Başçı’nın görüşünün doğru çıkması için FED’in parasal genişlemeyi sürdürmesi, Avrupa’nın da toparlanması gerek.
İki ayrı gazeteden arayıp görüş sorduklarında Merkez Bankası (MB) Başkanı Sayın Erdem Başçı’nın Bursa’da yaptığı konuşmadan haberdar oldum. İnternet sayfalarından konuşmanın geniş bir özetini okudum. Bu özetlerde iki vurgu dikkatimi çekti. Birincisi, Sayın Başçı “2012, liranın dünyada en çok güçlenen, en çok değerlenen paralardan birisi olduğu bir yıl olacak” demiş. İkincisi, son yıllardaki yüksek cari açığın -özetlerde bir yanlışlık yoksa- bol ve ucuz finansmandan kaynaklandığını belirtmiş. Bu değerlendirmeyi, cari açığın liranın yıllarca aşırı değerli tutulduğu görüşünün yanlışlığını vurgulamak için yapmış.
Hemen belirteyim; son yıllardaki yüksek cari açık için söylediklerine özünde katılıyorum. Bu köşede de sık sık okudunuz. Küresel krizle birlikte gelişmiş ülkelerin merkez bankaları çok büyük miktarda para bastılar, faiz hadlerini son derece düşük düzeylere indirdiler. Bu para, ekonomisi daha sağlam olan ve aynı zamanda daha yüksek getiri sağlayan bizim gibi ülkelere aktı. Sonuçta bizim gibi ülkelerde bir yandan yerli para değerlendi, diğer yandan hızlı kredi genişlemesi yaşandı. Her ikisi de cari işlemler açığını arttırıcı yönde çalıştı. Hatta bu ülkeler içinde en hızlı kredi genişlemesinin yaşandığı ve en yüksek cari açığa sahip ülkelerin başında Türkiye geldi.
Doğal olarak bizim gibi ülkelerde para otoriteleri eninde sonunda geldiği gibi dönecek olan bu kısa vadeli bol dış kaynak girişinden kaynaklanan hızlı kredi genişlemesini frenlemek için çare aradılar. MB de aradı. Buraya kadar bir yanlışlık yok. Daha önce çok yazdım; ayrıntılı biçimde tekrarlamayacağım. Kısaca: Bu çare, enflasyon hedeflemesi rejimindeki politika araçlarının, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nu da işin içine katarak (BDDK) güçlendirilmesi yoluyla bulunabilirdi. Öyle yapılmadı; çok karmaşık bir yola gidildi. Benim karşı çıktığım, para politikasının saygınlığını zedeleme riski olan bu karmaşa. Sayın Başçı’nın liranın değeri hakkındaki görüşünün doğru çıkması için ise şu senaryonun gerçekleşmesi gerekiyor. Bir: ABD Merkez Bankası 2012’de faiz arttırımına başlamayacak ve parasal genişlemeyi geri çekmeyecek. ABD ekonomisi yavaşça toparlanacak ve ABD’den kaynaklanan bir nedenle risk iştahı azalmayacak. İki: Avrupa’daki durum bugünkünden daha kötü olmayacak. Yetmez. Avrupa Merkez Bankası’nın 2011’in yılın sonuna doğru bol kepçe basmaya başladığı paraların bizim gibi ülkelere akması gerekiyor. Ek olarak risk iştahında Avrupa kaynaklı bir azalma olmamalı.
Senaryoda ABD için belirttiklerim çok büyük ihtimalle gerçekleşecek. Oysa senaryonun Avrupa ile ilgili kısmının ne kadar gerçekleşir olduğu şüpheli. Elbette gerçekleşmesi olasılığı var. O zaman Sayın Başçı haklı çıkar, umarım öyle olur. Üstelik bu koşullar altında şu andaki döviz müdahaleleri de haklı çıkar. Ama gerçekleşmemesi olasılığı da güçlü. Avrupa’daki bankaların haziran sonuna kadar yaklaşık 115 milyar euro ek sermaye koymaları ya da bu ek sermayeye gerek kalmayacak biçimde bilançolarını küçültmeleri gerekiyor. Ayrıca daha önce yüklü miktarda banka bonosu satarak yarattıkları borçları bir süredir geri ödemekte zorlanıyorlar. Bu sorunların ağırlaşması halinde bizim gibi ülkelere sermaye girişi önemli ölçüde aksayabilir. Bu durumda lira daha da değer yitirebilir.