DışiÅŸleri Bakanlığında düzenlenen 4. Büyükelçiler Konferansı’na katılan BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan, konferans kapsamında, AB’deki ekonomik kriz, olası siyasi sonuçları ve Türkiye ekonomisi baÅŸlıklı bir sunum yaptı.
BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa’nın 2008 yılında yaÅŸanan ekonomik krizin ardından 2010 yılında bir toparlanma sürecine girdiÄŸini ancak, bu toparlanmanın uzun sürmediÄŸini kaydetti. Avrupa’daki ekonomik krizin sebeplerinin başında sorunların kökenine inilmemesi ve kararlı bir irade gösterilmemesi olduÄŸunu anlatan Babacan, artık AB’deki güven göstergelerinin geriye dönmeye baÅŸladığını söyledi. Aynı durumun ABD için de geçerli olduÄŸunu ifade eden Babacan, ABD’de ÅŸirketlerin elinde 3 trilyon dolar bulunduÄŸunu ancak güven eksikliÄŸi nedeniyle ÅŸirketlerin bu parayı kullanmaya çekindiÄŸini, bu nedenle ekonomide çarkların dönmediÄŸini ifade etti.
Babacan, iÅŸsizliÄŸin pek çok Avrupa ülkesinde yüksek seviyede olduÄŸunu ifade ederek, ”Bütçe dengesini korumak için bir çok ülke hem kamuda hem de özel sektörde çalışan insanları çıkarıyorlar. Ä°ngiltere’de 150 bin kiÅŸi iÅŸten çıkarıldı. Önümüzdeki dönemde de bu rakamların artması bekleniyor” dedi.
AB ve ABD’de merkez bankalarının bol bol para basarak piyasaya sürdüğünü anlatan Babacan, AB Merkez Bankasının sadece 5 ülke için 705 milyar avro para bastığını söyledi.
Türkiye’nin ÅŸu anda faiz dışı fazla veren ender ülkelerden birisi olduÄŸunu, bunu önümüzdeki yıllarda da devam ettireceklerini anlatan Babacan, bu yıl yüzde 1,2 oranında faiz dışı fazla verileceÄŸini, önümüzdeki süreçte de bütçe açığının düşeceÄŸini kaydetti.
”Kamu borç stoku yüzde 40’ın altına inecek”
Kamu borç stokunun bu yıl yüzde 40’ın da altına ineceÄŸini öngördüklerini anlatan Babacan, bir çok Avrupa ülkesinde bu oranın yüzde 60’ın üzerinde olduÄŸunu dile getirdi. Babacan, bankacılık sektöründe de sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 16,5 ile pek çok geliÅŸmiÅŸ ülkenin üzerinde olduÄŸunu söyledi.
Enflasyonda bu yıl sonunda yüzde 10, gelecek yıl yüzde 5 civarında gerçekleşme hedeflediklerini anlatan Babacan, zaten piyasa beklentilerinin de bu yönde olduğunu hatırlattı.
Türk lirasının son dönemde biraz deÄŸer kaybettiÄŸine iÅŸaret eden Babacan, ancak geliÅŸmekte olan diÄŸer ülkelere bakıldığında kur seviyelerindeki oynaklığın daha fazla görüleceÄŸini belirtti. Hazinenin borçlanma faizinin de Ä°spanya, Ä°talya ve Macaristan’ın altında olduÄŸunu anlatan Babacan, ÅŸu anda 14 Avrupa BirliÄŸi üyesinin risk priminin de Türkiye’den yüksek olduÄŸuna iÅŸaret etti.
Türkiye’de son dönemde cari açığın yükseldiÄŸine iÅŸaret eden Babacan, bunun ağırlıklı olarak kredi hacmiyle baÄŸlantılı olduÄŸunu söyledi. Kredi hacmi yavaÅŸladığında cari açığın da yavaÅŸladığını, kredi hacmi yükseldiÄŸinde cari açığın da yükseldiÄŸini belirten Babacan, 3’üncü ve 4’üncü çeyrekten sonra cari açığın düşüş trendine girdiÄŸini kaydetti. Enerjide dışa bağımlı olmanın cari açığın en önemli sebeplerinden bir tanesi olduÄŸunu ifade eden Babacan, alınan tedbirler sayesinde cari açıkta en kötünün geride kaldığını söyledi.
Tasarruf oranları
Türkiye’deki tasarruf oranının milli gelire oranının yüzde 12’ye düştüğünü, bunun geleceÄŸe güvenle bakıldığı anlamına geldiÄŸini, ancak hane halkının yüzde 45’inin kazandığından daha fazla harcama yaptığını ifade eden Babacan, şöyle konuÅŸtu:
”Tüketici kredileri geçen yıl 43 milyar lira arttı, bu yıl onun üzerine bir 50 milyar lira daha artıyor. Çin’de tasarruf oranı yüzde 50. Bizde yüzde 12 ama Çin’de emeklilik sistemi ve emekli maaşı yok. 100 dolar maaÅŸ alan kiÅŸi bunun yarısını bir kenara koyuyor. Türkiye’de çalışan kiÅŸilerin gelecek endiÅŸesi yok. Bunun verdiÄŸi güven sayesinde belki tasarruf oranımız düşük. Ama ölçüyü iyi tutturmak gerekiyor ve tasarruf oranlarının daha yüksek seviyeye çıkması lazım. Ä°sraf ekonomisi deÄŸil verim ekonomisi olmamız gerekiyor. Dolayısıyla bu tasarruf oranlarımızın düşük oluÅŸu cari açığın yükselmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi.”
Bundan sonra bütçe disiplininde kararlılığın esas olacağını, para politikası ve makro ihtiyati tedbirleri dikkatli bir ÅŸekilde götüreceklerini belirten Babacan, Avrupa’ya olan ihracat bağımlılığını daha aÅŸağı seviyelere indirmeye çalışacaklarını, ARGE’ye ayrılan kaynakları artıracaklarını, ihracat pazarlarını hızla çeÅŸitlendirmeye devam edeceklerini, nükleer enerji, yenilenebilir enerji, enerji verimliliÄŸi konularında aynı kararlılığı sürdüreceklerini kaydetti.
Babacan, Türkiye’nin önümüzdeki yıl yüzde 4, 2013 ve 2014 yıllarında yüzde 5 büyümesinin öngörüldüğünü hatırlatan Babacan, bu oranların bir çok Avrupa ülkesinden daha yüksek olduÄŸunu belirtti.
BaÅŸbakan Yardımcısı Babacan, 2009’dan bu yana 3,5 milyon istihdam oluÅŸtuÄŸunu belirterek, ”Aynı zamanda gelir dağılımı düzeliyor. Zengin ile fakir arasındaki fark azalıyor” diye konuÅŸtu.
Babacan, Türkiye’de artık günlük geliri 1 doların altında yaÅŸayan insanların kalmadığını da sözlerine ekledi.
Babacan, bugünlerde AB’deki sıkıntıları bahane ederek, bunu da mazeret göstererek, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini daha fazla sorgulayanlar olduÄŸunu söyledi.
Babacan, AB’deki son dönemde yaÅŸanan sıkıntılara deÄŸinerek, bunu bazılarının mazeret göstererek, Türkiye’nin AB ile olan iliÅŸkilerini ve AB’ye üyelik sürecini daha fazla sorgulayanların bulunduÄŸunu, ancak AB’nin Türkiye için hala çok önemli olduÄŸunu söyledi.
Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin 1959’a kadar dayandığını anlatan Babacan, 2002’de iktidara gelmeden önce, hükümet programını hazırlarken, bu konuda çok tartıştıklarını, AB’nin Türkiye’ye gerekli olup olmadığı üzerinde, çok durduklarını kaydetti.
Sonuçta çok net ÅŸekilde AB’ye üyelik sürecinin Türkiye’ye çok ÅŸeyler kazandıracağına inandıklarını, bu nedenle üyelik sürecini sürdürdüklerini ifade eden Babacan, AB’nin bir deÄŸerler ve idealler birlikteliÄŸi olduÄŸunu, Türkiye’nin de bu deÄŸerleri benimsemesi gerektiÄŸini söyledi. Åžu anda da hala aynı noktada olduklarını, bu konuda, asla bir taviz olmadığını, asla bir acaba bulunmadığını kaydeden Babacan, bugün AB’deki en büyük sorunun, kendilerinin belirledikleri deÄŸerleri ve idealleri ve koydukları prensiplere, kurallara uymamalarından kaynaklandığını söyledi.
Babacan, geçen hafta Fransa’da yapılan oylamaya deÄŸinerek, bu oylamanın sonucunda AB’ni AB yapan çok temel deÄŸerlerin ve ifade özgürlüğünün hiçe sayıldığı bir karar alındığını belirtti.
Bunların bir hata olduÄŸunu ifade eden Babacan, ”Ama bizim kendi iç reformlarımız açısından ve siyasi reformlarımız açısından, AB’nin kriterleri, standartları, normları hala Türkiye için son derece önemli” dedi.
Babacan, Türkiye’deki demokratikleÅŸme sürecinin ve daha iyi bir demokrasi için, AB kriterlerini hala önemsediklerini kaydetti. Babacan, ”Bizim önümüzdeki dönemde üyelik olsun olmasın, üyelik tarihi ne olursa olsun, hedeflerimizin orada saÄŸlam ÅŸekilde durması ve bu yönde ilerlememizin Türkiye’ye büyük faydası var. Bu sebeple, AB üyelik sürecini asla popülizm kurbanı etmemeliyiz” diye konuÅŸtu.
AB’de ortak para politikası varken, ortak maliye politikasını gereksiz görenler bulunduÄŸunu ifade eden Babacan, ortak maliye politikası çerçevesinin oluÅŸturulması ve buna uyulmaması halinde yaptırımların uygulanması, bunun içinde yaptırımların belirlenmesi gerektiÄŸini söyledi. Babacan, aksi halde avro bölgesinin dağılmasından bahsedildiÄŸini kaydetti.
Avrupa’da zamanında düzenleme yapılmaması nedeniyle bankacılık sisteminin kırılgan olduÄŸunu, rekabet gücünün zayıfladığını, verimliliÄŸin düştüğünü belirten Babacan, bunun ileride ekonomiyi olumsuz etkileyebileceÄŸi uyarısında bulundu.
Başbakan Yardımcısı Babacan, sorunların çözülmesi için yapısal reformlara ihtiyaç olduğunu, ancak siyasi karar alma mekanizmalarının çalışmadığını kaydetti.
Türkiye’nin, Avrupa’da yaÅŸanan söz konusu ekonomik krizden neden etkilenmediÄŸine de deÄŸinen Babacan, 2008 yılı öncesinde Türkiye’de mali uyum saÄŸlandığını, bütçe açığının düşürüldüğünü, fiyat istikrarının saÄŸlandığını, Merkez Bankası’nın karşılıksız para basmadığını, bankacılık, sosyal güvenlik ve saÄŸlık reformlarının gerçekleÅŸtirildiÄŸini söyledi.
Türkiye’de güçlü bir siyasi irade bulunduÄŸunu, ekonomi alanında cesur kararlar alınabildiÄŸini anlatan Babacan, ÅŸu anda 14 AB üyesi ülkeden risk primi açısından Türkiye’nin daha iyi konumda bulunduÄŸunu da sözlerine ekledi.
BloombergHT