Alman yetkililer bu hafta yapılacak G-20 toplantısına yeni önerilerle gidiyorlar.
Bunlardan birisi “Tobin vergisi” diye adlandırılan ve spekülatif iÅŸlemleri caydırmayı amaçlayan bir önlem. Almanlar bu tür verginin Avrupa BirliÄŸi ülkelerinde uygulanmasını istiyorlar.
Oysa Prof. Tobin bu vergiyi başlangıçta başka amaçlar için önermişti. Bunu dikkate almadan yapılan bireysel ülke uygulamalarından ise sonuç alınmamıştı.
Amerika ve İngiliz yetkililer de bu tür işlem vergisine karşı olduklarını daha önce açıklamışlardı.
Tüm bu geçmişe rağmen Alman yetkililerin Tobin vergisi aşkının nereden kaynaklandığı konusunda bir soru insanın aklına gelmeden edemiyor.
Kanımca birinci neden, Alman Parlamentosu’nun geçen hafta Liderler Zirvesi için Merkel’e yetki verirken koyduÄŸu ÅŸartlar arasında bu hususun bulunmasından kaynaklanıyor. Tobin vergisinin Avrupa BirliÄŸi ülkelerinde uygulamaya konulması konusunun G-20 toplantısında dile getirilmesi, Alman siyasetçilerin bir arzusu.
İkincisi, boş işlerle uğraşmayı seven ve zamana oynayan Avrupalı liderler için yeni bir oyuncak da bu olacak. Konuşup konuşup sonunda netice alınamayacak konuları çok seviyorlar.
Tobin vergisi yanında Almanlar hedge fonların da bu toplantıda masaya yatırılmasını istiyorlar.
Yaşanan küresel krizde hiçbir sorumlulukları olmasa bile hedge fon nefreti Alman yetkililerin gündeminden hiç düşmüyor. Yıllardır böyle süregidiyor.
Anlaşılıyor ki Alman yetkililer aşk ve nefret dolu gündem maddeleriyle G-20 toplantısında Avrupa krizini unutturmaya çalışacaklar.
***
Zaman, dövize müdahale zamanı
Japonlar durdular, durdular; dövize bu kez daha güçlü bir şekilde müdahale ettiler.
Her geçen gün deÄŸer kazanan Japon Yeni’nin ihracatçıları rahatsız etmesi yanında dünyada giderek yaygınlaÅŸan döviz müdahaleleri de Japon yetkilileri bu tarz davranmaya mecbur bıraktı.
Yen ilk anda dolara karşı yüzde 4.2 oranında değer kaybetti. Bu İkinci Dünya Savaşı sonrası gözlenen en büyük düşüşe işaret ediyordu.
Ä°sviçre’nin eylül ayı başında yaptığı döviz müdahalesi sonucu frangı iki aydır Euro’ya karşı 1.20 paritesinin altına indirmemesi Japonlara ümit verdi. “Biz de yapabiliriz” diye düşünmeye baÅŸladılar.
Öte yandan Türkiye dahil yükselen ekonomilerde son zamanlarda gözlenen dövize çeÅŸitli araçlarla yönünü buldurma çabaları da Japonları yaygınlaÅŸan “kur savaÅŸlarının” içine soktu.
Ne var ki bu tür davranışların döviz kurunu istenen düzeyde uzun süre tutabileceği görüşünde değilim. Eninde sonunda istenenin tersi sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Sorunu döviz kurunda değil de başka yerlerde aramanın daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyorum.
Gazi ERÇEL