Bundan böyle tuvaletiniz gelirse yapmayın. Çünkü kanalizasyonlarda yoğunluğa sebep oluyorsunuz. Sanırım bu nedenle liberaliz ayağı çekip de Sultanahmet’te tuvaletleri mahkeme karar vermeden kapatarak esnafın elinden alıp, belediyeye ait tuvaletler açan bir ülkeyiz.
Çek yasası çıkardı, mahkemelerdeki yoğunluk azalsın diye… Sonuç aldık mı? Karşılıksız çek oranı yüzde 52 arttı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurularda hukuksuzluğumuz ortaya çıkıp, dosyalarda ilk sıraya gelince, yasal düzenleme yaptık, bireysel Anayasa Mahkemesi’ne başvuru getirdik.
Başvuru hakkı var, ama mahkemenin de dosyayı bekletme hakkı bulunuyor. Bekle ki sıra gelsin. Sorunlar ortadan kalktı mı? Elbette ki hayır… AİHM’de birikeceğine, Anayasa Mahkemesi’nde birikti. Ama fotoğraf güzel: Türkiye’nin başvuru sayısı azaldı.
Tutukluluk süresi çok uzun, insanlar tutuklu yargılanıyor, bu hukuka aykırı diye sıkıntı çıktı. Hüküm giymiş katili, dolandırıcıyı sokağa salıp, tutuklu yargılananları içeride bıraktık.
İnsanları köle statüsünde çalıştırdınız. ‘Beğenmiyorsan kapı orada, yenisini alırım’ dediniz. Maaşına, zammına, tazminatına göz diktiniz. Gerekçe göstermeden işten çıkardınız. İnsanlar normal bir hukuk devletinde hakkını aramaya kalktı. Mahkemeye başvurdu. Mahkemeler iş dosyalarıyla dolup taşınca çözüm aradınız.
Bulduğunuz çözüm ne? Çalışma koşullarını iyileştirmek mi? Sokağın enflasyonunu yani elektrik, doğalgaz gibi gerçek tüketime gelen farkları maaşına yansıtmak mı? İş güvencesini sağlamak mı? Tersten bakayım. İşverenleri primler konusunda rahatlatmak mı? Ödenemeyecek primlerle insanları iflasa sürüklenmekten kurtarmak mı?
Hayır… Bunların hiçbirinde kılınızı kıpırdatmadığınız gibi, hak aramayı anarşist bir eylem olarak kabul edip, işsizi provokatör ilan edip, anayasal hakkı olan parasız eğitimi isteyeni hapsedip, daha da akıllanmayanı biber gazı manyağı edip, hak veren yasalara göz koydunuz.
Şimdi iktidar bir kanun hazırlığı içinde… Eğer bu hayata geçerse, iş akdi feshedilen çalışan dava açamayacak. Gidecek heyete… Beş kişilik heyetteki kararlarda ise salt çoğunluk aranacak. Bunu sağlamanın Türkiye koşullarında ve Prof. Dr. Osman Altuğ Hoca’nın tabiriyle ‘parokrasi’de, yani parayı verenlerin demokrasisinde ne kadar zor takdirinize bırakıyorum.
Tıpkı köy yerinde Ağa’ya karşı hakkını arayacak kadının haklı çıkma ihtimali kadar bir olasılıktan bahsediyoruz.  Üstelik bu düzenleme ile miktar ya da değeri 5 bin TL’yi geçmiyorsa, buraya başvuru zorunlu.
Yani direkt mahkemeye gidemiyorsunuz. Buradan çıkan karara itiraz ettiniz ve iş mahkemesinin yolu açıldı. Fakat beyler bunu da düşünmüşler. Mahkemeye başvurmanız, kararın icrasını durdurmuyor.
Özetle siz hakkınızı alana kadar atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor. Bir takım kısıtlayıcı sürelerden bahsediyorlar ki bu daha da tehlikeli. Bizim bütçenin onaylanmasına döner. Meclis Başkanı maddeleri onaylatırken başını bile kaldırmıyor ve soruyor:
Onaylayanlar, onaylamayanlar, onaylanmıştır. Her onaylananda da milyon TL’ler bir o yana bir bu yana gidiyor. İşte bu ciddiyette çıkacak kararlar kimseyi şaşırtmasın. Peki bu uygulamanın gerekçesi ne? Mahkemelerin iş yoğunluğundan artması…
Birincisi bu kadar çok yoğun iş davası varsa, orada başarılı bir ekonomiden bahsedilemez. İkincisi iş yoğunluğu nedeniyle adres değiştirdiğinizde, sadece konuyu gözetimden kaçırırsınız. Sorunu ortadan kaldırmazsınız.
Esasen tüm bunlar bir iktidarın çalışana ve çalışan haklarına bakış açısıyla ilgili. Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım THY çalışanları ile ilgili Bakan Faruk Çelik bir açıklama yapmış: Greve katılmayın da yeni 305 kişiler oluşmasın, mağdur olmayın.
Buna alenen tehdit derler. Üstelik o 305 kişi mahkemeyi kazandığı, bilirkişiyle haklı çıktığı, Yargıtay’ca işe iadesinin onandığı halde kuruluş tarafından gereği yerine getirilmezken. Bakan çalışanları tehdit edeceğine, önce THY’ye hukuk kararını uygulaması için tavsiyede bulunsun.
Ama dert çalışma barışı değil. Özelleştirilecek kurumlarda arıza çıkarmayacak çalışan tipi yaratmak. Yani 21. yüzyıl köleleri oluşturmak. Sıkışınca da savunma belli: Sizin yaptığınız işi makineler de yapıyor. Gidin o zaman size oyu da o makineler versin.
mahkemelerde süründürmek deyimi buradan geliyor malesef bir de kurumlarda mobbing aldı başını gidiyor yine malesef
beğenmiyorsan git, sayısal lotodan para çıksada gitsek