Åžuna bakın, ne günlere kaldık. Neredeyse Avrupa’nın bir zafiyetine dokunan yazı yazmadan, en hafifinden iki çift söz etmeden gün geçirmiyoruz. Eskiden geliÅŸmiÅŸlerin bize reva gördüğü muameleyi sanki aynen iade ediyor gibiyiz. Bir gün Avrupa ekonomisinin durgunluÄŸuna, bir gün büyüme sıkıntısına, sonraki gün siyasi tıkanıklığına hemen ertesinde koordinasyon boÅŸluÄŸuna dokundurmadan yapamıyoruz.
Arada bir acaba nefsimizin derinliklerinde yer etmiş bir intikam duygusunun dışa vurumu mu bu diye düşünüyorum. Bereket dünya basınını da Avrupa ile aynı biçimde ilgileniyor. Bakıyorum adamların Avrupa eleştirisi bizmkileri neredeyse çırak çıkartacak.
Siz de bezmişsinizdir ama bu gün yine bir Avrupa yazısı okuyacaksınız. Bu defaki yazı tam anlamıyla AB yazısı da sayılmayabilir. Biraz da IMF var işin içinde.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Malum geçen hafta IMF-Dünya Bankası’nın alışılmış yıllık ortak toplantılarının sonuncusu yapıldı. Pek çok konu ele alınıp, deÄŸerlendirildi. Standart olanların dışında en ilgi çeken konu IMF’nin AB ile ilgili deÄŸerlendirmeleri ve önerileri oldu.
IMF’nin dünya ekonomisinde hal ve gidiÅŸe iliÅŸkin olarak bu raporda sunduÄŸu tahminlerinin fazlasıyla karamsar olduÄŸunu artık sağır sultan bile duydu. Bu karamsarlıktan bizim de nasibimizi aldığımız biliniyor. Ama sanırım bu iÅŸin aslan payını AB aldı.
IMF en çarpıcı mesajını Avrupa’ya verdi. Buna göre Euro bölgesi 2012 yılında sadece yüzde 1.1 oranında büyüyebilecek. Bu bölgenin geneli için yapılan tahmin. Tekil ülkelerden bir kısmında, o da iÅŸlerin iyi gitmesi koÅŸuluyla, büyüme hızının sıfıra yakın, ama pozitif sayılarla ifade edileceÄŸi tahmini de yer alıyor IMF raporunda.
Bu tahminler IMF’nin Avrupa’nın daha bir süre resesyonun kıyısında dolaÅŸmaya devam edeceÄŸini düşündüğünü gösteriyor. Kısacası, IMF Avrupa’nın en azından gelecek yıl da sırtını yerden kaldıramayacağını düşünüyor.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
IMF’nin sadece Avrupa’nın büyüme tahminleri ile yetindiÄŸi söylenemez. Bağımsız gözlemciler gibi IMF de Avrupa ekonomisinde, özellikle de Euro alanında ortaya çıkmış olan ekonomik ve siyasal tıkanmanın aşılamaması halinde sistemin bütünüyle kilitleneceÄŸini ve dünya ekonomisinin yeniden krize sürükleneceÄŸini görmüş durumda. IMF’nin sayısal tahminlerin ötesine geçtiÄŸi ve Avrupa’ya politika oluÅŸturma ve politika koordinasyonu gibi konularda daha öngörülü davranmasının ve daha çabuk  hareket etmesinin tavsiye edildiÄŸi anlaşılıyor. Ben tabiri yumuÅŸatıp, IMF’nin bir tavsiyede bulınduÄŸu ÅŸeklinde yansıtıyorum durumu. Sanırım biraz da sert bir uyarı, bir tür baskı sözkonusu olmuÅŸ.
Her neyse IMF’nin bu yeni Avrupa giriÅŸimi sonuç vermiÅŸ gibi görünüyor. Avrupa’nın politika yapıcılarının bu uyarı ya da baskıdan etkilendiÄŸi anlaşılıyor. Dikkat ettiyseniz hemen toplantının ardından AB’den yeni önlemler geleceÄŸine iliÅŸkin sinyaller gelmeye baÅŸladı.
ÖrneÄŸin, Avrupa Merkez Bankası’nın muhafazakar davranmakta gösterdiÄŸi israrın kırılması bunlardan birisi. Bankanın Ekim ayı başında faiz indirimine gideceÄŸi, özel sektör tahvili satın alarak bir tür parasal miktar geniÅŸlemesi yapacağı fısıltıları duyulmaya baÅŸlandı bile.
Öte yandan, Avrupa kurtarma fonu olarak tanımlanabilecek olan EFSF’nin geniÅŸletilerek bir kaç milyar Euroluk yeni bir imkanın saÄŸlanması da atılan bir baÅŸka adımı oluÅŸturuyor. Burada da önemli bir direnç noktasının aşıldığı anlaşılıyor. Görece küçük güney ülkelerinin borç sorunu ve bunun finansmanı için gerekli fon akışının Avrupa daki sıkıntının özünü oluÅŸturduÄŸu biliniyor. Avrupa’nın büyükleri olan kuzey ülkelerinin de gerekli fon akışını saÄŸlama yönünde bir süredir isteksiz davrandığı, siyasal uyumsuzluk çıkarttığı da malum. IMF nin sıkıştırması ile Avrupa’nın büyüklerinin direncinin kırıldığı ve BirliÄŸin çökmesini engellemek üzere gerekenin yapılması konusunda uzlaÅŸmaya ikna oldukları anlaşılıyor.
Son sıralarda Avrupa ekonomisindeki sistemik kilitlenme tehdidinin arttığı ve sorunun bulaşıcılık dozunun tırmanma eÄŸilimi gösterdiÄŸi gözleniyordu. Bu açıdan bakıldığında alarm zillerinin son perdeden çalmaya baÅŸladığını söylemek mümkün. Bu aÅŸamada IMF’nin zil seslerini duyduÄŸu ve gereken giriÅŸimi yaptığı söylenebilir. Alarm zillerinin çaldığı ve zil sesinin giderek yükseldiÄŸi bir baÅŸka sorunlu alan da ABD ekonomisi. IMF’nin bu konuda da gereken giriÅŸimi ya da baskıyı yapmakta aynı beceriyi göstermesi gerekiyor.
Hocam haklısınız, her gün konumuz Avrupa…ve yine haklısınız kiiii iÅŸin bir tarafında sıra bende durumu söz konusu ve de tabiii tatlı bir intikam duygusu :)
Ancaaak, baÅŸka ne yapabiliriz ki ?!
Ãœlkemizle alakalı olarak, düşünceler de, kalemler de kilit altında…pranga vurulmuÅŸ …
Hülasaaa ” DOÄžRUYU SÖYLEYENÄ° DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR” gerçeÄŸini yaşıyoruz ne yazık ki!
Haksız mıyım?