Seçim zamanı yaklaştı; milletvekili aday adaylıkları gündemi belirledi. Başvuru süresinin bitimi nedeniyle arka arkaya istifalar; açıklamalar, öne çıkmak için yapılan yarış, seçimlere geri sayımın başladığının da habercisi gibi…
Fakat garip bir durum var. Özellikle salı günkü grup toplantılarına dikkat ettiğinizde insanın aklına şu soru takılıyor: Bu aday adayların tamamı neden genel merkezde? ‘Ne var bunda’ diyenler çıkacaktır. Ama o fotoğraf aslında çok şey anlatıyor.
Normalde bir aday adayın tanıtımını nerede yapması lazım? Sahada… Yani vatandaşa gidip; aday adaylığını anlatması, varsa projelerini ortaya koyması gerekir. Fakat hepsi genel merkez yolunu tutmuş. Esasen bu resim; çok dramatik…
Çünkü tüm aday adayları biliyor ki; milletvekilliğine giden yol, genel başkanın iki dudağının arasından geçiyor. Zaten sonrasında da, yani seçildiklerinde de iyiler ile kötüler ayıklanıyor. Kimileri seçim bölgelerini turluyor; tespitlerini Meclis kürsüsünden ya da soru önergesiyle gündeme taşıyor; kimileri de ‘parmak lazım’ zamanlarını bekliyor.
Bu işin siyaset tarafı… Gelelim ikinci konuya… Esnafın hali malûm… TESK Başkanı Bendevi Palandöken bir açıklama yaptı. Buna göre aday adayları esnafın yüzünü güldürecek. Ne günlere kaldık? İş, sevgililer günüyle, aday adaylara kaldıysa, zaten geriye konuşacak da bir şey kalmıyor. Milli piyangodan ikramiye beklemek gibi bir şey…
Ama TESK Başkanı’nın açıklaması sırasında ortaya koyduğu hesap çok ilginç. Aday adayı olacak bir kişinin ortalama harcaması 45 bin TL imiş. Bu rakam piyasayı hareketlendirir mi bilemem ama; ‘neden’ sorusunu gündeme getirir.
Bir insan neden milletvekili olmak ister? Burada durum ikiye ayrılıyor. Gerçekten Millet için aday olanlar, ki bunların bir çoğu kaynağını açıklayabileceği bir parayı harcıyor; diğeri de bol keseden… Peki bu bol keseden harcama yapanların çoğunlukta olduğunu bildiğimize göre ‘neden bir insan, sağdan soldan sponsorluk alıp’ milletvekili olur?
Daha kritik soru şu: Bir insanın milletvekili aday adayı olması için neden para harcaması gerekir? Sizce de bunun sorgulanması gerekmiyor mu? Üstelik bunun için de fırsat var. Şeffaflık paketi… İktidarın şaka gibi de olsa böyle bir projesi var.
Eminim ki bunu kendileri dışında herkese uygulayacaklar ama, kalbimizi bozmayalım. Diyelim ki samimiler. Getirin o zaman Meclis’e ve hemen yürürlüğe girsin. Biz de aday adaylarından başlayıp, sonra adayların, ardından partilerin ve siyasetin finansmanını şeffafça görelim. Niye bu seçim sonrasına bırakma ısrarı?
Gelelim son konuya… Zamdan yıkılan, sabah siftah yapamayan, iş başında cinayet gibi kaza geçiren, aybaşında kirasını ödeyemeyen, işsizlikten kıvranan, çeki dönen, maaşını alamayan, evine gözünün önünde el konulan ve cümle vatandaşın durumu sakat.
Ekonomi mi; dış politika mı; şehir sorunları mı; aklınıza hangisi geliyor? Sizin gündeminiz ne? Üzgünüm ama artık vatandaş olarak gündem dışısınız. Bundan sonra size hiç bakılmayacak. Herkes seçim sürecinde sizi size anlatıp, gözünü genel başkana çevirecek.
Sonra; sonrası malûm… Dün olduğu gibi iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az milletvekili sizi seçim dışında da hatırlayacak; gerisi Meclis ve parti binası koridorlarında genel başkanının peşinden koşturacak.
Sahi bu seçimler kimin için yapılıyor? Millet’e hizmet için mi? Çok az sayıda milletvekili adayını istisna tutarsam; bana hiç öyle gelmiyor. Peki size? Ama yanlış anlaşılsın istemem. Ben siyasete, demokrasiye inanırım. Milletvekili olmanın da kutsiyeti olduğunu düşünürüm.
Lakin şu anki kokuşmuşluğu içim kaldırmıyor. Zira 45 yıllık yaşamım, 22 yılı geride bırakan meslek hayatımda çok siyasetçi gördüm.
Ama gerçekten amacı devlete, millete hizmet olan; gerçekten her ikisini de seven, yetmez artı bilgisiyle ortaya çıkan; yetmez artı zekâsıyla öne çıkan; yetmez artı analitik zekâya sahip olan; yetmez artı dünyayı takip edebilen; yetmez artı vizyona sahip; yetmez artı çözüm üreten; yetmez artı aklında tilkiler dolaşmayan; yetmez artı fikir kölesi olmayıp fikir üreten ve bu vasıfların tümünü birden taşıyan ya da çoğuna sahip olan çok az sayıda siyasetçiye şahit oldum.
Zaten onlara da siyasetçi deÄŸil; devlet adamı deniliyor. Onlara da saygım sonsuz… Çok kutsal bir görev yapıyorlar. DiÄŸerleri ise… Kimbilir belki de bana azı denk geldi. Sizde durum ne?
Çok güzel ifade etmişsiniz duygularımızı. Teşekkür ediyorum.