Siyasetin aklının arkasında kurnazca aflar dolaşırken, kurdu kuzuya boğdurma telaşına kapılmışken, önümüzdeki sürecin çok tartışmalı geçeceği şimdiden gözüküyor. Ama ben sanıldığı gibi siyasi değil, ekonomik aflardan söz edeceğim.
Çünkü Türkiye bütçesi tüm açıklanan rakamlara rağmen alarm verdiğini her haliyle hissettiriyor. Vergiler artırılıyor; trafik cezaları toplu halde yollanıyor; Ankara’nın göbeğinde haraç mezat arazi satılıyor ve en önemli gösterge olan ‘petrol fışkırdı’ haberleri yapılıyor.
Ama gerçeklere bakarsanız sıcak para hareketi ile ilgili sıkıntının yaşandığı ortada… Dış borç bir muamma, ama sadece iç borç adına 2013 Ağustos – Aralık dönemine ait 67 milyar TL, 2014 yılı için de 143 milyar TL bulmamız gerektiği ifade ediliyor.
İşverenlerin vergi ve sigorta tarafından sıkıştırıldığını, ev adreslerine gönderilen uyarılarla taciz edildiğini biliyoruz. Birçoğu tahakkuk ettirdiği halde vergisini ödeyemiyor. Bakan da tahakkuk oranları üzerinden reklam yapıp, tahsilâtları es geçiyor.
Peki müteşebbis çok sıkışırsa ne yapıyor? Bankadan kredi alıyor. Müteşebbis olarak gittiğinizde kredi veriyorlar mı? Neredeyse hayır. Bu sefer de ihtiyaç kredilerine yöneliyor ya da kredi kartına başvuruyor. Vatandaşın durumu çok mu farklı? Sadece kredi kartı borcunun eylül itibariyle 48 milyar TL olduğu bizzat Ali Babacan tarafından açıklandı.
Şimdi yıllardır ihmal ettikleri kredi alanına müdahale ediyorlar. Hem de nasıl? En sert şekliyle… Önce en az ödenmesi gereken rakamın 3 ay üst üste ödenmemesi durumunda, kredi kartının tamamını ödeyene dek kartın bloke edileceği açıklandı. Ardından da alışverişte taksit sınırlamasının gündeme geleceği belirtildi.
İlke olarak baktığınızda doğru, ama çok geç kalınmış bir önlem. Öncelikle vatandaşın en az ödenmesi gereken faktöründen darboğaza gireceği kesin. Kredi kartı bloke olduğunda da yaşamını döndüremeyecek. Diğer alanlardaki taksit kısıtlamaları da iç piyasaya fren yaptıracak.
Tamamen kontrolsüz geçirilen 10 yılın ardından, tüm uyarılara rağmen hız kesmeyen, söyleyenleri de felaket tellalı ve işbilmez olarak nitelendirenler, şimdi işbilmezliğin büyüğünü yapıp, önlem almadan, geçiş süreci öngörmeden sert fren yapıyorlar.
Neticede bu piyasa patlar… İşte bu nedenle vergiden kredi kartlarına 2014 yılı seçim faktörünü de dikkate aldığınızda aflar dönemi olarak karşımıza çıkacaktır. Sonuç alınır mı, şüpheliyim.
Çünkü önceki yapılandırmaların hepsi, çözüm yaratmadan gündeme geldiği için yarıda kaldı. Kimse yapılandırdığı borcunu ödeyemedi. Bu nedenle bu sefer yapılandırma durumu kurtarmaz. Ciddi bir af ise sürpriz olmaz. Umarım zamanında ödeyenleri ödüllendirmeyi bu kez unutmazlar.
Ekonomi yönetiminin en büyük beklentisi Varlık Barışı idi… Oradaki gerçekleşme de, başka tespitleri bize sundu. 130 milyar dolar bekleniyordu, 50 milyar TL gerçekleşme açıklandı; kasaya giren sadece 5 milyar TL oldu. Yani kimse bu ülkedeki ekonominin geleceğine güvenmiyor. İktidarın vaatlerini de samimi bulmuyor.
Tüm bunlar gün gibi ortada dururken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan 2014-2016 yılına ait Orta Vadeli Programı açıklıyor. Ama öyle beklentiler var ki insanın aklına iki Sabri ihtimali geliyor. Ya iktidar programı Uçan Adam Sabri’ye yazdırdı ya da ortayı Galatasaraylı futbolcu Sabri yaptı.
:)
size de yaranılmıyor, bankalar şöyle böyle ediyor dediniz çekidüzen verildi iyice bir süredir daha ne bir ÅŸey yapılmasa beÄŸenmezsiniz, yapılsa yine beÄŸenmezsiniz, illa muhalefet, istemezük üstemezük … :)