İçinde yaÅŸanan ÅŸartlara bakıldığında, aralık ayı enflasyonu çok kötü deÄŸil. Yıllık bazda enflasyonun çift haneli rakamlara gelmesi elbette hoÅŸ deÄŸil. Ama, bunca çalkantıdan sonra aralık ayında ortalama tüketici fiyatlarındaki artışın yüzde 0.6’da kalmış olması sevindirici.
Veriler kurlardan enflasyona geçiÅŸin küçümsenecek boyutta olmadığını gösterdi. Aynı zamanda, kurlardan enflasyona geçiÅŸ kısa dönemde büyük oranda gerçekleÅŸmekle beraber beklentilerden daha kısa sürdü. Kasım ayında kur sepetindeki yüzde 1.7’ye varan düşüş aralık ayı enflasyonunu rahatlatmış olabilir. Aralık ayındaki yüzde 1.4 kadar artan kur sepeti ocak enflasyonunu zorlayabilir.
Geçen yıl yaÅŸanan kurlardan enflasyona geçiÅŸ olgusu enflasyon konusunda Merkez Bankası’nı döviz kurlarına yönelik daha hassas hale getirdi. BaÅŸtan beri “bu kadar kur artışı yeter deniyordu,” ama veriler yeter demenin yeterli olmadığını, bir ÅŸeyler yapılması gerektiÄŸini de gösterdi. Son dönemde Merkez Bankası’nın yoÄŸun bir biçimde döviz piyasasına müdahalesini bu çerçevede de deÄŸerlendirmek gerekir.
KURLARDA İSTİKRAR ÖNEMLİ
Aralık ayında enflasyonun tümü neredeyse gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki malların fiyatlarındaki artışlardan kaynaklandı. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda enflasyon yüzde 2’ye yaklaşırken, bu grubun dışındaki diÄŸer mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki ortalama artış neredeyse sıfır oldu. Merkez Bankası’nın döviz kurlarını geçen yılın sonundan bu yana bu düzeylere gelmesine göz yumması önemli bir strateji hatasıydı. Kurlardan enflasyona geçiÅŸ küçümsenmiÅŸti. Aylık ortalama kur sepetinin bir yılda yüzde 22’nin üzerinde arttığı bir yılda yıllık enflasyonun tek haneli rakamlarda kalabileceÄŸi düşünülmüştü. Bütün bunların yanlış olduÄŸu anlaşıldı.
Gelinen noktada, eÄŸer enflasyonun tek haneli rakamlara, hatta yüzde 5’ler düzeyine indirilmesi gerçekten bir hedefse, Merkez Bankası’nın çok fazla oynama alanı kalmadı. Kur sepetinin bu düzeylerde uzunca bir süre salınması gerekiyor. Bu aÅŸamada döviz kuru üzerinde yaratılacak ek belirsizlikler enflasyon görünümünü daha da bozabilir.
Böyle bir durum talihsiz bir döneme rast geldi. Türkiye ekonomisinin hâlâ döviz açığı var. Buna karşılık, dış kaynak giriÅŸi neredeyse durmuÅŸ durumda. Döviz arz ve talebinde oluÅŸan dengesizlik kurlar üzerinde baskı yaratıyor. Kurlarda istikrarın oluÅŸabilmesi için Merkez Bankası’nın bir ÅŸekilde piyasaya döviz satması zorunlu oluyor. Döviz rezervleri düşüyor. Seçim zor: bir yanda enflasyonu kontrole yönelik olarak kurlarda istikrarın saÄŸlanması zorunlu; diÄŸer yanda, kurlarda istikrar için döviz rezervlerinin kullanılması kaçınılmaz. Bu zorluÄŸun kısa sürede aşılması ancak kur ve döviz rezervi deÄŸiÅŸkenlerinin dışındaki baÅŸka politika araçlarıyla iç talep geliÅŸmelerini kontrol etmekten geçiyor. Sıkıntı bu alanda yaÅŸanıyor. Yarın bu konuyu daha ayrıntılı bir biçimde irdeleyeceÄŸim.
MÜDAHALE ETKİSİZ DEĞİL
Merkez Bankası’nın karşı karşıya olduÄŸu bir baÅŸka zorluk döviz kurlarının istikrara kavuÅŸturulması konusunda Merkez Bankası’nın yeterli gücünün olup olmadığı yönünde ekonomik birimlerin izlenimleri.
Son dönemde çok yüklü bir ÅŸekilde döviz piyasasına müdahale edildiÄŸi halde, döviz kurlarındaki oynama beklentilerin çok altında kaldı. Müdahalelerin çok da etkili olmadığı izlenimi doÄŸdu. Teknik açıdan bu izlenim çok doÄŸru deÄŸil. Merkez Bankası yaptığı müdahalenin fiyata deÄŸil, miktara yönelik olmasını istediÄŸinden bu durum doÄŸdu. Ama, müdahalelerin etkili olmadığı izleniminin yaygınlaÅŸması fiyata da müdahale edilmek istendiÄŸinde, Merkez Bankası’nın iÅŸini daha da zorlaÅŸtırabilir.