İllüzyon ya da yanılsama, gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Algılama sırasında oluşan yanılsamalar bazen kendiliğinden ortaya çıkar. Örneğin yolun kenarında atılmış olan bir poşetin, uzaktan bir hayvana benzetilmesi gibi algılamalar kendiliğinden oluşan yanılsamalardır. Bazen de birisinin yarattığı illüzyonlar algılamamızı etkileyebilir. Bu gibi yanılsama yaratıcı oyunları yapanlara illüzyonist deniyor.
Televizyon kanallarında illüzyonistlerin oyunları sıkça yayınlanıyor. İç tarafı siyah kadifeyle kaplı bir kutunun içinde kaybedilen eşya tipik bir illüzyon gösterisidir. Kutunun içindeki bölmeyi renkten dolayı kimse fark etmez.
Ekonomi biliminde illüzyon sözcüğü ilk kez İtalyan iktisatçı Amilcare Puviani tarafından 1897 tarihli Teoria della illusione nelle entrate publiche” ve 1903 tarihli “Teoria della illusione finenziaria” adlı kitaplarda mali illüzyon biçiminde kullanılmıştır. Puviani’ye göre eğer kamu gelirleri ve özellikle vergilerin miktarı halk tarafından tam olarak bilinmezse, halk, kamu kesiminin olduğundan düşük maliyetle çalıştığını zanneder ve kamu harcamalarının artırılmasına itiraz etmez. O nedenle de hükümetler topladıkları vergiyi daha düşük göstermek için bir bölümünü gizlemeye yönelebilirler.
Türkiye’de mali illüzyon, vergi gelirlerinin düşük gösterilmesinden çok kamu harcamalarının düşük gösterilmesi yoluyla uygulanmış bir yaklaşımdır. 1980’lerde kamu harcamalarının hızla artmasına karşılık vergi ve benzeri gelirler aynı hızla artırılamayınca ortaya çıkan kamu açıkları bazı harcamaların ve gelirlerin bütçe dışı fonlara devredilmesi yoluyla kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırılmıştır. Bu fonların sayıları bir ara 100’e yaklaşmıştı.
Günümüzde ekonomik illüzyonları deneyenlerin başında Merkez Bankalarının geldiğini görüyoruz. Bu denemeleri ABD Merkez Bankası da (FED) Avrupa Merkez Bankası da (ECB) likidite vererek yapmayı deniyor. Normalde bu kadar likiditenin enflasyon yaratacağını bilseler de içinde bulunulan ekonomik koşullarda bunun olmayacağını gördükleri için para sürerek insanların algılamasını değiştirmeye çalışıyorlar. Ortam bu tür bir illüzyon yaratmaya uygun olduğu için kısmen başarılı da oluyorlar.
Bizim Merkez Bankası da ilginç illüzyonlara başvuruyor. Yüzde 5,5 olarak hedeflediği enflasyon, hedefin iki katı gerçekleştiği halde bir sonraki yıl için bu kez yüzde 5 hedef koyuyor. Aslında Merkez Bankası’nın elindeki araçlarla etkileyebileceği enflasyon bölümü I endeksiyle ölçülen bölüm. Bu endeks TÜFE’den enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altın çıkarılmak suretiyle hesaplanıyor. Sepette kalanlar ise Merkez Bankası’nın uygulayacağı para politikasıyla etkileyebileceği maddeler. Normalde Merkez Bankası’nın bu endeksi esas alıp hedef belirlemesi ve buna göre de TÜFE için tahmin yapması gerekirken TÜFE için hem hedef koyuyor hem de tahmin yapıyor. Aslında bu yolla I endeksini etkileyebileceği, halde TÜFE’yi etkileyebilecekmiş gibi bir illüzyon yaratıyor ve gerçekleştiremeyince de itibar kaybediyor. İtibar kaybına yol açan bu illüzyon denemesinde ısrar etmenin amacı ne olabilir? Çalışanların daha fazla ücret talep etmesinin önüne geçmek mi? Akla ilk gelen şey bu.
Şimdilerde Merkez Bankamız yeni bir illüzyona başvurmaya başladı.Enflasyona etkisini önleyebilmek için kurların yükselmesini frenlemek amacıyla 1,350 milyon dolarlık döviz satış ihalesi açıyor ama talep ne olursa olsun 50 milyon dolarlık satış yapıyor. Bu yolla piyasayı sakinleştirerek spekülatif döviz talebini kırmayı amaçlıyor. Bu uygulamanın ilk günleri beklenen etki oluşmadı. Yani illüzyon etkisini gösteremedi.
İnsanlar kutunun içindeki bölmeyi fark ettikleri anda illüzyon etkisini kaybeder.