Atilla Yeşilada’nın bugünkü yazısı
Kehanet pazarına erken girerek yüksek pay kapmayı ve değersiz fikirlerimi, ucuza satarak (siteye giriş bedava, değil mi?) sürümden kazanmayı planlıyorum. Odin’e şükrediyorum, düşünceye ve bilim insanına bitin gübresi kadar değer vermeyen, herşeyi parasal değeri ile ölçen, ama onu dahi beceremeyen bir toplumun içine atıldım. Eğer daha erdemli bir çevrede yaşasaydım, sığ, yarı-cahil ve analitik düşünce yetisinden sıfır çeken bir kro-magnon olduğum derhal çakılır ve piyasadan dışlanırdım. Ama 27 yıldır bu kalitesiz malı pazarlayıp iyi-kötü geçiniyorum. Hatta, dev ihtiraslarım bile var. Elindeki danışmanların kof çıktığını gören Sevgili Başkanı’mın bir gün beni Saray’a çağırıp, “Ulan kerata, birkaç gün de seni dinleyelim bakalım” dediğini şimdiden duyar gibiyim. Ah, şu Türkiye’yi birkaç gün bana verseler nasıl adam ederim bir bilseniz.
%100 kofti ve kulaktan dolma bilgilerle dolu 800 kelime okuma zahmetinden kurtarayım sizi, Büyük Finansal Kriz’den (BFK, Lehman vakası yani) bu yana hiç bu kadar dünyanın geleceği için iyimser olmamıştım. 2018-2020 yıllarında dünya kriz sonrası dengeye oturacak, bunu da bir sonraki yazımda tarif edeceğim.
İyimserliğimin başlıca nedeni BFK’den çıkışı geciktiren Kara Kuğu şokların büyük ölçüde geride kalmış olması. Fukuşima faciası, AB’nin çevre ülkelerinin (PIIGS) borç krizi, Arap Baharı, hepsi insan psikolojisini bozarak harcama eğilimini kıstı. Ama artık jeo-politik ortam piyasalar ve işdünyasına kriz yansıtacak bir havada değil.
Trump denen şebeğin ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararıyla Orta Doğu’da zaten iyice gevşeyen vidaları yerinden çıkardığı günlerde bunları yazmam size garip gelebilir, ya da hiç gelmez, çünkü benden kontra golü yemeye alıştınız.