Ülkemizin ekonomik büyümesi dünyaya parmak ısırtıyor. Tüm dünya yerlerde sürünüyor, Türkiye göz kamaştırıyor. Bazı kendini bilmezler de çıkmış, aynadaki ben gibi, ekonomik başarıya ‘palavra’ diyor. Dert üstü murat üstü memlekette yaşananları görmezlikten geliyor.
Kimisi de harcamış paraları, borçlanmış, paha biçilmez iktidarı eleştiriyor. Utanmayanlar iş arıyor. Bir de bunların içerisinde iktidarı zor duruma sokmak için ölenler var. Hem iş bulmuşsun, hem ölüyorsun. Bu ne kıymet bilmezliktir kardeşim?
Çalışıp maaşını isteyen mi dersin; iÅŸ bulup sigorta arayan mı? Bana ne çocuÄŸun okula baÅŸlamışsa, ev sahibi kirayı istemiÅŸse… Hem üç çocuk yapmamışsın, hem de bereket arıyorsun. Cebinde kredi kartı var. Kesin faiz lobisiyle iÅŸbirliÄŸi içindesin.
Ä°ktidar mesleki eÄŸitime önem veriyor. Bugünün ve geleceÄŸin sektörünü belirlemiÅŸ. Dünyanın en geçerli mesleÄŸi; dansözlük… Sana örnek olmak için basın mensupları, akademisyenler ve nicelerini yaratmakla kalmamış, dış politikada en nadide figürleri sergiliyor. Neden halen mühendis, mimar, doktor ya da tesisat ustası olmaya çalışıp iÅŸsizlik yaratıyorsun? Yoksa dış güçlerle iliÅŸkin mi var?
Bak memleketimde insanlar refah (!) içinde. Kanıt mı? Oynaya oynaya buralara kadar ulaÅŸtırılabilen, bir de utanmadan eleÅŸtirilen TÜİK’in açıkladığı ‘Gelir ve YaÅŸam KoÅŸulları’ araÅŸtırmasının verileri ortada…
İktidar 5 yılda borçlu oranını yüzde 7,8 artırmayı başararak, borç ve taksidi olmayan nüfus oranını 2013 sonu itibariyle yüzde 34,6’ya düşürdü. Ne olmuş borç ve taksit içinde yüzüyorsan? Ne olmuş gelirinin yüzde 63’ünü gıda, kira ve ulaştırmaya harcıyorsan? O kadar yol yaptılar; daha ne istiyorsun?
Seninle aynı durumda olan, yani gırtlağına kadar borca batmış nüfus oranı Türkiye’nin yüzde 65,4’ü… Yani yalnız deÄŸilsin. Kaba bir hesapla her 10 kiÅŸiden 6’sı aynı durumda. Oran tatmin etmediyse kiÅŸi sayısını aktarayım.
2013 sonu itibariyle resmi kayıtlara göre Türkiye’de yaÅŸayan 74 milyon 457 bin kiÅŸinin, 48 milyon 700 bin kiÅŸisiyle kader birliÄŸi yapmışsın. Borç ve taksitle yaÅŸamakta birleÅŸmiÅŸsin. Ãœstelik bunu kesimler arası ayrım yapmadan baÅŸarmış. Belki biraz eÅŸe, dosta torpil olmuÅŸtur. Ama sehven…
Borç ve taksit olmayanların oranı yoksullar içinde yüzde 52’den 46,4’e, zenginler içinde yüzde 37,5’ten 27,6’ya düştü. Orta direk mi? Onu zaten binanın taşıyıcı kolonu gibi kesip dükkânı büyüttüler. Demek ki fakirlik, borçluluk hali işin fıtratında var. İktidarın senin için faiz lobisiyle (!) mücadele ediyor.
Bu sayede tüketici olarak elde etmiş olduğun hakların büyük bir kısmını tırpanlayarak seni bu yükten kurtarmadı mı? Kredi kartı kullanımına önlem almadı mı? O kadar güzel önlem almış ki, kredi kartı sayısı bir yılda 600 bin adet artmış. Çok nankörsün.
Ah ÅŸu yüzde 65 yok mu? Ah ÅŸu öğrenciler, iÅŸ bekleyen, aÅŸ bekleyen vatandaÅŸ yok mu? Onlar olmasa ne güzel yönetirler ülkeyi… Yok arkadaşım, bu memlekette kıymet bilinmiyor.
Şimdi birileri çıkıp sandıktan falan bahsedecek. O zaman hemen sağlamasını yapalım. YSK’lık iddiaları ve barajı geçemeyen partilerin oylarının, öndeki parti olarak kendilerine yazıldığını göz ardı bile etsek, AKP’nin üç aşağı beş yukarı oy veren nüfusu 20 milyon… Peki 74,5 milyon kişi arasında 20 milyon yüzde kaç eder?
Bu manzarada asıl Meclis içi ve dışı muhalefet kendisini sorgulasın. 20 milyona yaranıp, oradan destekçi çalmaya uğraşacaklarına, kendilerine şunu sorsunlar: 54,5 milyon insan nerede?
Son söz de vatandaşa, yani bizlere… Sorunlarla boğuşuyorsunuz, biliyorum. Ama kaldırın başınızı ve etrafa bakın. Otobüste ‘ne baktın’ diye saçma sapan kavgalar çıkarmak yerine, birbirinizle selamlaşın, konuşun, hal hatır sorun.
Göreceksiniz ki, size söylendiği kadar az ve yalnız değilsiniz. Fakirlik ya da geçim zorluğu da siyasi görüş ayrımı yapmıyor. Faturayı öderken ayrım yapmadığı gibi… Vatandaş olup, hakkınızı aramaktan, hesap sormaktan vazgeçmeyin.