BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, ”Nasıl olsa bizim bankacılık sistemimiz, bütçemiz güçlü, kamu maliyemiz güçlü deyip, bir rehavet içinde asla deÄŸiliz. Karşımıza çıkabilecek olası senaryolarla ilgili tüm kurumlarımız hazırlıklarını yaptılar, yapıyorlar” dedi.
BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, 66. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları nedeniyle geldiÄŸi New York’ta Türkevi’nde basın toplantısı düzenleyerek, ABD’de bir hafta boyunca yapacağı yoÄŸun temaslar, toplantılarla ilgili açıklamalarda bulundu, Türkiye ve dünyadaki ekonomik geliÅŸmelere iliÅŸkin sorulara yanıt verdi.
Babacan küresel ekonomik krizin devam edip etmediÄŸine yönelik bir soru üzerine, ”Küresel ekonomik krizin aslında safhalar deÄŸiÅŸtirerek biz devam ettiÄŸini gözlemliyoruz. Kriz ortamı dünyada aslında tamamıyla geçmiÅŸ deÄŸil, normale dönmüş deÄŸil, sadece safhalar halinde bu kriz döneminin içinden geçiyoruz” dedi.
Ãœlkelerde büyüme adına 2009’da alınan tedbirlerin pek çok ülkenin kamu maliyesinin sürdürülebilirliÄŸini ciddi ölçüde sorgulatmaya baÅŸladığını, bunun üzerine ülkeler temerrüte düşmesinler diye Merkez Bankalarının karşılıksız para basmaya baÅŸladıklarını belirten Babacan şöyle konuÅŸtu:
”Bunun orta ve uzun vadede para politikaları açısından ne kadar sakıncalı olduÄŸu da ortada. Normalde bunlar geçici süre için, başı, sonu belli ve önceden ilan edilen ve makul çerçevede yapılması gereken operasyonlar iken özellikle Avrupa’da ÅŸimdi ucu açık operasyonlar haline geldi. Avrupa Merkez Bankası rakamları önceden açıklamıyor da. Bir program, orta vadeli bir bakış açısı maalesef yok, dolayısıyla günü kurtarmaya yönelik çabalar bunlar. Bütün bu tablo da kuÅŸkusuz bizi kaygılandırıyor. Bunlar Washington’da yapılacak G-20 toplantılarında, arkasından Dünya Bankası-IMF toplantılarında hep tartışılacak. Umarız ki bu yanlışlardan dönülür, umarız ki özellikle Avrupa’da hükümetler, liderler, parlamentolar doÄŸru kararlar alırlar. Aslında yapılacaklar belli ÅŸeyler, bilinmedik ya da çok karmaşık, zor politikalar deÄŸil, doÄŸrular belli, ama bu doÄŸruları yapacak güçte siyasi irade, hükümet ÅŸu anda Avrupa’da maalesef az denilecek sayıya indi. Bir yandan da zayıf olan ülkelere güçlü ülkelerin yardım etmesi, güçlü ülkelerin kendi iç siyaset mekanizmalarında ciddi zorluklar oluÅŸturmaya baÅŸladı.”
KomÅŸu ülke Yunanistan’ın da bu problemlerin ilk etapta yoÄŸunlaÅŸtığı bir ülke olduÄŸuna dikkat çeken Babacan, ekonomik büyüklük açısından çok ciddi bir gayrisafi yurtiçi hasılası olmasa da, yine de Yunanistan’ın Avrupa’daki bankacılık sistemiyle olan entegrasyonunun önemli olduÄŸunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
”Bir de Yunanistan’ın temerrüt edecek mi etmeyecek mi diye sürekli masada olması benzer ülkelerin de temerrüt edip etmemesi yönündeki tartışmaları, kuÅŸkuları da beraberinde getiriyor. Åžimdiye kadar ki varsayım nedir, (bir ülke, AB’ye üye bir ülke, hatta avro bölgesindeki bir ülke temerrüte düşmez, bu ülkelerin iflası diye bir ÅŸey sözkonusu olmaz), bütün varsayım bunun üzerineydi, piyasa mekanizmaları bir bakıma kurgulanmıştı, ÅŸimdi ülkelere olan güven her ÅŸeyin güveniyken o temelin sarsıldığını görüyoruz, bu da bizi son derece kaygılandırıyor. Önümüzdeki haftalar, aylar önemli olacak, bunları çok yakından izlememiz gerekecek.”
Bu kapsamda ekonomik krizin Türkiye’ye etkilerine yönelik bir soru üzerine, bu konunun 2009’da da çok tartışıldığını anımsatan Babacan, bugün de Avrupa’daki sorun daha derinleÅŸirse, ya da daha büyük ÅŸok dalgaları yaÅŸanırsa Türkiye’yi ne kadar etkileyeceÄŸinin konuÅŸulduÄŸunu belirterek ÅŸunları söyledi:
”Biz hep ÅŸunu söyledik, Türkiye zamanında tedbirini aldıktan sonra, olası geliÅŸmelere hazırlıklarını önceden yaptıktan sonra bu tür geliÅŸmelerden orta ve uzun vadede kalıcı bir ÅŸekilde etkilenmeyecektir dedik. Sayın BaÅŸbakanımızın (teÄŸet bile geçmeyecektir) ifadelerinin altında bu vardır, çünkü ÅŸu anda baktığımızda Avrupa’da sorunun ilk baÅŸlangıç noktası bankacılık sistemidir. Türkiye’deki bankacılık sistemi biliyorsunuz oldukça güçlü, bankalarımızla ilgili hiçbir sorunumuz yok, (Avrupadakilerle) mukayese edilmeyecek kadar farklı yapıya sahip Türk bankaları bilanço açısından baktığımızda. Avrupa’da bütçe açığı, borç stoku sorunu da vardır, Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiÄŸinde bütçe açığı çok çok düşüktür, borcunun milli gelirine oranı çok çok düşüktür. Dolayısıyla Avrupa’da sorunun kaynağı olarak görülen alanlar Türkiye’nin çok güçlü olduÄŸu alanlar.
Türkiye’nin etkilenmesi ne çerçevede olur diye bakılırsa, nasıl güçlü bir deprem olduÄŸunda yakın bölgede de o depremi hissedersiniz, Türkiye’nin etkilenmesi öyledir. Ama önemli olan eÄŸer depreme karşı binanızı saÄŸlamlaÅŸtırdıysanız, tedbirlerinizi aldıysanız dolayısıyla bu depremlerde sarsıntıyı hissedersiniz, ama binanız saÄŸlamsa yıkılmaz, normal hayatınıza devam edersiniz. ‘Orta ve uzun vadede kalıcı etkisi olmayacaktır’ ifademiz de buna benziyor.
”Nasıl olsa bizim bankacılık sistemimiz, bütçemiz güçlü, kamu maliyemiz güçlü deyip, bir rehavet içinde asla deÄŸiliz, karşımıza çıkabilecek olası senaryolarla ilgili tüm kurumlarımız hazırlıklarını yaptılar, yapıyorlar. Olabilecek farklı geliÅŸmelere karşı Türk ekonomisini azami ÅŸekilde korumak için ve etkilerini asgari düzeyde tutabilmek için elimizden gelen ne varsa yaptık, yapıyoruz. Bir rehavet içerisinde olmayacağız, ama Avrupa’da olabilecek olumsuz geliÅŸmelere karşı bizim hazırlıklarımız vardır, ve Türkiye’nin en az etkilenmesi, en az hasarla böyle olası olumsuz geliÅŸmelerden çıkıp yoluna devam etmesi için de zaten gereken ne varsa yapılmaktadır.”
kaynak
http://www.ntvmsnbc.com/id/25251733/