Bir kaç gündür sabırla makale yazmayıp, altının şöyle 1.400 dolar/ons düzeyine gerilemesini bekliyorum. Çünkü, sıradan yazarlar altın 2.000 dolar/onsa giderken “altın alın” diye yazar. Benim gibi çağın çok ötesini gören Yüce Bilgeler altın dayak yeyip orta malı olurken o makaleyi yazar. İnsanlar ihtiyarladıkça, köşe yazarları ise çaptan düştükçe aynı teraneyi daha sık tekrarlar. Benim gibi ebediyet ufkunun ötesine intikal etmiş, orda “çifte dönen” Fevkalde Özellikli Şahıslar (FÖŞ) ise siz, sıradan fanilerin akıllarından çıkmasın diye bazı şeyleri bilinçli olarak sık sık hatırlatır.
Bunlardan en önemlisi de yatırım ile ticaree arasında hiç bir fark olmamasıdır. İyi tüccar satarken değil, ucuza alırken kazanır. İyi yatırımcı da herkes korkudan tiril tiril titrirken, minik popişi yusuf yusuf atarken mala girendir.
Bazı okur yorumları arasında yer alan “altın 2.000 dolar olacak” dediğim, bu tahminimin çıkmadığı iddiasını-affınıza sığınarak-çocukça buluyorum. Evet, bir Haberertürk yada Bloomberg programında altın için 2.000 dolar hedefini açıkça telaffüz ettim. Ama ben nerede bilebilirdim ki, bütün dünya ağzımdan çıkacak bir kelamı nefesini tutmuş bekliyor? Bir ay içinde altın spotta 1.930 dolar/onsa çıktı. Yani, yıl sonu hedefim 4 ay erken gerçekleşti. Peki altında niye bu kadar sert satışlar yaşanıyor? Birincisi, bu gezegende benden başka FÖŞ’ler de var. Fiyat 1.930 dolara çıkınca, malı verirler haliyle. Bazıları ABD dolarının değer kazanmasının altının aleyhine olduğu tezini işlerken dolar-altın arasındaki ters korelasyona dikkat çeker. Koçlar ve Koçiye’ler, eski korelasyonlar bardak oldu. Korelasyon analizi bir haltıma yarasaydı, Afrika’nın balta girmez ormanlarından 3 tane şempanze kiralar, onlara portföy yönettirirdik. Korelasyon hiç bir şey, “causation” yani sebeplendirme herşeydir.
Makalenin tamamı için BURAYI ziyaret ediniz.