Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
İnsan hafızasının en büyük zafiyetlerinden biri, geleceği öngörürken geçmişe çok fazla ağırlık vermek. Bir ara ekonomide rasyonel beklentiler diye dandik bir ekol çıkıp bizi 10 yıl meşgul etti, insanların süper-rasyonel olduğunu ve “doğru ekonomik modeli” anında davranışlarına yansıttıklarını varsayarak modelleme yaptık. Bu varsayımın ne kadar yanlış olduğunu artık biliyoruz ve davranışlarda yakın geçmişin ağır yüküne daha fazla dikkat ediyoruz.
Ama geleceği geçmişin devamı olarak tasavvur etmek de çok can yakıcı sonuçlar verir. Büyük Finansal Kriz sonrası büyüme ve enflasyonu bu denli yavaş normale dönmesinin başlıca nedeni ekonomik aktörlerin yaşadığı iflas korkusudur.
Bugün finans camiası ve işdünyası geleceği tahmin ederken başka bir hata yapıyor ve çabuk uyanmayanlar zarar görecek. İlk canı yanacak olanlar hala Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) piyasaları gibi riskli varlıklarda aşırı pozisyon alanlar. Bunlar Büyük Finansal Kriz sonrasının tecrübesine öylesine efsunlanmışlar ki dünya ekonomisinin ısınacağı, merkez bankaların artık onları desteklemeyeceği ve G-7 faizlerinin yükseleceğine alsa inanmıyor. 2018 başından bu yana riskli varlık piyasalarında yaşanan panik atakları, ya da gel-gitler bu inatçı grupla geleceğe daha esnek bakan ve enflasyonun yükselerek bono-tahvil portföylerini perişan edeceğini sezenler arasında yaşanıyor.