Atatürk, genç cumhuriyetin inşa edilmesine önderlik ederken, 1924 yılında öğretmenlere şöyle hitap eder: “Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”
Bu ülkede çok değerli öğretmenlerimiz var. Her biri zor koşullara rağmen, ülkeyi yarınlara taşıyacak genç kuşaklara eğitim veriyor. Fakat arada kötü örnekler de çıkıyor. Basına Düzce’deki olayla yansıyan öğretmenden bahsetmek istiyorum. Meselede kim haklı, kim haksız bilemem, ama sarf edilen bir söz canımı acıttı.
Öğretmen öğrencilerine şikâyet dilekçesinde ettiği iddia edilen bir dizi hakaretin ardından şu ifadeyi kullanıyor: “Seni meslek lisesine motor bölümüne göndermek lazım, orası paklar seni.”
Dediğim gibi iddia ne derece doğrudur bilemem ama medyada hakaretlere itiraz edilirken, bu sözün umursanmaması çok acı. Çünkü bu bir zihniyetin de sonucunu ortaya koyuyor. Meslek lisesinde okumanın, hatta özellikle motor bölümünde olmanın rencide edici bir ifade olarak kullanılması ülkenin de durumunun deşifresini yapmıyor mu?
Münferit olayı bir kenara bırakırsak, çocuklarımızı ne şartlar altında meslek liselerinde okuttuğumuzun da itirafı niteliğinde değil mi? Bir dönem memurların ‘doğuya sürülmekle’ tehdit edilmesiyle, öğrenciyi motor bölümüne göndererek aşağıladığını zannetmek arasında fark var mı?
Biz bu kafayla hareket ettiğimiz için bu ülkede motor üretilmeyip, ithal ediliyor. Koca koca otomotiv firmaları bu ülkeye gelip, özel parçaları yurtdışından getirtip, sonra da bizi ‘otomotiv üssü’ oldunuz diye kandırıyor.
Bir ‘Devrim’ arabasıyla umutlanan, sonra ümitleri basın ve bürokrasinin yabancı lobilerin de etkisinde kalarak toprağın altına gömülen bir milletin geldiği nokta da farklı olamazdı. Herkes şunu bilmelidir ki, meslek lisesinde okumak ayıp değildir. Motor bölümünde yer almak hiç değil.
Ayıp olan, sizin sanayinizin gelişmesi, işsizliğin verimli çalışanlara dönüşmesi için kullanamadığınız, atıl bıraktığınız meslek liselerinin geldiği haldir. Yalnız bırakılmışlıkları bu ülkenin eseridir. Ayıp olan motor bölümünden mezun olup da, motor görmeyen çocuklar gerçeğidir.
Peki güzide medyamız Düzce’deki olayı değerlendirirken neyi tartışıyor? Öğretmenin öğrencisine ‘b..’ dediği iddiasını. Ülke bu zihniyetle lağım gölünde yaşıyor, kimsenin haberi yok.
Cetın Bey , cok önemli bir konuya değinmişsiniz , Türkiye de nasıl bir mantalite carpıklığı olduğunun temelden nedenlerini ortaya koymuşsunuz adeta. Bugün ülkemizde üniversite mezunları bile asgari ücret ile çalışma koşullarına razı iş bulamazken , örneğin Almanya da ara elemanların ne kadar değerli olduğu ve Trükiye koşulları ile karşılaştırıldığında oldukça iyi hayat standartlarında yaşadığını örnek verebiliriz sanırım. Aslında Türkiyede de ironik bir durum slz konusu , otomotiv sektöründe çalışan birisi olarak , işletmenizde tecrübeli , bilgili ve bilinçli çalışan bir işçi bulmanın da ne kadar zor olduğunun altını çizmeden geçemeyeceğim . ancak ailelerin bilnçsizliği , devletin insanları ve kurumları yönlendirmedeki acizliği ve ileriye dönük bir plan ve öngörümüzün olmaması biizi bu hallere getiriyor.