Neden Birikim Yapan Bir Toplum Olamıyoruz?
Nedeni elbette çok basit ama bu ekonomik sözcüğü söylemekten çok hoşlanıyoruz.
Tasarruf ÅŸart!
Tıpkı eğitim şart genellemesi ve kolaycılığı gibi. Oysa aklı başında her Türk vatandaşı elbette birikim yapmak ister. Bununla da yetinmez birikimlerini arttırmak içinde çabalar.
”Bu çeÅŸmenin suyu her zaman böyle akmaz” ”ak akçe kara gün içindir”  ”iÅŸten artmaz diÅŸten artar” ”sakla samanı gelir zamanı” ve benzeri halk deyiÅŸlerimiz vardır.
Gene aşırı savurganlığa karşı ‘’yananla yenene dağlar dayanmaz’’ deyişi bizim toplumumuzun, ‘’satıp savıp, har vurup harman savurma’’ sözü de!
Sn. Babacan keza Sn. Şimşek ve de Sn. Çağlayan da ne zaman işler ekonomide terse gitse aynı şeyi, ‘’Tasarruf şart’’ demiyorlar mı?
Elbette tasarruf ÅŸart!
Ama tasarruf yapmak için ilk önce aşağıda ki bilinmeyeni çözmemiz gerekir
1-     Tasarrufa ayıracak kadar gelir sahibi olmak
2-     Tasarrufu farelerin kıyısından köşesinden kemirmemesi…
3-     En mütevazi şekli ile enflasyon artı, makul bir değer kazandırması…
4-     Faizler her kesime göre farklı olmaması
5-     Yerliye ev sahibi, yabancıya ise misafir muamelesi yapılmaması gerekir ki millet dişinden tırnağından artırabildiği üç beş kuruşu tasarruf edebilsin ve götürüp bankalara yatırsın
Ama gerçekler böyle mi? hepimizin bildiği benimde tüm yazılarımda rakamlarla ifade ettiğim ve örneklerle belirttiğim gibi tüm olumsuzluklar tasarruf yapanların aleyhine işlemektedir.
Stopaj artı işletim ücretler artı krediye farklı, tasarrufa çok ama çok farklı, resmi açıklamalara göre ve çarşı pazara göre ise logaritmik farklar gösteren enflasyon değerleri orta yerde dururken ve elin yabancısına tüm bunların ekonomik kremaları sunulursa, hangi aklı evvel parasını götürüp böyle kemirgenlerin fink attığı bir kilere emanet eder?
Hiç kimse tasarruf şart söylemi kolaylığına kaçmasın.
Hep söylüyoruz, vatandaş verilen ücretlerle bir ay önde borçlanarak ve ancak temel giderleri ile minimum bir yaşamı sürdürmeye çalışıyor. Elbette her kesin evinde bir tencere kaynıyor ama kiminde et, çoğunda ise dert kaynadığını bilmiyor muyuz?
Kredi kartlarında ki ön yoğunluğu rakamsal olarak da görüyoruz.
Açlık sınırı 973Lira 58Krş, yoksul sınırı ise 3171 Lira 27Krş yükseldiği, asgari ücretin ise 701Lira 44Krş de kaldığı ama 1- 1,500 TL ücret alanlara bile imrenildiği bir ortamda en kolay ve kaçamak cevap, tasarruf şart demek olsa gerek!
Sözün özü,
Ekonomik gelişmişliğimiz gerçekten söylendiği gibi ve çok iyi ise(!) ve bu refah, toplumun dar gelirlileri ile mütevazide olsa paylaşılmıyorsa, tıpkı faylarda olduğu gibi mutlaka bu yüksek gerilim ama daha büyük ekonomik yıkımlar ve bedeller ödeterek, sosyal bir kırılma ya da patlama ile dengeye dönüşür