Abdurrahman Yıldırım’ın bugünkü yazısı
2009 yılında hanehalkına tamamen yasaklama gelirken, şirketlerin ihracat ve döviz kazancına bakılmaksızın dövizle borçlanmalarının önü açıldı. Küresel sermaye risk alma iştahının yüksek olduğu ve gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerinin fazla olduğu 2013 ortasına kadar dövizle borçlanan kazançlı çıktı. Çünkü yapılan dış borç ve içeriden dövize endeksli borçlanma düşen kurun etkisiyle küçülüyor, TL değerleniyor ve şirketler için borcu geri ödemek kolaylaşıyordu.
– Kaldı ki şirketler de uzun vadeli ve düşük faizli borçlanmanın yolunu ancak dövizle buluyordu. Çünkü Türkiye’de enflasyon yüksek, faizler yüksek, kredi faizleri üzerinde kamusal yükler bankacılık sektörünün operasyonel giderleri ile aynı düzeydeydi. Yani TL ile kredi kullanmak pahalıydı.