Çıkan arbede sırasında eğitimin başına ne geldiğini görebildiniz mi? Komisyondan geçen tasarının son halini anlayabildiniz mi?
Geçen hafta milletin vekilleri Meclis’teki komisyon toplantısında birbirine giriştiğinde ne olup bittiğini siz anladınız mı? Çıkan arbede sırasında eğitimin başına ne geldiğini görebildiniz mi? Komisyondan geçen tasarının son halini anlayabildiniz mi? Ben bir süredir anlamaya çalışıyorum. Basınımız pek hoştu. Salonu kaç kişinin işgal ettiği, kimlerin konuşturulmadığı, yere düşenin kaç tekme yediği, komisyon başkanının kafasına ne atıldığı filan vardı. Ama gelin görün ki, arbede sırasında Meclis’ten neyin geçtiği yoktu. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sayın Emin Zararsız bana karşılaştırmalı bir metin gönderdi de okuyabildim. Şimdi benim anladığım şudur: Komisyondan geçen metin, komisyona gelen tekliften önemli ölçüde farklıdır. Tamamen siyasi amaçlarla hazırlandığı için, eğitim reformu olarak bir mana ifade etmeyen ilk kanun teklifi, Meclis’teki yasama süreci içinde önemli bir dönüşüme uğramıştır. Gelin bakın ne olmuştur?
Birincisi, tasarı zorunlu eğitim süresini hâlâ on iki yıla çıkartmayı amaçlamaktadır. On iki yıllık zorunlu eğitimin ise, ilke olarak, 4+4+4 biçiminde kademelendirilerek, farklı okullarda okutulmasını karara bağlamaktadır. Ancak, bunların aynı okul içinde yapılması zaruri ise, tasarı imkânlar dikkate alınarak, buna da imkân vermektedir. Ayrı okul hem vardır, hem de yoktur yani. Bu ilk noktadır
Geleyim ikinci noktaya. Tasarının bu son halinde, öyle ilk 4 yılın sonundan itibaren 10 yaşındaki çocukları mesleki eğitime yollayabilme tercihinden vazgeçilmiştir. Mesleki eğitime geçiş dönemi, üçüncü 4 yıllık döneme ertelenmektedir. Ancak mesleki yönlendirme için, ikinci 4 yıl içinde, seçmeli dersler olabileceğine ilişkin bir genel hüküm tasarıda halen yer almaktadır. Burada işin ne olacağını bakanlık ileride düzenleyecektir. Mesleki eğitime geçişin ikinci 4 yılda olmasının adil olmadığını daha önce vurgulamıştım. Tasarıda, ilk teklifteki o hata düzeltilmiştir. Bu da iyidir.
Üçüncüsü, kızların evden çıkmamasını sağlamak için karalanmış gibi duran, ikinci 4 yıldaki açık eğitim imkânı veren ifadeler artık tasarıda yer almamaktadır. Bu da başlangıçtan bugüne bir ilerleme olarak görülmelidir. Bu da üçüncü noktadır.
Komisyon macerasının sonundaki kavgayı benim için anlaşılmaz kılan en önemli nokta da buradadır. Siyasi maksatlarla karalanmış izlenimi veren ilk teklif, komisyon çalışması ile, mümkün olduğu kadar, eğitim ile alakalı bir tasarı haline getirilmiştir. Bu iyidir. İşi, arbedesiz çözememek ise, olsa olsa bir yönetim zafiyetidir. Elbette kötüdür. Peki, tasarıda eğitim reformu olarak bakıldığında hâlâ eksik olan noktalar nelerdir? Bu tasarı ile hangi konulara el atılmamaktadır? İsterseniz biraz da onlardan bahsedeyim.
Birincisi, Milli Eğitim Bakanlığı, bu aralar, kaliteyi arttırmak için sınıf mevcutlarını 30’dan 24’e indirmek için kapsamlı bir çalışma yürütüyordu. Şimdi herhalde maliyeti iki katına çıkarmamak adına, kaliteyi yükseltme projesi rafa kaldırılacaktır. TEPAV iktisatçılarının konu ile ilgili çalışmalarını okumanızı salık veririm. On iki yıllık zorunlu eğitim nedeniyle ilk kayıp, eğitimde kaliteyi arttırma çalışmalarıdır. Bu ilk noktadır.
İkincisi, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitime dahil edilmiyor olması neresinden bakarsanız bakın kötüdür. Kadınların işgücüne katılım oranını artırmak için de kötüdür. Çocukların daha fazla beceri sahibi olması için de kötüdür. Bu konuya el atmayan bir eğitim reformu girişimi olamaz.
Üçüncüsü, din eğitimi ile ilgili olarak hâlâ 1950’lerden kalma “mış gibi yapma” anlayışı aynen devam etmektedir. Ortada daha değişen bir şey yoktur. Herkes karnından konuşmaktadır. Mesleki eğitim olmayana, mesleki eğitim demek, mesleki eğitimdeki seçenekler ile ilgili tartışmayı kısırlaştırmakta ve en büyük zararı mesleki eğitim sistemine vermektedir. Ben, Türkiye’nin ulaşmış olduğu demokratik olgunluk düzeyinin, din eğitiminin, özel bir mesele olarak, eğitim sisteminin geneline dokunmadan, tartışılabilmesini olanaklı kıldığını düşünüyorum. Anayasa Vatandaş Toplantıları’ndan bir başka gördüğüm budur.
Kapsamlı bir eğitim reformuna olan ihtiyacımız aynen devam etmektedir.