Cuma akşamı açıklanan Balyoz davası kararları Türk hukuk tarihinin utanç veren hatalarının ilk sırasında yer almaya adaydır. “Adaydır” diyorum, çünkü Ergenekon ve Askeri Casusluk Davalarında verilecek hükümler bunları da aşacak. Balyoz esirleri üst mahkemelerde de adalet bulamayacaklar. Bu karardan sonra bir daha vatanı uğruna ölecek subay bulmakta zorlanırsınız. Askeri vesayet ile hesaplaşma süreci TSK başta bütün laik kesimi sindirme operasyonu olarak yoluna devam ediyor. Türk hukuk sisteminin en azından bir kısmının AKP ve Gülen Cemaati tarafından yönlendirildiği iddiaları da haklılık kazandı. Yargının iktidar partisin emrine girdiği bir ülkede demokrasiden bahsedilemeyeceği gibi, muhalif seslere ve aykırı düşünenlere de yaşam hakkı tanınmaz. Vicdanı olanlar Putin Rusya’sı, ya da modern Çin rejimi ile AKP hükümeti arasında ne fark kaldığını sorgulamalıdır.
Bütün darbe bağlantılı davalar arasında Balyoz en şaibelisi idi. Dava dosyasında 1.500 civarında sahte, usulsüz veya eksik delil tespit edilmişti. Org Özkök ve Aytaç Yalman basına verdikleri demeçlerde hazırlığı yapıldığı varsayılan darbe planından haberleri olmadığını açıkladılar. Darbe planında adı geçen subayların önemli bir bölümü anılan tarihlerde yurtdışında ya da başka yerlerde görevdeydiler. Avukatların davadan çekilmesine rağmen karar okunmuş, CMUK’a aykırı davranılmıştı. Sanıkların israrlarına karşın Özkök ve Yalman şahit olarak çağrılmamıştı. İşin en önemlisi ise eski darbe teşebbüslerin aksine, hiç bir sanık “evet, yaptık işte, anayasa bana o hakkı veriyor, ne olmuş?” dememişti. Sanıklar dava boyunca kendilerine karşı yöneltilen suçlamaları red edip, büyük bir şaşkınlık içinde bu kumpası izlediler.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.