Türkiye’de ithalatın azaltılması ve iç tedarikin artırılması konusundaki fikir savunucularından biriyim. Bu nedenle yerli üretimle karşılanabilecek her türlü ürünü ithalat yerine yeğlerim. Fakat bu ‘vur deyince öldürmek’ anlamına da gelmiyor.
Bu işin belli bir denge içerisinde, bu ürünleri tedarik eden sanayiyi de mağdur etmeden, piyasayı da tekelleştirmeden bir geçiş dönemi ile yapılması gerektiğini de söylemeye sanırım gerek yok. Aksi takdirde ‘kaş yapayım derken göz çıkarırsınız’.
Bugün size bir tebliğden bahsedeceğim. 24 Nisan 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Akaryakıt haricinde kalan petrol ürünlerinin yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan teminine ilişkin usul ve esaslar hakkında tebliğ.”
Bu tebliğ ile yağ konusundaki endüstriyel ve özel ürünlerin ithalatının önü kesiliyor. Bundan böyle istenen kadar ürün getirilmesi mümkün olmayacak. İthalat yapanların da üretime yönelmesi isteniyor. Buraya kadar her şey güzel… Ama işin ayrıntısına girmeye başladıkça durum çatallaşıyor.
Tebliğde uygulamaya geçiş için öngörülen süre 1 Temmuz 2013… Üç ay içerisinde hiçbir ithalatçının birden bire üretici haline dönüşemeyeceği açık. Öncelikle bu firmaların batışı anlamına geliyor. Varan 1…
Diyelim ki niyetlenen oldu. Bu da son derece zor koşullara dayandırılan ve maliyeti milyon dolarlara vardığı belirtilen bir maliyet söz konusu… 3 aylık bir geçiş sürecinde bu gerekliliklerin tamamlanamayacağını ve tedarikçilerin de ağırlıklı orta çaplı işletmeler olduğu gerçeğiyle bu sermayeyi bulamayacağını düşünürsek, sadece bu ithalatçıların batışını yaşamayacağız.
Ortaya bir de sanayicinin tedarik ihtiyacının giderilememesi veya aylarca sıra beklemesini doğurucak bir problem çıkıyor. İç ve dış pazarlarda zaten sıkıntı yaşayan üretici, bir de ara malı veya hammedde sıkıntısı nedeniyle daha zor duruma düşecek. Varan 2…
Ama öyle bir Varan 3 var ki, işte adrese teslim kıyak izlenimini veren de bu. Şu tesadüfe bakın ki, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden biri ve bir Alman firması, gaipten haber almış olacaklar ki, 3 yıl önce birer üretim hattı kurdular. Ne garip değil mi?
Bir tebliğ yayınlayacaksınız; geçiş süresi 3 ay olacak; bu süreç içinde milyon dolarlara varan sermaye gereksinimleri dayatacaksınız; hiçbiri karşılayamayacağı için sanayi açmaza düşecek, kaos oluşacak. Öylesine bir acele gelecek ki iş, konuyla ilgili ne danışmanların ne de gümrükçülerin bir fikri olmayacak.
Ama tesadüf bu ya, biri yerli, biri yabancı iki firma 3 sene önceden başlayan hazırlıklarıyla piyasanın emrine amade halde bulunacak. Sonra da piyasadaki yaklaşık 30 olan tedarikçi sayısını sıfırlayıp, ‘üretimi destekliyorum’ fikrini vitrine koyup, piyasayı iki devin tekeline bırakacaksınız. Ne güzel memleket ama…
Atık yağ a ve alternatif enerji kaynaklarının özendirilmesi için çalışmalar dillere destan şekilde çok uzun süredir yapılıyor son düzenleme ile ilgili fatih altaylı köşe yazılarını takip edebilirsiniz. Kuru eleştiri yapmak adına insanları zan altında bırakacak suçlamalarla bir yere varamazsınız, sadece körler sağırlar birbirini ağırlar yaparsınız, kendi çalar kendi oynarcılar var ya sosyal medya küfürbazları , klavye siyasetçileri, küfrün iftiranın bini bir para sosyal medyada.. onlar bu yazıya alkış tutar.