Bir kaç gün Frankfurt’a tüyüp global bir konferansta birkaç sunum yaptım.
Alışılmış manzaralar işte, tonlarca para yöneten fon yöneticilerinin dakikalarca ayakta “FÖŞ..FÖŞ” diye tempo tutması. Podyuma fırlatılan iç çamaşırları. Benimle birkaç dakika başbaşa görüşmek için üstüme atılan hayranlarımın gorillerim tarafından insafsızca dövülmesi (ahh….bu manzara hiç eskimez!). Ve sabahlara kadar kral dairesinde detaylarını anlatamayacağım sefih partiler.
Konuştuğum Alman bankacılar Frankfurt’a dönmek için gün sayıyor. İngilizler de bir an önce o soğuk nevalelerin çekip gitmesini bekliyor. Frankfurt güzel bir şehir. Zombi saldırısına uğramış gibi, ortalıkta insan yok. Orası finans merkezi olmadan önce İstanbul olur. Bir kere kaliteli uyuşturucu bulmak çok zor, yani trading yapmak imkansız. Ana dil Türkçe, sonra Arapça ve İngilizce. Söylemesi ayıp Avusturya Lisesi’nde öğrendiğim Almanca’mı biraz ilerleteyim dedim, ama o lisan artık tarihe karışıyor. Sadece kenar mahallelerde bir kaç lederhosen giyip beerstein‘dan içen Bavyera şapkalı ihtiyar tarafından kullanılıyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Paraanaliz.Com)