Dünya borsaları haftaya düşüşle girdi. Euro Bölgesi mali fırtınayı daha çok hissediyor. Son baktığımda Almanya veFransa’da günlük kayıp yüzde 4’ü geçmişti. DAX ve CAC endeksleri iki yıl öncesinin değerlerine geriledi.
İMKB daha az etkilendi. Sıkı maliye politikası ve düşük kamu borcu oranı Türkiye’yi çalkantıdan kısmen koruyor. Para politikasının kur üzerinden baskıyı kaldırması da dış şokun hafiflemesine katkıda bulunuyor.
Bayram tatilinde yurt dışında TL biraz değer kazandı. “0.5 $ + 0.5 euro” döviz sepeti uzun süredir ilk kez 2.10 TL’nin altına indi. Ama dün tekrar 2.13 TL’ye yükseldi. Kurda yeni tabanın bu düzeye oturması ihtimali artıyor.
Gidişat tehlikeli mi?
Ağustos enflasyonu dün TÜİK tarafından açıklandı. Tüketici fiyatlarında piyasa TÜFE’de yüzde 0.4 artış öngörüyordu. İyimser bulmuştum. Merkez Bankası da TÜFE’de geçici bir yükseliş beklediğini açıklamıştı.
Gerçekleşme yüzde 0.7 oldu. Tahminimle uyumludur. Yıllık tüketici enflasyonu temmuza kıyasla 0.4 puan artışla yüzde 6.7’ye tırmandı. Başlıkları görür gibiyim. “Enflasyon yeniden tırmanışta”; “Ramazan etkisi enflasyonu sıçrattı” vs.
Hakikaten öyle mi? Ağustos enflasyonu gerçekten tehlikeli bir gidişatın habercisi mi? Kısa ve net bir cevap verelim: Hayır. Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. TÜFE artışının geçen yılın aynı ayında yüzde 8.3 olduğunu hatırlatırım.
Son gelişmeler dünyada enflasyonun önemini azalttı. Çünkü küresel ekonomi yeni bir yavaşlama dönemine girdi. İşsizlikle mücadele arayışları öne çıktı. Doğal olarak iktisat politikası açısından enflasyon tehdidi geri planda kaldı.
Aynı koşullar Türkiye için geçerlidir. Ancak bazı farklar da var. Türkiye iç ve dış talep arasındaki makro dengesizliği düzeltmeye çalışıyor. Bu amaçla döviz kurunu kullanıyor. Dolayısı ile TL’deki değer kaybının enflasyona etkisi önem kazanıyor.
Döviz kuru ve fiyat hareketleri arasındaki ilişki Türkiye’de çok tartışılır. Yüksek enflasyon çağında adeta birebir hale gelmişti. TL’nin değer kaybı anında fiyatlara yansıyordu. Son dönemde zayıfladı. Ağustos verileri de bunu doğruluyor.
Ev sahibi ne yapıyor?
Ortalama sepet kur bir yılda 1.73 TL’den 2.13 TL’ye tırmandı. Yani TL yüzde 23.5 değer kaybetti. Halbuki yıllık TÜFE artışı yüzde 6.7’de kaldı. Anlamı açıktır. Döviz girdisi az mal ve hizmetlerin fiyatları kurdan kopmuştur.
Konut kirasında döviz girdisi sıfırdır. Kiralar Ağustos’ta yüzde 0.3 arttı. Geçen yıl yüzde 0.4’tü. Dolayısı ile yıllık kira artışı 0.1 puan gerileyerek yüzde 4.3’e düştü. Doğru okudunuz; Ağustos’ta kiralar düştü.
Dikkatinizi çekerim. Ev sahipleri kurun yüzde 20’nin, TÜFE’nin yüzde 6’nın üzerinde arttığını bilmiyor mu? Pekâlâ biliyor. Ona rağmen kirayı sadece yüzde 4,3 artırmayı kabulleniyor. Enflasyon hikâyesinin özü budur.