Ali Babacan’dan Önemli Mesajlar

babacanGeçen Cumartesi akÅŸamı (26 Kasım 2016) Milli Türk Talebe BirliÄŸi’nin (MTTB) CaÄŸaloÄŸlu’ndaki konferans salonunda BaÅŸbakan Eski Yardımcısı ve Devlet Eski Bakanı Ali Babacan’ı dinleme imkanı bulduk. Bu yazıyı aslında pazar günü yazacaktım ama gündem nedeniyle bugüne kaldı. KonuÅŸmanın baÅŸlığı “Darbesiz Ekonomi” ÅŸeklindeydi.  EtkinliÄŸi düzenleyen Birlik Vakfı, Genç Birlik ve MTTB yetkililerine ÅŸahsım adına teÅŸekkür ederim. Çok nezih bir toplantı oldu.

Sayın Babacan sadece ekonomiye deÄŸinmedi. Çok kapsamlı bir konuÅŸma yaptı. Fakat konuÅŸmasının tümünü tek bir kelime ile deÄŸerlendirmek gerekirse “Gerçekçi” olarak tanımlayabiliriz. Bakanlığı döneminde de gerçekçi ve objektif deÄŸerlendirmeleri nedeniyle uluslararası yatırımcıların büyük güvenini kazanmış ve 2015 seçimlerinde aday milletvekili adayı olup olmayacağı konusundaki spekülasyonlar bile piyasalar üzerinde ciddi etkiler yaratmıştı. Ä°nsan sayın Babacan’ı dinleyince, neden böyle bir deÄŸerin ÅŸu an ekonomi yönetiminde olmadığını anlamakta zorlanıyor. Bugüne kadar attıkları adımların gerekçelerini o kadar güzel sundu ki; soru sormaya bile gerek kalmadı. Bütün konuÅŸmayı burada aktarmaya çalışırsam, çok uzun bir yazı olacağı için en önemli gördüğüm noktaları sizlerle paylaÅŸmak istiyorum.

Dünyanın genelinde içe kapanma ve radikal unsurlarda artış var

Babacan, uluslararası siyasette ülkelerin içe kapanmaya baÅŸladığını, radikal ve popülist söylemleri  olan partilerin taraf kazanmaya baÅŸladığını, ABD’deki son seçimde de bunun görüldüğünü söyledi.   Bu gidiÅŸatın küresel ekonomiler için sınırlayıcı bir etken olacağını, Avrupa BirliÄŸin’de dört ülkede gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde belirsizliÄŸin artacağına ve bunun da küresel ekonomiler için olumsuz olacağına dikkat çekti.

Trump’ın baÅŸkan seçilmesi, 2017 için küresel belirsizliÄŸi artırdı

Ekonomiye iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerini yaparken, konuyu iç ve dış geliÅŸmeler olarak ikiye ayırdı. ABD’de Trump’ın baÅŸkan seçilmesiyle birlikte 2017’nin küresel ekonomiler için, ciddi bir belirsizlik yarattığını söyledi. Bu belirsizliÄŸin en önemli sebebi ise korumacılık söylemleri ve ABD’de kamu harcamalarını artıracak olması.  Trump’ın diÄŸer ticari iÅŸbirlikleri ile iliÅŸkisini keseceÄŸini söylemesi, ithalata kısıtlama getirecek olması  dünya ticaret hacmini olumsuz etkileyecek. Babacan çok ilginç bir istatistik paylaÅŸtı.  Genel olarak, dünya ticaret hacminin küresel büyümenin 2 katı oranında arttığını, yani küresel büyüme %4 ise dünya ticaret hacminin %8 arttığını, %3 ise %6 arttığını ama son dönemlerde bu iliÅŸkinin zayıfladığını, ve bu yıl küresel büyümenin %3.4 bekleniyor olmasına raÄŸmen, dünya ticaret hacminin %3 bile büyümeyebileceÄŸini vurguladı. Hali hazırda dünya ticaret hacminin zayıflaması demek, geliÅŸmekte olan ülkelere daha az dolar gideceÄŸi anlamına geliyor. Çünkü ihracat imkanları azalıyor. Trump’ın politikaları bunu da da ÅŸiddetlendirecek unsurlar içeriyor. Öte yandan Trump politikalarının enflasyonu yukarı yönlü itebileceÄŸi ve bu yüzden ABD Merkez Bankası FED’in beklenenden daha sık faiz artırmak zorunda  kalabileceÄŸini de belirtti. Durum böyle olunca ABD dolarının deÄŸer kazanmasının kaçınılmaz olduÄŸunu, dış borcu yüksek olan, korumacılıktan ve faiz artışından daha fazla etkilenecek ülkelerin paralarının daha fazla deÄŸer kaybettiÄŸini vurguladı.

Genel olarak bir bakış açısıyla değerlendirme yapıldığında, bir ekonomi için en önemli konunun güven olduğunu belirten Babacan, geleceğe ilişkin güvenin erozyona uğramasının ekonomik gidişatı nasıl olumsuz bir sarmala sokabileceğini örneklerle anlattı. Bu nedenle de güven ortamının korunmasının önemine vurgu yaptı. Bunun için de hukuk sistemi ve adalete atıf yaptı.

MeÅŸru Hedeflere GayrimeÅŸru Yollarla UlaÅŸmak…

KonuÅŸmada 15 Temmuz FETÖ’cü darbe giriÅŸimine de deÄŸinerek ülke olarak büyük bir badire atlattığımızı, baÅŸarılı olması durumunda sonuçlarının çok yıkıcı olabileceÄŸini vurguladıktan sonra Ali Babacan,  bugün islam dünyasının içinde bulunduÄŸu en önemli yanlışlarının iki ana noktada toplandığını belirtti. Babacan bu aÅŸamada belirli bir kiÅŸi ya da kuruma vurgu yapmadı. Ä°slam dünyasının en büyük yanlışlarından birincisi; meÅŸru hedeflere ulaÅŸma yolunda, gayrimeÅŸru yollara ve ara sokaklara sapılması ki; islamın asla bu tür bir davranışa izin verilmediÄŸini meÅŸru hedefe ulaÅŸmak için sadecece ve sadece meÅŸru yolların kullanılması gerektiÄŸini belirtti. Ä°kincisi ise; kendine çeÅŸitli isimlerle cemaat adı vermiÅŸ birçok toplulukta o topluluÄŸun  liderinin söylediÄŸinin kayıtsız ve ÅŸartsız kabul edilmesi, aklın kullanılmaması ve ne denilirse yapanların kendilerinin mahÅŸerde sorumlu olmayacağını düşünmelerinin ikinci büyük yanlış olduÄŸunu belirtti. Babacan Ä°slam dünyasının bu konu üzerinde çok düşünmesi, araÅŸtırma ve çalışma yapması gerekliliÄŸini vurguladı.

Sorular ve Cevaplar

Sorular yazılı olarak alındığı için sayın Babacan’ın verdiÄŸi cevaplardan soruların neler olduÄŸunu çıkarmaya çalıştık. Son günlerde gündemde olan faiz, dolar ve bankacılık sistemi hakkında sorular geldi.

Bankalar yüksek faiz mi uyguluyor?

Zannedersem, bankalara faizlerin indirilmesi baskısı soruldu ki; sayın Babacan, Bankaların bir maliyeti olduÄŸunu ve kredi faizinin bunun bir sonucu olduÄŸunu belirtti mealen ÅŸunları söyledi; Bankaların en büyük maliyeti  mevduat faizidir. Toplam mevduat 2 trilyon TL olup, bankalar kredi verirken ayrıca dış dünyadan borçlanıyorlar, tahvil çıkartarak kaynak yaratıyor ve Merkez Bankasından kısa vadeli borç alıyorlar. Merkez Bankası’nın bankacılık sistemine verdiÄŸi toplam para sadece 100 milyar olup, bu da toplam mevduatın sadece %5’idir. Merkez Bankası bankalara gecelik ve bir hafta vadeli para veriyor.  Dolayısıyla toplam kredi maliyeti içinde MB faizinin ağırlığı sadece %5 olabiliyor. Bankaların topladığı mevduat ve buna ek olarak yurt dışından aldığı sendikasyon kredisi ve MB’dan aldığı paranın ortalama maliyeti %10’ların üzerinde oluÅŸuyor. Dolayısıyla bankaların kredi faizlerini düşürebilme imkanları sınırlıdır.

Mevduat sahipleri paralarını deÄŸerlendirirken, enflasyona bakıyorlar ve en azından enflasyonun üzerinde bir getiri için mevduat yapıyor veye devlet tahvili ya da sukuk gibi ürünler alıyorlar. Dolayısıyla kilit nokta enflasyondur. EÄŸer enflasyon %8.5 yerine %1 olsa banka belki de %2-3 ile mevduat toplayacak ve bunun üzerine maliyetlerini de eklediÄŸinde %4-5’e kredi kullandırabilecektir. Bu tür bir durumda MB faizinin %3 olması da ÅŸaşırtıcı olmayacaktır. Bu yüzden enflasyon düşürülmelidir. Bu saÄŸlanmadıkça faizde kalıcı bir düşüş beklenmemelidir. Enflasyonun yıllık bazda yüzde 5 seviyelerine düştüğü sırada gösterge faizin de %4.6’yı gördüğünü vurguladı.

Faizsiz sistem

Gelen sorulardan biri de faizsiz sistem hakkındaydı. Babacan, dış açık ekonomilerde, faizin uluslararası ekonomik dengeleri belirleyen önemli bir parametre olduÄŸunu belirterek, kendi dönemlerinde G20 ülkeleri dönem baÅŸkanlığını yaparken özkaynak yoluyla (equity finance) finansman konusuna özel önem verdiklerini belirterek, G20’de bu konuyu 20 ülkenin mutabakatı ile gündeme aldıklarını ve çalışma yaptıklarını vurguladı. Ayrıca sermaye piyasaları kanununu deÄŸiÅŸtirerek özkaynak finansmanı saÄŸlamanın kolaylaÅŸtırıldığını belirtti.  Katılım bankalarının önünün açıldığını ama, bu konuda  alınması gereken çok yol olduÄŸunu vurguladı. Bu konuda sayın Babacan döneminde adımlar atılsa da, bence piyasalardaki asimetrik enformasyon sorunu çözülmedikçe, sermaye piyasaları ve özkaynak yoluyla finansman geliÅŸmez. Asimetrik bilgiyi yok etmek mümkün olmasa da, en aza indirmenin yolları olup, yeni SPK’nda bu konuda yaptırımların güçlü olmadığını görüyoruz. Asimetrik bil nedir? diye sorabilecek okuyucularımıza ise kısaca şöyle tanımlayabiliriz; ortak olunacak ÅŸirkete bir yatırımcının ortak olabilmesi için ÅŸirketin ana ortağı kadar bilgi sahibi olması gerekir. Fakat bırakın bu derece bilgi sahibi olmayı, ÅŸirketler yatırımcılarına vermesi gereken asgari bilgileri bile faaliyet raporlarında vermeyebiliyorlar. Åžeffaf olan ve yatırımcısını en iyi ÅŸekilde bilgilendiren ÅŸirketleri tenzih ederim.

Konut Sektörü

Dolar ne olacak? ÅŸeklinde de sorular vardı ama sayın Babacan bu konuda net bir rakam vermedi ve vermesi de doÄŸru olmazdı. Konut sekörüne iliÅŸkin bir soruya verdiÄŸi cevapta çok çarpıcı bir tespitte bulundu ve önemli bir örnek verdi. Normalde bir ülkede insanların açılıp kazanması, milli geliri yükseltmesi zenginliÄŸe ulaÅŸması ve ancak ondan sonra çok daha iyi konutlarda oturması gerektiÄŸini ama Türkiye’de bunun tam tersi olduÄŸunu vurguladı. Bundan 10-15 yıl önce Åžangay’da bulunduÄŸunu, ve geçen aylarda tekrar Åžangay’a gittiÄŸini ve her tarafın 60-80 katlı çok yüksek binalarla  ve AVM’lerle donatıldığını ama Çin’in bunları  yapmadan önce, çok yüksek büyüme hızlarına eriÅŸtiÄŸini, zenginleÅŸtikten sonra bu sektöre yatırımın arttığını vurguladı. Bu arada konut sektörüne iliÅŸkin bir yavaÅŸlama olabileceÄŸini ama ABD’dekine benzer bir krizi beklemediÄŸini de belirtti.

Sonuç olarak, güzel bir toplantıydı ve son geliÅŸmelere iliÅŸkin olarak sayın Babacan’ın deÄŸerlendirmelerini duymak güzeldi. Ben de sizlerle bu görüşleri paylaÅŸmak istedim. SaÄŸlıcakla kalınız…

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir