“Konjonktür tatili” fazla uzun sürmedi. İstanbul’a dönünce internete girmeden duramıyorum. Can çıkar huy çıkmazmış. Dün sabah ilk iş yayınlanan verileri indirdim. Dosyalarımı güncelledim. Tartışmalara göz attım.
Küresel piyasalarda olumsuz hava sürüyor. Borsalar haftaya kötü başladı. Yunanistan, İspanya vs. euro bölgesinden sakinleşme işareti gelmiyor. Parite 1.21’e indi. Euro biraz daha değer kaybedebilir.
İçeride haziran bütçe gerçekleşmesi, nisan istihdam verileri açıklandı. Bütçede 6.3 milyar TL açık çıktı. Disiplin bozuluyor mu? Ayrı bir yazı konusudur. Ama kur ve faiz etkilenmedi. Döviz sepeti 2.01 TL’de, gösterge faiz yüzde 7.8’de kaldı.
Merkez Bankası faizleri değiştirmedi. TL karşılıklarda altın payını yükseltmekle yetindi. Doğru mu yaptı? Rivayet muhtelif… Yılın üçüncü Enflasyon Raporu perşembe yayınlanıyor. Gördükten sonra tartışmaya katılırım.
Keynes’in öngörüleri
Pazar günü L. Pecchi ve G. Piga’nın “Keynes’e Dönüş – Torunlarımızın Ekonomi Olanakları” (İstanbul Bilgi Üniversitesi yay. 2012) kitabını tanıttım. İngilizcesini atlamışım: Revisiting Keynes (MIT Press, 2010).
Keynes 1930’da ekonomik büyümenin yarattığı reel gelir artışını doğru öngörüyor. Çünkü bileşik faiz hesaplarına hâkim. Örneğin kişi başına yıllık gelir artışını yüzde 2 alalım. Yüzyıl sonunda reel gelir 7.2 katına yükselir.
Angus Maddison veri setine baktım. 1930-2008 arasında ABD’de kişi başına gelir 5 katına çıkmış. Yıllık artış yüzde 2.4 ediyor. Bundan sonra duraklasa bile 2030’da 7 katına ulaşmakta zorlanmayacaktır.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.