Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
Ah keşke olsa. İnsanlık denen habis virüs çok değil, 10 bin yıl içinde bu Odin’in lütfu olan bu gezegeni harabeye çevirdi. Böyle gidersek, 100 yıl içinde cehenneme dönecek bu diyar ve bu habis virüs, uzay gemilerine binerek Mars’a kaçıp yarım bıraktığı tabiatla sefil mücadelesini o gezegende sürdürecek. Teknoloji bu hızla gelişirse, birkaç yüzyıl içinde yakınlardaki güneş sistemlerine yolculuk edip, oradaki masum akıllı yaratıkları da sömürgeleştirmemiz çok doğal. O zaman da Cortez’in Inka’lara, ya da Beyaz Adamın Kızılderililere yaptığı gibi bir durum ortaya çıkacak ki, Cennet boş kalacak. Çünkü evrensel boyuta taşacak bu toplu günahın ödenmesi imkansız.
Telaşlanmayın, yapay zeka (YZ), Internet özellikle Google denen casusluk örgütü tarafından çok hızlı biçimde evriltilse de, insana rakip olamaz. Olsa da bize tehdit teşkil edeceğine dair korkular Arnold Schwarzenegger’in Terminatör ya da Matrix filmlerinden kalmadır. Robert Heinlein ya da Iain Banks gibi daha orijinal bilim –kurgu yazarlarını hatmedenler, insanlar ve yapay zekanın mutlu-mesut birlikte yaşadığı bir geleceğin mümkün olduğunu çakarlar. Banks daha ileri giderek, akılalmaz güçlere sahip “AI”ların (Artificial Intelligence) biraz da acıyarak bizim gibi “et beyinleri” himayesine aldığı “the Culture” romanları ile çığır açtı. Sanayi 4.0 dediğimiz teknolojik devrim içinde yer alan YZ’nın insan hayatını kökünden değiştireceği, hem de sizin umduğunuz ya da hazır olduğundan çok daha hızlı değiştireceği kesin, ama Yeni Dünya’yı tanımlamak hususunda çok dar ve “distopik” yani felakete meğilli bir kehanet zinciri çiziliyor, karşıyım.