Asırlık Tokat

Dünya ekonomisinde son yüz yılın en büyük savı neydi? “Devletlerin borçları olabilir, sorunlar da yaşayabilir, ama bu çağda hiçbir devlet batmaz.” Problemlerin kontrol edilebilirliği, borcun sürdürülebilirliği üzerine kurulan bu görüş, 21. yüzyılda yerle bir oldu.

Oysa bankerlerin acımasızca ülke parçaladığına 20. yüzyılda da şahit olduk. Üstelik bizzat konuya muhatap olarak… Gücünü yitirmiş de olsa, koca bir imparatorluğu nasıl yerle bir ettiklerini, ardından kurulan genç Cumhuriyet’i yaşatmamak adına nasıl mücadele verdiklerini gördük. Salt bizde değil, dünyanın farklı coğrafyalarında da bu yaşandı. Sadece Osmanlı kadar ses getirmedi.

Fakat herkese Osmanlı ile bu işin bittiği izlenimi yayıldı. Artık sınırlar belliydi ve kimsenin de aksi yönde bir talebi olmayacaktı. Peki ya 2. Dünya Savaşı’nda, Kore, Vietnam, Yugoslavya, farklı nedenlerle ama aynı azmettiricilerle Sovyetler Birliği’nde yaşananlar ne olacak? Üstelik daha hesap bitmemişti. Türkiye’de harita istenen gibi şekillenmemiş, doğal kaynaklar da dünyada yeterince paylaşılamamıştı.

Ne var ki ‘bu çağda hiçbir devlet batmaz’ yalanı dinmek binmedi. Dünya büyük bir kış uykusunda iken küresel bankerler renkli devrimleriyle ülkeleri parçalamaya, karıştırmaya devam ettiler. Dünya halkları da bu parlak yalana inandı.

Yine de ’21. asırda ülkelerin batması söz konusu olamaz. Hacze gelecek değiller ya’ konusunda geniş kalabalıklar inandırılabildi. Ama bir bloğun yıkılmasıyla birlikte vahşileşen soygun, iyice kontrolden çıkınca, 2008 senesindeki son vurgunla asıl şok yaşandı.

Birleşmiş Milletler’in refah düzeyi bakımından en yüksek ülkeler arasında ilk sırada gösterdiği İzlanda battı. Hemen ardından kuzeydeki doğalgaz ve petrol havzalarındaki hisseleri masaya yatırıldı. İngiltere bankalarına el koydu.

Ardından Yunanistan… Avrupa’nın iki uç ülkesi bu zamanda battı ya da batırıldı. Ardından da hemen kaynaklarına, gelirlerine el koyma girişimi başladı. Elbette bu iflaslarda kendi hataları da vardı. Fakat hataları fırsata çevirip, batışı hızlandıran ve sonra da paylaşıma girenleri ne yapacağız?

Dünyada önce İzlanda, ardından da Yunanistan ile olmaz denilen oldu. Onlardan gözükenler batırıldı ve paylaşıma girişildi. İşte belki de bir şok halindeki dünyaya atılan asırlık tokat buydu. Şoktan uyanış burada başladı. Ardından ABD’den İngiltere’ye, Fransa’da Portekiz’e, İspanya’da İtalya’ya kadar kimlerin başına neler geleceği ise bilinmiyor.

Lakin göz dönmüştü bir kere… Büyük bir tokat ile uyanan dünya artık küresel bankerlerin umurunda değildi. Gelişmiş ve zor duruma düşmüş ülkelerin maddi beklenti kaygılarını da kullanarak önce Kuzey Afrika’da, şimdi de Irak’ta attıkları virgülü Suriye’de kaldırarak Ortadoğu’da eylemlerine devam ediyorlar. Kimileri silahla, kimileri parayla batırıp kaynaklarını paylaşarak, süreçten de kâr getirici konjonktür yaratıyorlar.

Anlaşılmaz olan ise tüm bu hesapların merkezinde bir ülke, anlaşılamaz bir hipnoz haliyle ‘bize bir şey olmaz’ demeye devam ediyor. Başında yalanlarla ve çelişkilerle yönetim gösteren bir iktidar, komşusuna acıyarak, kendi gerçeğine yabancı kalıyor. Neden? Çünkü onun başında bir ‘delikanlı’ var. O oyların yarısını toplayan bir istikrar abidesi tarafından yönetiliyor. Rakamları hepsi gösteriyor ki, son derece de başarılı… Fakat rakamları da yönetenlerin oluşturduğuna kimse bakmıyor.

Dedim ya, 74 milyonluk bir ülke tüm yaşananlara rağmen ‘devletin batmayacağı’ gerçeğine inanarak, yapılan uyarıları ‘komple teorisi’ olarak nitelendirmeye devam ediyor. Türkiye’den bahsediyorum. Ne oldu bu küresel bankerlere geçtiğimiz asrın tokadını atmış millete?

Anlaşılmaz bir uyku halinde, adeta afyon almış ve müptela edilmiş bir insanın zavallılığı içinde kendi yalanlarına, daha sonra icraya geleceklerin de desteklediği yalanlarla inanmaya devam ediyor.

Oysa bir millet uyanıyordu. Uyanmıştı da… Peki ne zaman daldı bu uykuya? Hesapsızca tüketime, lükse ve kredi kartı ile gelirinin üstünde harcamaya alıştığı gün… Medyanın operasyonla ele geçirildiği gün… Gerçeklerin gizlendiği gün…

Korkarım bu kafayla devam edersek de, geçen asırda dünyaya tokat atan bu ülkenin hipnoz halindeki insanları, bu yüzyılda yedikleri büyük bir tokat ile uyanacak? Ama işte o gün çok geç olacak. Uyanın artık.

[email protected]

“Asırlık Tokat” ile ilgili 1 yorum

  1. bolgemizden giden petrol silah olup geri donuyor ve bolge insaninin uzerine bomba olarak yagiyor.
    gozumuzu actik, yaslandik gidiyoruz bu boyle. insan kahroluyor. olmeden bu kisir dongunun, assagilanmanin bittigini gormek nasip olur insallah.
    pazar arayan silah mafyasi ve kaynak arayan yag mafyasi ve bu ikisini koordine eden siyonistler..
    ucunun cikarida ayni yerde kesisince bize kan ve goz yasi.. ekranlarinda; genc nesli zehirlemekten baska bir ise yaramayan dizi,muzik ve futboldan baska biisy olmayan bir ulke.
    yuz bin mahkum, 7 yuz bin asker gunde birer agac dikemezler mi?
    calismak lazim..
    sahsi gorustur.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.