Çetin Ünsalan – 4.5 G’ye geçtin mi?

Türkiye’de bir telaş, bir telaş…  Herkes kendi arasında konuşmaya başladı: ‘4.5G’ye geçtin mi? Nasıl? Hızlandı mı internetin? Ne yapacağız? Faturalar artıyormuş öyle mi? Benim telefonum uyumlu mu? Yenisini mi almak gerekiyor?’

 

Telaşı dışarıdan gören de sanki hayatın sırrını elde ediyoruz zanneder. Bu konuda işiyle ilgili faydalanacak, küçük bir grubu istisna tutarsak, ne olur söyleyin, nereye yetişeceksiniz? Sanki muhteşem bir sanayi kurduk ve hepsi son derece internet odaklı çalışıyor ve birim maliyetler bu sayede azalacak da telaşa kapıldık.

 

Ya da altyapımız böylesi bir teknolojiye cevap verecek düzeyde de uçup gidiyoruz. Zaten genel bir düzeltme yapılması, parasını ödeyip de kullanamadığımız birimin ortadan kaldırılması gerekiyor. Uzmanların dikkat çektiği bir konu var. Bu alt yapıyla 3G’de iken bile, zaten ödediğimiz paranın karşılığını alamıyoruz ki…

 

O halde, herkesin kendi kendine şunları sorması gerekiyor: Birincisi bugün ödediğim paranın karşılığı hizmet ve teknik olarak alabiliyor muyum? Bir üst versiyona geçtiğimde daha çok para ödeyip, belki de ithal yeni bir telefon alıp, paramın karşılığını tam olarak alabilecek miyim?

 

Dünya dördüncü sanayi devrimine koşarken ve robot teknolojileri ön plana çıkarken, yazılım, bilişim, internet kavramları üretimde ve istihdamda yeni model arayışlarına götürmüşken, vaat edilen gerçek bile olsa, internette daha hızlı olmamın bana getirisi ne? Daha da önemlisi bu getiri, artan faturaya değer mi?

 

2012 yılında yapılan ve kamuoyuna açıklanan bir rapor var. Yayınlayan Türk Telekom, araştırmayı yapan Ipsos KMG. Buna göre: “İnternet sahibi haneler interneti en çok sörf yapmak (yüzde 87) ve Facebook’a girmek (yüzde 82)  için kullanıyor. Bunu yüzde 76 ile e-posta kontrolü, yüzde 71 ile yazılı mesajlaşma/chat yapma izliyor.”

 

Gelelim 2014 yılına… We are social tarafından yapılan araştırma ne diyor? “Türkiye’de internet kullanım oranı, tüm nüfusa oranla yüzde 45. Günde ortalama 4,9 saat kişisel bilgisayardan, 1,9 saat de mobil cihazlardan internete giriyoruz. Yine ortalama 2 saat 32 dakikasını da sosyal medyada harcıyoruz.”

 

Peki sormak gerekmiyor mu? Hep tüketimden bahsediyoruz. Biz bu teknolojinin ya da teknolojiye bağlı artı değer yaratan üretimin herhangi bir başlığına imza attık mı? Biraz e-ticaret, biraz otomasyona geçiş, ama ihracatın içindeki teknoloji ürünleri cirosu sadece 2,2 milyar dolar.

 

Çin 560 milyar dolar, Almanya 193 milyar dolar, ABD 147 milyar dolar, Singapur 135 milyar dolar, Güney Kore 130 milyar dolar, Fransa 112 milyar dolar, Japonya 105 milyar dolar. Biz ise 41. sıradayız 2,2 milyar dolar ile…

 

Anlaşılıyor ki üretim segmentimiz içinde teknoloji ürünü de yok. Ama reklam için Ronaldo’ya 2,5 milyon Avro gitti bile… Aselsan’a verseniz yepyeni buluşlara imza atılacak rakamların, yabancılara sunulması da cabası…

 

O zaman tekrar sorayım: 4.5 G’ye geçip ne yapacaksınız? Geçmeyelim demiyorum; geçip ne yapacaksınız diye soruyorum. Sanal tarlaları daha mı hızlı ekeceksiniz? Telif ödemediğiniz filmleri daha süratli mi indireceksiniz? Yoksa arkadaşınızın mesajını daha hızlı mı göreceksiniz?

 

Hayır… Sadece biraz daha telefon alıp, biraz daha fazla para ödeyip, yine ödediğinizin karşılığını alamayıp, üretimi aklınıza getirmeyip Sanayi 4.0 gibi sloganlarla çene yoracaksınız.

 

Gerçek konuyu ve dönüşümü tartışmayacaksak, burada tükettiğimiz mal ve hizmetleri üretmeyi ya da üzerine koyarak satabilmeyi başaramayacaksak, bu telaş niye? Aksine bu sisteme geçtiğimizden beri mevcut sistem de daha yavaşladı. O zaman da insanın ister istemez aklına şu soru geliyor.

 

Millet yeni ve yüksek faturalara geçip, yepyeni telefonlar alsın diye, algı mı yönetiyorsunuz? Tüm bunları düşünmek istemiyorsanız, dönüp devam edin ve arkadaşınıza sorun: 4.5 G’ye geçtin mi?

 

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir