Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
Filmlerde en nefret sahne iki aktörün satranç oynamasıdır. Biri hamleyi yapar ve “çok iyi bir halt ettim” edasıyla mağrurca gülümseyerek rakibinin yüzüne bakar. Rakibi, yüzünü tahtaya çevirmiş, kara kara düşünüyordur. Sonra ürkek bir hareketle bir taşı ileri sürer ve rakibini mat eder. Binlerce filmde tekrarlanan bu sahneyi yazan ve çekenleri yakalayıp kulaklarına 32 satranç taşını da sokmak isterim her kez, filmden bütün keyfim kaçar. ÇÜNKÜ, iki ebleh ilk kez satranç tahtasının başına oturmadıysa, tarihte hiç bir maç matla bitmemiştir. Hele ustalar düzeyinde ASLA!!!ç Rakibin onu mat edeceğini 10 hamle önceden göre usta, zarif bir baş hareketi, nazik bir el sıkışmasıyla mağlubiyeti kabul eder.
Hakikaten makro-ekonomi yazmaktan usandım, çünkü oyun bu sahneye benziyor. Ankara bir hamle yapıyor, arkasında piyasalar tarafından mat ediliyor. Ben, 25 yaşına kadar turnuva düzeyinde satranç oynadığım (sonra beyin hücresi yetersizliğinden emekli edildim) ve Yüce Odin tarafından geleceği görme yeteneği ile ödüllendirildiğim için 2019 Temmuzu’nda ne konuşacağımızı çok iyi biliyorum. “Biz kandırıldık, aslında IMF en iyi dostumuz. Zaten IMF kredisinin faizi de çok ucuz. Bize başka kimse kredi vermiyor ki?”