Avrupa’nın Borç Sorunu

Avrupa’nın borç sorunu tam bir “bitmeyen senfoni” haline geldi. Biraz daha uzayıp giderse Avrupa’nın tamamı  kronik borç sorunu yaÅŸayan ülke muamelesi görmeye baÅŸlayacak.

Aslında sorunun ne olduÄŸu belli. Avrupa BirliÄŸi’nin bazı üyelerinin  borç düzeyleri çok yüksek ve ulusal kaynakları  bu borçları ödemekte yetersiz kalıyor. Bir çözüm bulunmaması halinde bu ülkeler iflas edecekler. Ä°flas ederken öteki üyeleri de peÅŸlerinden sürükleyecekler.  Sorunun bu olduÄŸu noktasında bir görüş birliÄŸi var.  Çözüm noktasında ise henüz ortak bir noktaya gelinmiÅŸ deÄŸil.

Avrupa’nın borç sorunun çözümünde bir genel ÅŸartın  iki de uygulama seçeneÄŸinin olduÄŸunu  düşünüyorum.

Genel şart borç sorunu yaşayan ülkeye acilen dışarıdan destek vermek, fon sağlamaktır.  Bu  adım atılmadan sorunu makul biçimde çözme olanağı yok. Böyle bir destek borçlu ülkeye  vadesi gelmiş, ödemesi dayatan borçlarını ödeme yeteneği  kazandırır.  Ülkeyi borcunu ödemeyen (default) ülke riskine düşmekten kurtarır. Belki en önemlisi dışarıdan verilen destek ülkeye finansal piyasalardan  yeniden borçlanabilme imkanı verir.

Dış destek sağlanması borç sorununun çözümünde en önemli adımdır.  Ancak sorunun kesin olarak çözüldüğü anlamına gelmez bu. Dış desteğin ne şekilde kullanıldığı ya da kullanılmasının şart koşulduğuna bağlı olarak  dış destekli çözümün sonuçları farklı olur.

*                   *                   *

Aslında dış destek alan ülkenin ne yapacağına iliÅŸkin akla gelen ilk yaklaşım çok bildik bir çözümdür. Adı “koÅŸulsallık” (conditionality) olarak konmuÅŸ olan bu yaklaşıma daha çok IMF destekleri baÄŸlamında rastlanır.

Koşulsallık taşıyan destek yaklaşımının özü basittir. Destek verilen ülkenin bunun karşılığında kemerlerini sıkması, dengelerini yeniden kuracak ölçüde küçülmesi ve  kendi içinde kısa vadede  borç ödeme kapasitesini yükseltecek fazlalar yaratması istenir.

Bu yaklaşımın uygulanması sıkıntı vericidir ama kısa vadede birikmiş borçların ödeme imkanı yarattığı da açıktır. Ancak bu yaklaşımın orta- uzun vadede sorunlu olduğu da bilinir. Bu bağlamda iki sorun olduğu söylenebilir. Bu yaklaşımın borçluluğu azaltmayıp, büyük ölçüde borç ikamesi sağlaması bu sorunlardan birisidir. Borç sorununda kriz noktası aşılmakta ama sorunun kendisi olduğu yerde kalmaktadır. İkinci sorun ise yapılan sert frenin ekonomide büyüme dinamiğini neredeyse sıfırlamasıdır. Dikkat ederseniz kısa vadede borç sorunu aşılmakta ancak, büyüme dinamiği kaybedildiği için,  borç ödeme amaçlı kaynak yaratılması da sınırlanmaktadır. Bu durumda borç sorununun orta- uzun vadede tekrarlama olasılığı yüksektir. Kimilerinin borç batağı olarak niteledikleri durum budur.

*                   *                   *

Küçülüp, durarak borç sorununu çözme seçneğinin karşısına büyüyerek borç ödeme seçeneği konabilir. Genel şart sağlanıp, dış destek almaya başlayan ülke bunun karşılığında büyüyerek ödeme imkanı yaratmayı seçebilir. Ekonomiye akan fonlar statik olarak borç ödemeye yönlendirilmek yerine büyümeyi hızlandıracak harcamalara aktarılıp daha dinamik biçimde kullanılabilir.

Bu yaklaşım borçların hemen ödenmesini sağlamayabilir. Bana kalırsa bu şart da değildir. Borçların yeniden yapılandırılıp, destek saplayanlanların kefaletiyle yeni bir ödeme planına bağlanması bu sorunu aşmak için yeterli olur diye düşünüyorum. Bu durumda kısa vadede  borç ödemesi yavaştır ama büyüyen bir ekonomide orta-uzun dönemde ülkenin borç ödeme kapasitesini yükselir, borç ödemesi hızlanır ve borç sorununu kalıcı biçimde çözme imkanı yaratılır.

Soruna bu analiz açısından bakınca Avrupa BirliÄŸi’nin borç sorununun kısa sürede aşılmasının zor olduÄŸu görülüyor. AB kendi içinde sorunlu ülkelere destek saÄŸlamakta, yani  genel ÅŸartı yerine getirmekte hala tereddütlü davranıyor. Bu çözümün uzayacağı anlamına geliyor.  Destek saÄŸlanması halinde uygulama açısından Avrupa’nın tercihinin birinci seçenek olduÄŸu anlaşılıyor. Bu Avrupa’nın yavaÅŸ büyüme sorununun orta-uzun vadeye taşınacağı anlamına geliyor. Bu da iyi bir haber sayılmaz. .

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir