’ diyerek devam edecek oldum; oğlum sözümü kesti. Yüzüme uzun uzun bakıp “Baba ben 13 yaşındayım ve masal dinleme yaşım çoktan geçti. Bunu en iyi sen biliyorsun” dedi.
Reşit olup, oy verecek yaşa gelen ve bunlara inanan insanlara anlatılanlara, 13 yaşında bir çocuk bile inanmamıştı. Oğlum sordu: “Baba; Başbakan durmadan milli iradeden bahsediyor. Peki milli irade ne?” Utandım, sustum o yanıtladı: “Kömür karşılığı kiralanan bir şey olduğunu söylemeyeceksin herhalde?”