Trafik ışıklarında lüks bir araca arkadan çarparlar. Şoförler aşağı iner ve arkadaki ağlamaya başlar. “Ağabeycim kusura bakma, yanlışlıkla oldu. Üstelik zararını arabayı versem karşılayamam, durumum da çok iyi değil. Bu seferlik büyüklük yap.”
Uzun bir ağlama merasiminden sonra çarpılan lüks aracın sürücüsü “Tamam” der ve arabasına binip yola devam eder. Bir sonraki ışıkta yine arkadan büyük bir gürültü gelir. Aynı araç yine kendisine çarpmıştır. Fakat bu kez sürücü arabadan bile inmeden başını camdan uzatıp şöyle der: “Devam et ağabey, yabancı değil yine ben.”
Türkiye’de ÖSYM Başkanı Ali Demir’in durumu tam da buna benziyor. İnsanların geleceğinin sınavlara bağlandığı ülkede, hata yapılmaması gereken tek yerde bu kaçıncı skandal?
Polis Koleji sınavlarıyla başlayıp KPSS, üniversite sınavı gibi her türlü alanda kopya skandalına imza attıktan sonra, tamamından kopya, şifre türü başlığın altına sıkıştırılan ‘yanlışlık’ bahanesiyle sıyrılabilen bir bürokrattan bahsediyoruz. Sınav yapma konusunda başarısız, ama sıyrılma konusunda madalyayı hak edecek bir performansa sahip.
Elbette normal bir ülkede bir tanesi bile onurluca istifayı gerektirirken, siyasi desteği de arkasına alıp, koltuğuna yapıştığı gerçeğinin de altını çizmek gerekir. Çünkü normalde istifa etmezse, görevden alınması gereken bir yönetici… Ama yok, orada duruyor ve yeni skandallara imza atmaya devam ediyor.
Son olarak sağlıktaki TUS rezaletinin dumanı tüterken, hâkim ve savcı sınavlarıyla yeniden hayatımıza girdi. 6 Mayıs’ta yapılan avukatlar için adli yargı hâkim ve savcı adaylığı sınavı iptal edildi. Niye? Yine aynı hikâye… Çıkan evli çiftlere ait sınav kağıtları ve birincilikler.
İddia önemliydi. Sınav biter bitmez yine soruların sızdırıldığı, bazı kesimlere ayrıcalık yapıldığı iddiaları yükseldi ve komisyon kuruldu. Netice? Sınav iptal… Peki sınavı geçip Adalet Bakanlığı mülakatına girenler ne olacak? Meçhul…
Ali Demir, tüm bunlara rağmen ÖSYM Başkanı olarak orada oturuyor. Ortada çok ciddi bir başarısızlık söz konusu… Ama siyasi erkin sahip çıkmasıyla kimse kılına bile dokunamıyor. En önemli görevi adil sınav yapmak olan bir kurumda bu kadar skandal yaşanır mı? Yaşanırsa, başındaki kişi orada kalır mı?
Eğer ısrarla orada kalıyorsa ya da kalabiliyorsa, insanın aklına da ister istemez şu soru geliyor. Acaba ÖSYM Başkanı olarak atanan Ali Demir’in gerçek işi bu mu? Birilerine sınav kazandırmak ya da sınavlara olan inancı yıpratmak mı?
bence ikincisi sayın kardeşim.sınavlara güveni bitirip kendi işlerine gelen uyduruk bir düzenle yine kendi elemanlarını seçmek.başka açıklaması olamaz dediginiz gibi kaç sınav skandalı oldu ne hükümet ne ali demir gık demiyor.utanma arlanma kalmamış. adalet, hak, hukuk ve dillerinden düşürmedikleri kul hakkı hak getire durumuna düşmüş. aynı istanbul trafigini bitirip yapacakları köprüyü dogru tercih gibi göstermeye çalışmak gibi.